Dünyada dört mevsim vardı. Sen benim beşinci mevsimim oldun.

Kalemimin ucunda açtı minik çiçeklerim ve zamanla meyvelerini verdi umutlarım… Kimi zaman bir hüzün rüzgârı savurdu kelimelerimi, kimi zaman ise lapa lapa yağdı üzerine hüzünlerim… Sonunda hep minik bir filiz belirdi kâğıdıma dokunan o narin temasında… Sen bana dört mevsimi aynı kelimelerle yaşatan en güzel ortak nokta oldun.

Geldiğin günü bayram ilan ettim. Sadece senin ve benim bildiğim…

Bir cılız sayfayla örttüm gönlümü… Bir kelimeyi yastık yaptım başımın altına… Tavanda canlandı tüm hayallerim… O günden sonra dudağımın kenarında hep bir umut tebessümü ile baktım hayata… Huzura daldım. Mutluluk adın oldu.

Sen beni en savunmasız ve kendini bilmez haldeyken yakaladın. Ellerimden tutup benliğime kavuşturdun. İçimin sesi, umutlarımın yoldaşı oldun. Sen benim lise yıllarımdın.

Gençlik başımda duman, ilk sevdam, ilk heyecanımdın.

Gizli saklı iki kapak arasında dururken, dayanamayıp yeni insanlarla tanışmaya başladığında işin buralara kadar geleceğini hiç tahmin edemezdim.

Sen on dokuz yaşındaki bir kızın heyecanla attığı ilk adımların sebebisin.

Şimdilerde ise o kızda seninle büyüdü. Seni iki kapak arasına sığdırıp, ellerine verdiler. Bilmiyorlardı ki senin içinde ne mutluluklar, ne umutlar, ne hüzünler ve ne endişeler olduğunu… Sen başkalarına göre sığdın ama o kızın yüreğinde hâlâ ummana sahipsin. 

Ellerine ilk aldığında, gözyaşları ile okşadı seni... Bir annenin yeni doğan bebeğine kavuştuğu gibi sayfalarını kokladı. Zarar gelmesinden korkar gibi nazikçe dokundu.

İnsanın düşüncelerinin de yavrusu olabiliyormuş. Sadece senden bir parça olan… Kendinden bile kıskandığın…   

Bir telaş mevsiminin üzerinden seneler geçti işte... Mutluluğun adını, kalem ve kâğıt olarak tanımladığım zamandan beri…

Bir kitabın, yazarının gözünden böyle göründüğünü hiç tahmin edemezdim. Yaşayınca, bu duyguyu tadınca anlıyormuş insan…

“Kalemin Dört Mevsimi”

Bir üzüm ayında çıkageldin. Sonbaharın, soğukların başlangıcında; ilkbahar gibi çiçekler açtırdın yüreğimde… Ayrılık ve hüzün takvimlerde yerini almışken, sen koca bir mutlulukla hepsini kovalayıverdin.

Sen o kadar hoş geldin ve mutluluk getirdin ki bana… İyi ki de geldin.

İlk göz ağrım, ilk heyecanım, ilk kitabım; “Kalemin Dört Mevsimi” okuyucu ile buluştu.

İki yanı hayallerle bezenmiş; bu zorlu, çamurlu yolda benim adım atmamı kolaylaştırıp, destek olan; adımlarımın altına umut taşları yerleştiren ve bu yolda hayallerimin peşinden koşmamı sağlayan herkese… İlk düşlerimi filizlendiren, elimden tutan, filizlerime çiçek açtıran ve bu süre zarfında daima yanımda olup çiçeklerimin etrafa güzel kokular saçmasını bekleyenlere çok teşekkür ediyorum.

Kalemin Dört Mevsimi tüm ulusal satış sitelerinde mevcuttur. Yazılarda buluşmak dileğiyle… Umudunuz daim olsun.