İZZEDDİN KEYKAVUS (Ö.1220)

Anadolu Selçuklu Sultanı ve I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in büyük oğludur. I. İzzeddin Keykavus babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümü üzerine 1211 'de tahta çıktı. Önce kendisine karşı ayaklanan kardeşi I. Alaeddin Keykubad'ı etkisiz hale getiren I. İzzeddin Keykavus, böylece iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra bütün dikkatini Anadolu'da ticaretin canlandırılmasına verdi. Kıbrıs Krallığı'yla bir anlaşma yaparak iki ülke arasındaki ticareti serbest hale getirdi. Kuzey ticaret yolunu açmak için Sinop'u Trabzon Rum İmparatorluğu'ndan aldı. Daha sonra, güney ticaret yolunu engelleyen Ermeni derebeyinin üzerine yürüdü ve Ermenileri yenerek Suriye ticaret yolunu açtı. Böylece Anadolu, ticaret kervanlarının merkezi durumuna geldi.

ALAEDDİN KEYKUBAT (Ö.1237).

Anadolu Selçuklu Devleti'ne en parlak dönemini yaşattı. Önce, Ermenilerle Doğu Latinler arasındaki çatışmadan faydalanarak Ermenilerin elindeki Kalonoros Kalesini aldı. Yeniden inşa edilen ve sağlam surlarla çevrilen şehre Sultan'ın ismine izafeten Alâiye (günümüzde Alanya) ismi verildi. Alaeddin Keykubad bu kentte bir tersane ve tophane kurdurdu ve kentin kalesini yeniden yaptırdı. Tüccarların karada Ermenilerin, denizde Avrupalı korsanların saldırılarına uğraması üzerine İçel'den Antalya'ya kadar b ütün kıyı şeridini topraklarına kattı.

Sultan Alaeddin, Trabzon Rum İmparatorluğunun gücünü kırmak için Sinop'ta bir donanma inşa ettirdi. Bu arada Selçuklu tüccarlarının şikâyetleri üzerine Kastamonu emiri Hüsameddin Çoban'ı Karadeniz donanmasıyla Kırım Seferine memur etti. Emir Çoban önemli bir ticaret şehri olan Sudak'ı fethetti. Şehirde bir cami inşa ettirdi ve askerlerini yerleştirdiği bir garnizon kurdu. Ruslar Sudak'ın Selçuklu hâkimiyeti altına girmesini tanımak zorunda kaldılar.

Moğollar, Sivas'a kadar gelerek buraları yakıp yıktılar. Selçuklu kuvvetleri, Moğolları Erzurum'a kadar takip ettiyse de yetişemedi. Bu Moğol akınının, Gürcü kraliçesi Rosudan'ın tahrikiyle meydana geldiğinin anlaşılması üzerine, Gürcistan'a sefer düzenlendi. Gürcülerle yapılan savaşlarda Gürcü kuvvetleri bozguna uğratıldı ve yapılan anlaşmayla Gürcistan'da bazı kaleler Anadolu Selçuklu Devleti'ne bırakıldı. Moğol tehlikesini gören Alaeddin Keykubad, doğu sınırlarını sağlamlaştırdı. Bu sağlamlaştırma esnasında Ahlat fethedildi. Ancak bu fetih, Eyyubîlerle arasının bozulmasına yol açtı. Eyyubîlerin gönderdikleri orduyu, Torosların güneyinde yenerek Harput ve Urfa'yı da ele geçirdi. Vefatından önce gelen Moğol elçilerini ustaca idare ederek Anadolu'yu Moğol istilasından kurtardı. 1237'de vefat etti.

II. GIYASEDDİN KEYHÜSREV  (Ö.1246)

Babasının kendisinden küçük olan kardeşi İzzeddin Kılıç Arslan'ı veliahtlığa atamasına karşın, babasının ölümü (1237 ) üzerine Sadeddin Köpek önderliğindeki bazı emirlerin desteğiyle Anadolu Selçuklu tahtına çıktı. Kardeşinin tarafını tutan Harezm emirlerine karşı mücadeleye girişti. Bu arada rakiplerini etkisiz duruma getirdikten sonra Anadolu Selçuklu tahtı üzerinde hak iddia eden Sadeddin Köpek'i öldürttü (1239 ). Daha önce yönetimde etkili olan emirlerin yeniden iş başına geçmesiyle devlet eski düzenine kavuştu, dış ilişkileri düzeldi.

Eyyubi melikleri, İznik'de (Nikaia) hüküm süren Bizans imparatorları (İznik İmparatorluğu) ve Kilikya ile Mardin Artukluları II. Gıyaseddin Keyhüsrev'e bağlılıkların ı sürdürdüler. 1240'ta Diyarbakır Anadolu Selçuluklarının eline geçti. Moğolların önünden kaçarak Anadolu'ya sığınan göçebe Türkmenler, Anadolu'daki yerleşik devlet düzeni içinde yeni meseleler çıkarmaya başladı. Bu şartlarda Baba İshak'ın başlattığı Babai ayaklanması bastırıldı (1240 ). Ama bu isyan devletin gücünü önemli ölçüde sarstı. Anadolu Selçuklularının zayıflamasından yararlanan Moğollar 1242'de Erzurum'u ele geçirdi. Kösedağ Savaşı'nda da Anadolu Selçuklu ordusunu yenilgiye uğrattılar (1243). II. Gıyaseddin Keyhüsrev savaştan sonra Batı Anadolu'ya kaçtı. Moğollarla barışın sağlanmasının ardından Konya'ya dönen sultan bundan sonra devlet işlerini bütünüyle veziri Şemseddin İsfahani'ye bıraktı.

BEYLİKLER DÖNEMİ

Anadolu Selçuklu Türk Devletinin Moğollar tarafından Kösedağ Savaşında yenilmesinden bir süre sonra, Selçuklu hanedanından gelen beyler birbirleri ile iktidar kavgasına giriştiler. Bu iktidar kavgaları sonucunda iyice zayıflayan devlet Moğol ilhanları tarafından Anadolu’ya gönderilen valiler tarafından yönetilmeye başladı. Merkezin zayıflayarak Moğol valilerin yönetimine girmesi sonucu Asya’dan Anadolu’ya gelip yerleşmiş olan güçlü Türk boylarının beyleri teker teker kendi bulundukları bölgelerde bağımsızlıklarını ilan edip yeni devletler kurdular. Bu devletler sayesindedir ki Osmanlının güçlenip Anadolu’da birliği sağlamasına kadar kazanılan topraklar muhafaza edilebilmiş ve Türk kültürü bölgeye hâkim bir hale gelmiştir. Bu sebepten Osmanlı Türk Devleti önce genişlemesini batıya doğru sürdürmüş, yeterli güce ulaştıktan sonra Anadolu birliği için mücadeleye başlamıştır. Osmanlının ilk dönemlerinde batıya karşı giriştiği seferlerde yardımlarda bulunmuşlardır. Bu devletleri kısaca bir hatırladıktan sonra Fethin son halkası olan Osmanlı Türk Devletinin Fetih için yaptıkları faaliyetlere bakalım.

(Devam edecek)