İddia ediyorum, bizde trafik kültürü denen şey yok!

Tüm kurallara riayet ederek, başkasının hakkını gözeterek, nerede ne yapması gerektiğini bilerek ve soğuk kanlı bir şekilde araç kullanan insanların sayısı bir elin parmak sayısını geçmez.

Bu nedenledir ki Konya, Türkiye genelinde en çok trafik kazası meydana gelen iller arasında ilk sıralarda yer alır. 

Trafikte kırmızı ışıkta beklerken, saniye sayacı sıfıra gelmeden, daha henüz sarı ışık dahi yanmadan arkanızdaki araçtan korna seslerini duyuyorsanız, bulunduğunuz şehir Konya’dır…

Kavşakta geçiş üstünlüğünün kime ait olduğunu belirtmek için ‘yol ver’ tabelasının bulunduğu bir yer varsa o şehir Konya’dır…

Üzerinde kocaman puntolarla ‘yol ver’ yazısının bulunduğu tabelaya rağmen bu tabelayı görmezden gelip, aracıyla ölümüne üstünüze üstünüze gelen birileri varsa, o şehir Konya’dır…

Sağa veya sola dönecek olan araç sinyal vermiyor ve aniden yavaşlayıp sizi de trafikte sıkıntıya sokuyorsa, o şehir Konya’dır…

Sağa veya sola kontrollü geçişin yapılabileceği kavşaklarda, trafik ışığında kontrollü geçişin yapılacağı şeritte durup, trafiği sıkıştıran ve sağa veya sola dönecek insanların hakkını gasp eden birileri varsa, o şehir Konya’dır…

Hiçbir uyarı ve ikaz bulundurulmamasına rağmen, karşınıza kocaman bir kasis çıkıyor ve ani fren sesi ile birlikte yüreğinizi ağzınıza getiren bir şiddetle aracınız kasisten geçiyorsa, o şehir Konya’dır…

Park yapılmaz levhasının hemen altına, yayaların güvenli bir şekilde trafikte seyredebilmesi için yapılmış olan kaldırımlara park etmiş araçlar varsa, o şehir Konya’dır…

Kaldırımlarda araç yok ama buna rağmen yayalar yürürken kaldırımı değil yol kenarlarını kullanıyorsa, bulunduğunuz o şehir yine Konya’dır. Çünkü, araç değilse ya bir esnaf ya da bir trafo kaldırımı işgal etmiş ve yayaları yola itmiştir. 

Araçların karayolunda ilerlerken, ‘küçük dağları ben yarattım’ vari bir yaklaşımla sağ, sol ve orta şeridi, artık ne kadar şerit varsa hepsini ortalayıp o şekilde ilerlediği bir yol varsa, işte o şehir Konya’dır…

Bisiklet yolunun bulunduğu alanlarda bisiklet yolunu yayalar kullanıyorsa, o şehir Konya’dır…

Bisiklet yolları bir anda biter ve yolun sonu ya trafiğin ortasına ya da bir binanın duvarına rastlarsa işte orası yine Konya’dır…

Yolda  seyrederken hiç ummadığınız anda korna sesleri birbirine karışmış ve ardından gelen bağrışmaların sonu yumrukların havada uçuşması ile bitmişse, orası da Konya’dır…

Trafikte kimse kimseye hoşgörü ile yaklaşmıyor, birinin yanlışını diğeri düzeltmiyor, daha doğrusu herkes aynı yanlışı yapıyor ve sonra da kendisine hiç bakmadan diğerine kızıyorsa, işte o şehir Konya’dır…

Altgeçitlerin karmaşıklığı, üstgeçitlerin çarpışıklığı, kavşakların büyüklüğü dikkat çekiyor ve trafiği rahatlatmak için yapılan bu düzenlemeler trafiği daha da içinden çıkılmaz bir hale bürüyorsa, işte o şehir Konya’dır…

Bakalım bugün Mesnevi’den ne çıkacak bahtımıza:

“Dünya baştan başa karla dolu olsa, güneşin harareti, onu bir nazarda eritir (gider).”