Teknoloji geliştiğinden beri köy, köy değil artık dost! 

Bu sözümden zinhar gelişime karşı olduğum yanılgısına düşmeyesin. Demem o ki insan bazen şehirlerdeki teknoloji kirliliğinden kurtulmak; el değmemiş mecralara kaçmak, kendi kendini neden var etmeye çalıştığını yeniden ve önce kendisine ispat etmek istiyor.  Bu kaçılacak yerin çoğu kere en yakındaki köy olması en doğalı sanırım. İşte tam da burada teknoloji canavarı! İri dişleri ve sırıtkan suratıyla karşınıza dikiliyor ve size sesleniyor: Sobe!

Sanki şöyle demeye getiriyor; nereye kaçsan nafile gittiğin her yere elektrik yüklü parmaklarımın senden önce ulaştığını göreceksin! Evet, maalesef öyle; teknolojiyi bulan ve geliştiren insan, nüfuz ettiği hücreleri hesap etmede aciz kalıyor…

Aslında size mutlu bir hadiseden bahsedecektim fakat kıymetli Hocam Sadık Gökce’nin her zaman söylediği gibi bazen kelimeler “beni yaz” diye öne atılır işte o hesap…

Efendim geçtiğimiz pazartesi günü Konya’ya bağlı şirin bir köy olan İsmil’de Cumhuriyet Ortaokulu’nda idik. Orada bizi başta okul müdürü Sayın Mustafa Bayar ve değerli Türkçe öğretmeni Leyla Seyhan Hanımefendi olmak üzere değerli öğretmenler ve sevgi dolu öğrenciler karşıladı. Hattı zatında çay, sohbet ve kitaplar, mevzuu özetlemeye yeter de artar bile…

Fakat ben yine de siz değerli okurlarıma ucundan azıcık bahsedeceğim.

Bir yıl önce Konya Kitap Günleri vesilesiyle tanıştığımız Leyla Hoca, geçtiğimiz hafta bizi okulunda öğrencilerle söyleşi yapmak ve kitapları imzalamak üzere davet etmişti. Bu güzel davetin; bundan dört yıl önce yayımlanan ilk kitabım "Tavan Arası Öyküleri"nin ikinci baskısının elime ulaştığı günlere rast gelmesi de ayrıca manidardı. Leyla Seyhan Hoca hanımın kitabımı fuarda satın alıp bizzat okuyarak bana geri dönmesi ve hem yapıcı eleştirileriyle hem de kitapta yer alan hikâyeleri öğrencilerine anlatarak onları ben ve kitaplarım hakkında heveslendirmesi beni yürekten mutlu etti, sağ olsun. Leyla Hoca gibi bilinçli bağbanların bu bağlarda yetiştireceği güller sayesindedir ki neslimizin geleceği konusunda ümit varım…

Ben, ışıltılı çocuk gözleri görmek isterim karşımda,

Öğretmensem parıldamalı bana bakan boncuk gözler.

Her biri ayrı konuşmalı yüreğimle;

O ışık yakacak ülkemin yükselme meşalesini, 

O ışığa meftun olan gelsin beri!

Söndürmeyecek, besleyecek olan gelsin.

Lazım değil köreltici…

Işıklı gözlerin görebileceği en uzak vatan toprağında yeşeren

 Çimenlerde koşup oynayacak hayallerim…

Ben bu yüzden karşımda hep ışıldayan çocuk gözleri isterim…

Efendim söz konusu çocuklar olunca akan sular duruyor. Çocuk bulunduğu her ortamı gül bahçesine çevirebilecek efsuna sahip bir varlık. Bir de mahir ellerde işlenirse içindeki maden, tadından yenmez oluyor vesselam. 

İsmil Cumhuriyet Ortaokulu’nda şahit olduklarımız; boş bir arazinin başına geçen ve tamamı mahir bahçıvanlardan oluşan bir kadronun; o boş tarlayı nasıl harikulade bir gül bahçesine çevirdiğiydi. Ben ve eşim yalnızca birbirinden güzel güllerin burcu burcu kokusunu içimize çektik o kadar. Buradan Leyla Seyhan Hocama, tüm okul çalışanlarına ve sevgili öğrencilerine; işlerinden zaman ayırarak benimle birlikte imza gününe katılan sevgili eşime desteklerinden ve katkılarından dolayı teşekkürü bir borç biliyorum.

 Ayrıca beni mesut eden bir hadise daha var ki; o da teknoloji denilen canavarın her yere parmağını uzatsa da canım ülkemin sıcacık insanlarında hak vergisi olan misafirperverliğe, cömertliğe ve insan sevgisine henüz müdahale edememiş olmasıdır.

 Çocuklarla buluşmak, onlarla sohbet etmek, onlarla aynı platformda ortak bir paydada buluşup üzerine konuşabilmek; benim için paha biçilmez bir andır. Kitaplarımda öykülerim aracılığıyla onlarla konuşur, derdimi anlatırım; zira bilirim ki beni en iyi onlar anlar… Bir de onlarla kucaklaşmak, onlara dokunmak, onların gözlerinde kendimi seyretmek benim için inanılmaz bir keyif vesilesidir. Ayrıca bu işi neden yaptığımı yani neden ille de çocuk kitapları yazdığımı öncelikle kendime bir kez daha açıklar. Çünkü derim kendime; çünkü en çok fidanların suya ihtiyacı vardır…

Tekrar kavuşmak dileğiyle zoraki ayrıldığımız İsmil’den bizi karşıladıkları gibi sevgi ve içtenlikle uğurlayan Okul Müdürü Sayın Mustafa Bayar'a, Leyla Seyhan Hanıma, minik yüreklere ve okul çalışanlarına bana bu hazzı tattırdıkları için tekrar şükranlarımı sunuyorum. 

İyi haftalar…