Uzun bir süredir Türkiye’nin gündemini meşgul eden ve herkesin merakla beklediği İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine yapılan itirazların sonucunu YSK açıkladı. Hepimizin bildiği üzere YSK yapılan itirazlar neticesinde Büyükşehir seçiminin tekrarlanması kararını verdi. Bu açıklama sonrasında herkes kendi durduğu noktadan ‘’karar’’ üzerine birçok şey söyledi. Biz yazımızda bu kararın üzerine bir yorum yapmayacağız. Yalnızca şunu söyleyebilirim ki, bu karar Türkiye’nin siyaset arenasında ki geleceğinden dış politikasına ve ekonomisine kadar birçok alanı etkileyecek güce sahiptir. 

Öncelikle, YSK’nın bu kararından sonra Ankara’da Ak Parti cephesinde ki kulislerde konuşulanların önemli olduğunu söylemeliyim. Genel anlamda herkesin Cumhurbaşkanı’nı beklediğini görmek mümkün gözüküyor. Genel söylemin ise ‘’Cumhurbaşkanımızın bir bildiği ve stratejisi muhakkak vardır’’ şeklinde şekillendiğini belirtmekte fayda var. Gözüken o ki, Cumhurbaşkanı bu süreci bir zat yönetecek ve bu sefer yükün en büyük kısmını yüklenecektir. Her ayrıntıyı en ince noktasına kadar planlayıp bir seçim stratejisi üzerinden herkesi aktif bir şekilde görevlendirerek bir yol izleyeceği izlenimini edindiğimi söyleyebilirim. Bu anlamda bütün analizler üzerine eğilerek, seçmen profillerinin her biri üzerine bir politika belirlendiği gözükmektedir. Burada ön plana çıkan ve üzerinde hususiyetle durulacağını düşündüğüm ‘’sandığa gitmeyen seçmenlerin’’ önemli bir yer edineceğini görüyoruz. Bu seçmenin neden sandığa gitmediği ve nasıl ikna edileceği noktasında yoğun bir çalışma olacağı gözükmektedir. 

Bunun yanında seçimde, görev dağılımları noktasında ‘’Konya’nın’’ da önemli bir yeri olduğu aşikardır. İstanbul’da yaşayan Konyalı nüfus göz önüne alındığında bu önemin boyutu daha net anlaşılacaktır. Bu nokta da Konya’nın vekillerine de önemli görevlerin tevdi edileceği düşünülebilir. Cuma akşamı yapılacak olan ‘’İftarlı MKYK’’ toplantısı sonrasında muhtemelen bu görev dağılımı yapılacaktır. Siyasi anlamda ki tecrübesi ve saha deneyimiyle birlikte geçmiş dönemde Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmiş ‘’Ahmet Sorgun’’un aktif şekilde burada görev alacağını düşünmekteyim. Üstelik, Sorgun’un Konyalılar açısından önemli bir karşılığının olması, vatandaş ile ilişkisinin kuvvetli ve samimi olmasının da göz ardı edilemeyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Ayrıca mevcut Genel Başkan Yardımcılığı görevi devam eden ‘’Leyla Şahin Usta’’nın da yine aktif şekilde görev alacağı tahmin edilebilir. Kadın olması ve bu anlamda seçim çalışmalarında ki tecrübesinin ön plana çıkacağını göreceğimizi düşünüyorum. Genç seçmenin de belirleyici bir gücü olduğu göz önüne alındığında; Üniversite hayatını İstanbul’da geçirmiş, İstanbul Gençlik Merkezinde uzun süre görev almış, mevcut Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı ‘’Selman Özboyacı’’nın da bu alanda görevlendirileceğini düşünmekteyim. 

Ayrıca, Cumhur İttifakı’nın Milliyetçi Hareket Partisi kanadı İstanbul’da kamp kuracağını ilk etapta açıklamıştı. Üstelik, seçim stratejisi bağlamında ‘’hemşehrilik’’ üzerinden bir politika izleyeceğini açıklayan ilk taraf olduğunu da gördük. Bu anlamda Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı ‘’Murat Çiçek’’ ve ekibinin bu seçimde önemli bir rol alacağını göreceğimizi söyleyebilirim. Üstelik, Murat Başkan’ın seçim sürecinde Konya’da Cumhur İttifakı çerçevesinde üstlendiği rolü yadsınamaz bir öneme sahiptir. 

 31 Mart’tan önce başlayan ve hala devam eden önemli bir kitlenin sosyal medya üzerinden geliştirdikleri söylemler bu sürece ciddi oranda zarar vermektedir. Bu hesapların paylaşım noktasında, bakıldığında önemli bir boyutunun kimliği gizlenmiş şekilde olması da aslında bu işin boyutunu gösterir niteliktedir. Sosyal medya üzerinden ağır hakaret, saptırma ve ötekileştirme dilinin artık toplumun önemli bir kesimi tarafından rahatsızlıkla karşılandığını belirtebiliriz. Üstelik anlaşılan o ki, bu kitle kontrol edilmekten uzak hale gelmiş. Basit ve basiretsiz söylemler ile kendilerini gösterme girişimleri, aslında sanırım en önemli zarar veren unsurlardan bir tanesi. 

Öte taraftan ‘’Ekrem İmamoğlu’’ ve CHP ekibinin, mağduriyet söylemi üzerinden bir yol haritasını şu ana kadar izlediğini görmekteyiz. CHP’nin de bütün teşkilatları ile İstanbul’da yoğun bir çalışmaya girdiğini söylemek mümkün. Baroların açıklaması ve CHP’nin seçim güvenliği noktasında her sandıkta avukat bulundurma girişimi de önemli bir çalışma olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında sosyal medya üzerinden genel anlamda sakin bir dil kullanılmasına yönelik yönlendirmeleri de, strateji açısından dikkat çekmektedir. CHP teşkilatlarının da, İstanbul da yoğun mesai yapacağı gözükmektedir.

YSK kararı sonrasında uluslararası kamuoyunun tepkisi ve Türkiye’nin ‘’dış politikası’’ da bizi etkileyecek önemli başlıklardan bir tanesidir. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri’nin açıklamaları ve ABD’den yapılan yorumlar bu anlamda önemli ve dikkat çekicidir. Avrupa Birliği ve ABD ile son süreçte ki kimi gerginliklerin açıklamalara bakıldığı takdirde devam edeceğini söylemek mümkündür. Cumhurbaşkanı’nın ‘’AB Üyeliği’’ hakkında ki son açıklamasında ki olumlu söylemlerin kısa vadede Avrupa’yı ikna edeceğini düşünmüyorum. Dış basının da bu çerçeveden olaya yaklaştığını atılan manşetlerden anlamak zor olmayacaktır. YSK’nın bu kararını ifade etmek, ülkemiz açısından ilişkiler noktasında biraz zorlu geçeceğe benziyor. Bu konuya önümüzde ki haftalarda daha ayrıntılı değineceğiz.