Hekim olmak zordur. Fakülteye girmek için çok çalışırsınız. Fakültede daha da çok çalışırsınız. Tıp fakültesi uykusuz gecelere merhaba demektir.  Bu durum altı sene boyunca değişmez ve hatta zorlaşır. Daha da zor olan şudur ki öğrendikçe ne kadar çok bilmediğinizi görürsünüz.  Özetle tıp fakültesinde okumak zordur.

Fakülte biter ama zorluklar bitmez. Mecburi hizmetin olduğu zamanlara denk gelirseniz hayatınızda hiç bilmediğiniz bir yere yaşamaya ve çalışmaya gitmek zorunda kalırsınız. Yok şanslısınız ve gitmediyseniz bu sefer TUS denen tüm altı yıllık okuduklarınızı bir sınava sığdıran bir süreç ile karşılaşırsınız. Yani uzman olmak da zordur. Altı yılın üzerine bir 3-5 yıl daha okursunuz ki uzman olasınız. Başka hiç bir meslekte size uzman olup olmadığınız sormazlar ama hekimseniz nedense uzmanlık yapmadıysanız o 6 yılı sanki okumamışsınız gibi davranırlar.

Uzman olmak da yetmez. Sonrasında bir mecburi hizmet daha denk gelebilir şansınıza göre. Hadi gitmediniz diyelim bir de üst uzmanlık yapsam mı yer içinizi. Bu da demektir ki yaşıtlarınızın emeklilik yaşı geldiğinde siz hala eğitiminize devam ediyorsunuzdur. Bir de doçent ya da profesör olmaya kalkarsanız ders çalışmanız hiç bitmez. Bunlar sadece okuma ve ders çalışma kısmı.  Bunun bir de nöbet kısmı vardır ki gerçekten bir direnç sınavıdır. Gözünüz kapanmaya çalışırken bedeninize ayakta durmayı ve acil serviste oradan oraya koşturmayı öğretirsiniz.

Bir de hasta ile ilgilenme kısmı var ki çalışmaktan daha da zordur. Hasta demek zor insan demektir. En yumuşak huylu insan bile hasta iken zordur. Hasta endişelidir, hastanın acısı / ağrısı vardır. Bir de o hastanın yakını vardır. O daha da zordur. Çünkü sorumluluğu yüksektir. Bir de bütün gün hastalık konuşmak için insanın çok güçlü bir psikolojisi olması gerekir.

Hekim olmak demek çalışkan olmak demektir; güçlü olmak demektir; sabırlı olmak demektir; anlayışlı olmak demektir. Hekim olmak kendinden önce hastanı düşünmek demektir. Hekim olmak telefonunuzun 7/24 çalması demektir. Bir dost ortamında size sınırsız soru sorulması demektir. Bir de sağlıkla ilgili her şeyi bilmenizin beklenmesi demektir. Hekimlik sevgidir, şefkattir, anlayıştır.

Özetle hekimlik bir meslek değildir. Yaşama şeklidir. Hastanızın idrar sonucu çıkmadan içiniz rahat etmemesidir. Ameliyat sonrası ilk gece sizin için de uyumamaktır hekimlik. Atlatılan her hastalık büyük sevinç, kaybedilen her hasta en büyük üzüntüdür. Sonunda da beklenen bankaya yatan maaşınız değil; duyacağınız bir teşekkür ve bir sıcak gülümsemedir.

Bu vesileyle başta karşı köşe yazarımız sevgili Dr. Mehmet Portakal ve Zade Vital Medikal Direktörümüz sevgili Dr. Emre Öztoprak olmak üzere birlikte aynı amfiyi paylaştığım, aynı hastanelerde yol arkadaşlığı yaptığım tüm hekim arkadaşlarımın, bana emek veren ve tıp gibi keyifli bir alanı öğreten tüm hocalarımın 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlarım.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz”