Türk insanının kültüründe vardır yardım etmek.  Ne mutlu ki böyle bir kültürde yetişmiş olmak. Bununla birlikte son yıllarda bu kültürün kaybolduğunu da gördüğümüz zamanlar olmuyor değil. Aslında bilimsel olarak baktığımızda tüm canlılar ilk olarak kendini düşünür. Bu hayatta kalmanın temel şartıdır. Bununla birlikte beynimiz geliştikçe algı ve yorumlama yapabilir hale geldikçe bu durumu kontrol edebiliriz. Zaten insan ile hayvanı ayıran en önemli özellik de budur. 

Toplumsal hayatın gerek şartlarından biri birlikte yaşadığımız kişilere yardımcı olmaktır. Bu bilince sahip olabilmek için küçüklükten beri başlayan bir eğitim süreci şarttır. Toplumumuzda yaşayanlara yardım etme bilinci çocuklara aynı diş fırçalamak ya da el yıkamak gibi öğretilmelidir. Bu şekilde büyüyen tüm çocuklar erişkin olduklarında ben topluma nasıl faydalı olabilirim diye bakarlar. 

Hem Türk hem de Müslüman olarak yardım ve iyilik konusunda çok köklü bir geleneğe sahip olan bizler, günümüzde bu kültürü daha organize bir şekilde yerine getirme ve daha ileri taşıma konusunda çalışmalı ve kafa yormalıyız. Geçmişimizde olan yardımlaşma ve iyilik organizasyonlarını iyi incelemeli ve günümüz şartlarına taşımalıyız. 

İyilik yapma ve yardımlaşma konusunda gerek devletin gerekse çeşitli kuruluşların organizasyonları olsa dahi hepimizin birey olarak yapabileceği pek çok şey vardır. Genellikle insani yardımlar parasal olarak algılansa da aslında kişisel olarak yapılabilecek çok yardım bulunmaktadır. Örneğin sivil toplum kuruluşlarının pek çok insan gücüne gereksinimi vardır. Bu kuruluşlarda gönüllü çalışmak topluma faydalı olmak için önemli bir fırsattır.  

İnsanlara yardım etmek, topluma faydalı olduğunu hissetmek aynı zamanda kişisel olarak da önemli bir tatmin duygusu yaratır. Çoğu zaman hayatla ilgili pek çok hedefini yerine getirmiş kişilerin yardımlaşma konusunda yönelmesinin altında yatan temel neden de budur. Bununla birlikte iyilik yapmayı, yardımlaşma alışkanlığını ya da toplumsal görevleri hayatın ileriki yıllarına bırakmamak çocukluktan itibaren yaşamın içine katmak önemlidir. Bu durum ruhumuzun tatmin olması için de önemlidir. 

İşte hazır 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü yaklaşırken ben de sizlere hepimizin kendi maddi ve manevi imkanları dahilinde toplumsal faydaya yönelik neler yapabileceğimizi düşünmemiz gerektiğini bir hatırlatayım istedim. Ülkemizin kültüründe, dinimizin gerekliliklerinde ve damarlarımızda akan kanda bulunan yardımlaşmayı daha çok hatırlayalım ve uygulayalım.

Sağlıkla ve mutlulukla kalın.