29 Mayıs bizim için, Türk-İslam coğrafyası için önemli bir tarih. 

Hz. Peygamber'in 'İstanbul elbet bir gün fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel asker' sözlerine mazhar olmuş olan İstanbul Fatihi Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethinin 563. yıldönümü. 

Geçmişini unutan geleceğine umutla bakamaz. Dününü bilmeyen yarına ulaşamaz. Dündeki değerlerimizi yarına aktarabilmemiz için öncelikle dünümüzü iyi bilmemiz gerekir. Ve 29 Mayıs 1453 tarihi de bu manada önemlidir. 

Fatih ve askerleri, ecdadımız, atalarımız, İstanbul'u fethederek çağ açıp, çağ kapatmışlardır. Bizans İmparatorluğu'nun yıkılmaz denilen kale duvarları yıkılmış, geçilmez denilen surları geçilmiş ve en nihayetinde Bizans İmparatorluğu tarihin kara sayfalarına gömülüp gitmiştir. 

Ve bu büyük fethe mazhar olmak da 19 yaşında Osmanlı İmparatorluğu'nun padişahı olan Sultan Mehmet Han'a nasip olmuştur.

Milli ve manevi değerleri canlı ve diri tutabilmek, unutulmamasını sağlamak için birçok sivil toplum kuruluşu fethin yıldönümünde farklı etkinlikler düzenler. Bu etkinliklerin en büyüğünü de yıllardır Anadolu Gençlik Derneği üstlenir. 

Her yıl farklı bir ilde İstanbul'un fethini kutlayan ve dev organizasyonlar düzenleyen Anadolu Gençlik Derneği, Türkiye'nin dört bir yanından hedef kitlesi olan gençleri fetih ruhunu yeniden yaşatabilmek için biraraya topluyor. 

Bu kutlamalar, yıllardan beri süregelen bir gelenek haline dönüştü artık. Ve uluslararası bir boyut da kazandı. Dünyanın dört bir yanından ilim adamları ve İslam devletlerinin liderleri bu dev organizasyona çağırılarak, onların da katılımları sağlanıyor.

Bu yıla gelinceye kadar bu böyle devam etti. Bu kutlamalarda siyaset yapılmadı. Birilerinin peşinden koşulmadı. İslam davası, milli ve manevi değerler anlatıldı. Düzenlenen çeşitli etkinliklerle görsel bir şölen sunuldu. Etkinliklere dahil edilen gençler, fethi tekrar yaşadı, yaşayarak öğrenme imkanı buldu. 

Bu yıl etkinlikler Kocaeli'nde yapıldı. Fetih kutlamalarına Kocaeli ev sahipliği yapıyor ve Türkiye'nin dört bir yanından gençler, fetih için Kocaeli'de buluşuyordu. Tabi bunun öncesinde İstanbul'a gidilmiş, Ayasofya Camii'nin avlusunda sabah namazı kılınmıştı. 

Konya ise fetih kutlamalarına en son 2004 yılında ev sahipliği yaptı. 

Ayasofya'da namaz kılmak demek, Ayasofya'nın bir cami olduğuna inanmak demek. 

Ayasofya'da namaz kılmak demek, Fatih'in vakfettiği bu caminin müze değil, cami olarak kalmasını istemek; ibadete yeniden açılmasını temenni etmek demek.

Ayasofya'da namaz kılmak demek, Türkiye'nin dört bir yanından gelip, Ayasofya'nın bir namazgah olduğunun biliniyor olduğunu ve bu değerlerin yok edilmesinin önüne geçme çabasını gösteriyor olmak demek. 

İstanbul'u fetheden Fatih, önemli olanın gönülleri fethetmek olduğuna inanıyor ve bu yüzden de gayrimüslim halka bile özgürlük tanıyordu. Çünkü o biliyordu ki baskı ile gönüllere girilmez, girilemezdi. 

Sonrasında kendiliğinden bu gönüllülük kervanına girecekler ve bu hak davaya gönül vereceklerdi. 

Öyle de oldu. Şayet, günümüzde de önemli olan gönülleri fethetmekse, Anadolu Gençlik Derneği, gönüllülük esasıyla yaptığı bu ve benzer çalışmalarla çoktan gönülleri kazanmıştı. 

Kutlayanlar başkaları olsa da, gönülleri fethetmek öyle kolay olmayacak.