BÜYÜK FETHE DOĞRU

Peygamber Efendimizin ‘İstanbul’u fetheden kumandan ne güzel
kumandan, ordu ne güzel ordu’ mealindeki hadisinde müjdelediği şerefi
kazanmak isteyen Müslüman komutanlar bu övgüye layık olabilmek
için defalarca bu şehri kuşatmalarına
rağmen bir türlü fethetmeye muvaffak olamadılar. Emeviler ve Abbasiler
zamanında kuşatmalar hep sonuçsuz kaldı.
 İslâm’ın bayraktarlığı Türklerin
eline geçince zaten 617-620 yılları
arasında Avarlar zamanında İstanbul’u kuşatan ve tarihi fetihlerle dolu
olan bu yüce milletin liderleri olan
Alpler ve Erenler zımni bir anlaşma
yapmışçasına sabır gerektiren ve
yüzlerce yıl sürecek bir fetih planı
yaptılar. ‘Milletin şerefi bizim şerefimizdir’ düsturundan hareketle bu
müjdeye Türk Milletinin sahip olması için harekete geçtiler. Bu yazılı ve
sözlü olmayan ancak gönüllerin hissedebileceği anlaşmanın uygulamaya konulması ile birlikte Alp-Erenler
yetişmeye başladı. Türkistan’ın Yesi
şehrinde bulunan dergâhta Hoca
Ahmet Yesevi, bu kutlu ideal çerçevesinde yetiştirdiği dervişlerini bölgeyi bir hamur gibi yoğurarak fethe
hazırlamak için Anadolu’ya gönderdi.
Bir yandan bu Allah dostu erenlerin
çalışmaları, diğer taraftan da Allah
yolunda cihat etme zevkini tatmış
olan Alplerin gayretleri sonucunda
hedefe adım adım ulaşıldı.
26 Ağustos 1071 de bir Cuma
günü kazanılan Malazgirt Zaferi ile
başlayan kutlu yolculuk her adımda
İstanbul’un nefesi biraz daha kesilerek 1453 yılının 29 Mayısında tamamlandı. Alparslan’la başlayan kutlu hareket, 382 yıl sonra Fatih Sultan
Mehmet Han tarafından noktalandı.
Bu 382 yıllı k kutlu yolculuğun kahramanlarını ve yaptıklarını kısaca bir
görelim:
Malazgirt zaferinden sonra Türk
akıncı beyleri önce Anadolu içlerine
doğru bir yıldırma ve tanıma harekâtı
başlattılar. Bu harekât sonucunda
bölgenin tanınması tamamlandıktan
sonra Kutalmışoğlu Süleyman Bey
fetih için görevlendirildi.
KUTALMIŞOĞLU SÜLEYMAN
ŞAH (Ö.1086)
Selçuklu soyundan büyük kumandan… Anadolu Selçuklu Devleti’ni Bizans sınırlarında kuran
Süleyman Şah, Bizans’la giriştiği
savaşlar neticesinde
Güney Marmara bölgesine tamamen hâkim olmuştur. Ayrıca
Çanakkale boğazından
geçen gemilerden vergi almaya başlamıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin hızlı bir biçimde
büyümesinden çekinen
Bizans İmparatorluğu,
Balkanlar’daki karışıklığın etkisiyle Anadolu Selçuklu
Devleti ile bir antlaşma yapmıştır.
Antlaşmaya göre, Bizans Anadolu
Selçuklu Devleti’ne vergi ödemek
zorunda bırakılmıştır. Bizans’la yapılan antlaşma neticesinde batı sınırını güvence altına alan Süleyman
Şah, doğuya fetihlerde bulunmuştur.
Tarsus, Adana ve Antakya’yı devletin
sınırlarına katmıştır. Kilikya bölgesindeki hâkimiyetini Suriye’ye de
kaydırmak isteyen Süleyman Şah,
bu savaşı hayatıyla ödemiştir. Süleyman Şah’ın ölümünden sonra,
Anadolu Selçuklu Devleti 1086 1092
yılları arasında hükümdarsız geçen
bir “fetret dönemi” yasamıştır.
KILIÇARSLAN (Ö.1107)
Sultan Kılıçarslan,
1092’de Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk’
un izni ile Anadolu’ ya
gelerek İznik’te altı yıldır boş duran Türkiye
Selçukluları tahtına çıktı. Yanındaki Türkmen
ailelerini İznik’e yerleştirerek Anadolu’ da dağılmış olan birliği yeniden
tesis etti. Bu sırada Bizanslıların fırsattan istifade ile Marmara sahillerini
işgale başlamaları üzerine Kılıçarslan
da İzmir Beyi Çaka ile ittifak ederek mücadeleye girişti. İmparator
Alexios’un Türk kuvvetlerine karşı
denizden gönderdiği büyük bir ordu
bozguna uğratıldı. İznik’e saldırıları
bertaraf edilen Bizanslılar, Balıkesir
ve Kapıdağı bölgelerinden de geri
püskürtüldüler.
1095’de Malatya üzerine sefere
çıkan Kılıçarslan kaleyi tam düşürmek üzere iken yüz binlerce kişilik
haçlı kuvvetlerinin Türkiye topraklarına girdiğini haber aldı. Bunun
üzerine, muhasarayı kaldırarak süratle memleketini müdafaaya döndü. İznik’i muhasara eden haçlılara
karşı hisar önünde ordusunu savaşa
soktu. Şiddetli çarpışmalar sonun da
iki taraf da ağır zayiat verdi. Birçok
haçlı kumandanı öldürüldü. Ancak
düşman devamlı takviye alıyordu.
Kalabalık düşman kuvvetlerine karşı
meydan savaşı vermenin tehlikeli
olacağını anlayan Kılıçarslan ordusunu geri çekmek zorunda kaldı.
Böylece 22 yıllık Selçuklu payitahtı
olan İznik 29 Haziran 1097’de haçlı
kuvvetlerinin eline geçti.
Kılıçarslan bundan sonra Danişmend Gazi ve Kayseri emiri Hasan ile
birleşerek Eskişehir’ e doğru harekete geçen haçlılara dağ, geçit ve vadiler de sürekli baskın düzenleyerek
ağır zayiat verdirdi. Kılıç Arslan 1107
senesi Temmuz ayında yaralı olarak
Habur ırmağını geçerken boğularak
şehid oldu. Naşı Meyyafarikin’e (Silvan) götürülerek kendisi için yapılan
Türbeye defnedildi.
Türkiye Selçuklu Devleti’nin en
buhranlı devrelerinde hükümdar
olan Birinci Kılıçarslan, teşkilatçı bir
devlet adamıydı. Üstün kumandanlık
kabiliyetine sahip, hayatı mücadele
içinde geçen büyük bir kahraman ve
gazidir. Mutaassıp haçlı ordusuna
ağır kayıplar verdirerek, Türklerin
Anadolu topraklarından atılamayacağını ispat etti.
SULTAN ŞEHİNŞAH(Ö.1117)
1110 yılında tahta geçen Sultan
Şehinşah 1116 yılına kadar tahtta
kaldı. Bu süre içerisinde Bizans ile
çeşitli savaşlar yapı. Haçlı Seferleri
sırasında kaybedilen başkent İznik’i
tekrar ele geçirmek istiyordu.
Bunun için 1113 yılında Emir
Monolog ve Emir Muhammed komutasında bir orduyu bu bölgeye
gönderdi. Bursa, Ulubat bölgesini ele
geçiren ordu, Çanakkale Boğazına
doğru ilerledi, Edremit ve Karaağaç’ı
ele geçirdi.
Ancak Sultan Şehinşah’ın tahta
çıkmasını kabul etmeyen kardeşi
Mesut, kayınpederi Danişmentli
Emir Gazinin desteği ile Konya üzerine yürüdü. Konya’yı ele geçirdikten
sonra hiç vakit kaybetmeden ağabeyi
Şehinşah’ın üzerine yürüdü. Kardeşi
ile yapılan savaşı kaybeden Şehinşah
gözlerine mil çekilerek 1116’da hapse atıldı. Bir yıul sonra da boğdurtularak öldürüldü.
(Devam edecek)