Yunan işgali sırasında iç düşmanları dış düşmanlardan daha tehlikeli bulan Mustafa Kemal'in tarihi bir sözü var; "Kahramanı kadar gafili de, haini de çok bir milletiz."

Maalesef bugüne kadar Türk Milleti olarak ne çektiysek içimizdeki hainlerden, gafillerden, gaflet ve dalalet içinde bulunanlardan çektik. 

Jurnalleri, ayaklanmaları, darbeleri, muhtıraları, suikastları... 

Düşmandan ziyade içimizdeki hain köpeklerin kahpeliği en büyük acı yaşattı bize. 

Vatanın ekmeğini yiyip, suyunu içip, havasını soluyan, milletin üzerinden geçinen bataklık sineklerinin ısırması en çok kanımıza dokundu. 

Milli Mücadeleden sonra Anadolu insanını küçük gören, aşağılayan, inancına-kültürüne saldıran Avrupa-Amerika hayranı mandacıların, Osmanlı'yı arkadan hançerleyen, Türk-İslam Dünyası'na sırtını dönen köpek sürüsü Jöntürklerin devamı olan sözde halkçıların gafillikleriyle gelişemedik, ilerleyemedik...

Ne zaman ilerlemeye kalksak, ne zaman kendi başımıza bir şeyler yapmaya yeltensek, ne zaman Avrupa'nın, Amerika'nın hoşuna gitmeyen bir şeyler yapsak ilk önce karşımıza içimizdeki şerefsiz piyonlar durdu. 

Avrupa ülkeleri ve Amerika, kime ne avanta vereceğini, hangi şaklabanı kaç paraya satın alacağını iyi bildiği için her durumda ona göre hain köpeğini karşımıza çıkardı. 

Edebiyatçısı, yazarı, gazetecisi, siyasetçisi...  

Birtakım zavallı ve sütübozuk sürüsü önümüze taş koymak bir yana bizzat devleti ve milleti tehdit etmekten geri durmadı. 

Kalemlerini, ruhlarını, bedenlerini, beyinlerini, her şeylerini Batı'nın köpekliğine sattılar, satıyorlar!

Bu kadar hainlik, böylesine pespayelik... Tiksinmemek elde değil!

Atatürk'ün milli mücadele yıllarında söylediği o tarihi teşhisi, günümüzde de hâlâ geçerliliğini koruyor ne yazık ki...

"Kahramanı kadar gafili de, haini de çok bir milletiz."

***

Ama artık bizden gözüküp bizden olmayanlara tahammülümüz yok. 

Bu ülkenin daha fazla zaman kaybetmeye sabrı yok. 

Türkiye ateş çemberi içine alınmışken Türk Milleti'nin müptezellerin şaklabanlıklarını izlemeye vakti yok. 

15 Temmuz gibi büyük bir beladan kurtulmuşken iç karışıklık peşinde koşanlarla, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenlerle işimiz yok. 

Türkiye'nin bekası için, Türk Milleti'nin geleceği için, Türk-İslam Dünyası'nın var olma kavgası için 16 Nisan'ı sabırsızlıkla beklerken tiyatro izlemeye lüksümüz yok. 

***

Millet olarak geçte olsa uyandık, ölü toprağımızı üzerimizden attık. 

Hasta adam ölmedi, iyileşti. 

Yeniden diriliş mücadelesindeyiz. 

Şunu çok iyi biliyoruz ki bir kez daha uyursak, 15 Temmuz ruhunu kaybedersek, 16 Nisan'da EVET demezsek; Anadolu yeni bir felaketin içine sürüklenecektir. 

Doğu'da hain planlarlar devreye sokulacak, Suriye'de dengeler değişecek, İsrail güdümlü sözde Büyük Kürdistan'ın kurulması başlayacak, Musul-Kerkük Hattı yanacak, Filistin haritadan silinecek, Kıbrıs'ta yeni senaryolar dayatılacak, Ege'deki Yunanlıların şımarıklığı sınırımıza dayanacak, ümmet gözyaşı dökecek Haçlı-Siyonist İttifakı bin yıldır Türk Milleti üzerinde yapmak istediği ne varsa uygulamaya geçirecektir...

"Eğer EVET çıkarsa yedi göbek sülalenizi de İzmir'de denize dökeriz" fütursuzca açıklama yapan CHP Milletvekili Hüsnü Bozkurt gibi haddini bilmezlerinin sözleri bu anlamda iyi tahayyül edilmelidir. 

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın,  halk oylamasından "hayır" çıkması durumunda "Cumhuriyetimizi o gün ilan etmişiz gibi. Hatta 9 Eylül 1922'de İzmir'de düşmanı denize döküp, kadınlarımızın kırmızı bezler üzerine ay ve yıldız çizerek diktikleri, o sevimli bayrağımızı askerlerimizin vilayet konağının çatısına kadar heyecanla çıkıp diktikleri anda nasıl yüreğimiz kabarıyor, gözlerimiz doluyorsa o duygularla vatanı o gün kurtarmışız gibi... O sevinci yaşayacağız" şeklindeki EVET diyenleri Yunanlılar gibi gören ifadelerine dikkat edilmelidir. 

Yunanı nasıl ki milli güç ile Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz'la İzmir'de denize dökmüşsek, Bozkurt, Baykal gibi haddini bilmezlerin yedi göbek sülalesini EVET ile sandığa gömmek Türk Milleti için şeref olacaktır. 

Onun için devlet için, millet için, vatan için, İslam için EVET demeliyiz.  

"Bu ülkede biz ne istersek o olur" diyen zihniyete Osmanlı tokadıyla dur demek için EVET demeliyiz. 

3-5 paşa ile, zihniyetini satmış sözde yazar-çizer-sanatçı çakal sürüsü ile Türk Milleti'nin iradesini yok saymaya çalışanlara karşı EVET demeliyiz. 

Anadolu'dan İslam'ı ve Türklüğü silmeye çalışanlara karşı EVET demeliyiz. 

Anadolu'yu yeniden Hristiyan toprağı yapmak isteyenlere karşı EVET demeliyiz. 

Atatürk'ü kullanarak inancımıza saldıran ve bizi denize dökmekle tehdit eden gafillere karşı EVET demeliyiz. 

Allah'ın izni ile yeminimize sadık kalacağız. 

EVET diyeceğiz, ecdadımıza, vatanımıza, dinimize, geleceğimize sahip çıkacağız. 

Evet diyeceğiz büyük bir oyunu bozacağız. 

EVET diyeceğiz, denize dökmekle tehdit edenleri 17 Nisan sabahından itibaren Kocatepe'de bekliyor olacağız. 

HAYIR ile bayram etmeyi bekleyenlerin dizlerinin titrediğine de hep birlikte şahit olacağız!