Sancak neredeyse düşmek üzereydi. Gönüller yıkıktı, ümitler ise yitik. Ekonomimiz adeta bitme noktasına gelmişti. İşçi ve memurun maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma gelmiş Avrupa'nın, IMF'nin kapılarında borç dilenen, verilen borç karşılığında türlü dayatmalarla yönetilmeye çalışılan bir Türkiye vardı.

Her gün kepenk kapatan esnaflar, çocuğuna okul kitabı alamadığı için intihar eden babalar, ambulansın geç gelmesi yüzünden ölen insanımız, faili meçhul cinayetler, terör yüzenden ölen onlarca  masum insan, inancı nedeniyle okula, askeriyeye, resmî kurumlara alınmayarak ikinci sınıf insan muamelesi gören vatandaşarımız… Ülkemizin geldiği noktayı gösteren fotoğraflardan sadece birkaç kareydi.

Öyle büyük ki Rabbim. O bir milletin kurtuluşunu dilediğinde birini vesile kılacak, düşmek üzere olan sancak yeniden kalkacaktı. Yiğit düştüğü yerden kalkar derler ya hani büyüklerimiz, bu ümmetin tekrar dirilişine Türkiye vesile olacak inşallah. Onlarca yasaklamaya ve engellemeye rağmen Firavuna kendi düşmanını kendi sarayında büyüten, besleten Rabbim, Tayyip Erdoğan'a bizzat kendi, düşmanları tarafından siyasetin yolunu açtırmış, O'nun büyüyüp güçlenmesine vesile olmuştur. Zindandaki Yusuf'u vezir yapan hazır ve nazır Allah'a hamdolsun.

İnsanımıza insan olduğunu, kıymet verildiğini görmedik mi? Hatırlayın her gün televizyonlarda bir tarafta sırf saatlerce ambulans gelmediği için rezil bir şekilde ölen vatandaşımız gösterilirken, diğer yandan da Avrupalı ülkemize tatil için gelen herhangi bir turist ufacık yaralandığında bile ta Avrupa'dan Ambulans uçağın geldiğini gösterirler, ülkemizin ne kadar aciz olduğunu anlatmaya çalışırlardı. Hastanedeki kuyruklar, ilaç bulamama sıkıntısı, şehirlerarası yolların içler acısı hali, yaşlıların maaşlarını alabilmek için saatlerce beklediği kuyruklar, yaşlı ve engelli vatandaşa verilen değer, resmi dairelerdeki bürokrasinin uzunluğu ve vatandaşa davranış şekilleri, kısacası insanımıza verilen değerle bugün geldiğimiz noktayı kıyaslarsak sanırım daha iyi anlayabiliriz aradaki farkı.

En önemli kazanımımız ise bizim kendi kimliğimizin, değerimizin farkında olmamız, özgüvenimizi kazanmamız olmuştur. Eskiden Anadolu insanının bırakın uçağa binmesini, herhangi bir beş yıldızlı otele girmesini, önünden dahi geçmekten korkardı. Ama bugün artık oralara gayet özgüvenli bir şekilde giriyor, hizmet alıyor aksayan hizmet karşısında da hakkını nasıl arayabileceğini gayet tabi biliyor. Aynı şekilde İdarecilerimiz karşısında meşru haklarımızın savunabilmemize, verdiğimiz bir oyun ne kadar kıymetli olduğuna ve oyumuzun arkasında durmamız gerektiğini sayende öğrendik be Reis. Bunun en güzel örneğini 15 Temmuz'da görmedik mi?

Sen lider olarak hep bize cesaret verdin. Zalimden korkmadın ''One minute'' ''Dünya beşten büyüktür'' dedin. Mazluma ümit, düşmana korku oldun. En çıkmazlarda bile Allah'ın izniyle ve inancınla yeni yollar açtın Reis. Allah'ta sana hayırlı uzun yollar açsın. Ömrün uzun ve bereketli olsun.

Doğum Günün Kutlu Olsun Reis... İyi ki doğdun. İyi ki varsın.

Selâm ve dua ile.