Konya, Mevlana'yı hakkıyla idrak etmek için her yıl Aralık ayında “Mevlana'yı Anma” haftası düzenliyor. Onlarca yıldan bu yana süregelen bu etkinlikler bazılarının iştahını kabartmış olacak ki değişik şehirlerde tam da bu kutlamaların yapıldığı haftalarda Semazen gösterileri düzenlenmeye başladı.

Elbette Mevlana, bütün insanlığın ortak değeridir. Buna hiç kimsenin itiraz etmesi de mümkün değil. Ancak her değerin bir menbaı vardır, Mevlana'nın da menbaı Konya'dır.

Her önüne gelenin Mevlana'yı Anma etkinlikleri altında Sema gösterileri düzenlemesi, Sema'nın taşıdığı RUH'u yok etmektedir. Zaman ve mekan tanınmadan düzenlenen bu gösteriler, bir ritüel olan Sema'yı gayesinden uzaklaştırmakta ve sıradanlaştırmaktadır. Kültür Bakanlığının bu konuda üzerine düşeni yapmasını beklemek biz Konyalıların en doğal hakkı olsa gerek. 

Konya'da yapılan etkinliklerde de takip edebildiğim kadarı ile bazı durumlarda sınırlar zorlanmakta, hayatının gayesini iyi bir mümin olarak yaşamak ve bu yolda kemale ermek olarak belirleyen Hazret-i Mevlana'nın fikirleri, sanki İslâm dışı yeni bir dinmiş gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Bu durum, bizi ziyadesi ile tedirgin ediyor. Bu tedirginliğimizin sebebi de yapılan yanlışlıklardan dolayı Mevlana'nın ruhunun da ıstırap çektiğini düşünüyor olmamız.

Mevlana'yı anma etkinliklerinde hedef, Mesneviyi ve Mevleviliği tanıtmak olmalı. Bu tanıtım yapılırken ana kaynak olan İslâm dışına çıkılmamaya gayret edilmeli ve Mevlana'nın ulaşmak istediği “Hamdım, piştim, yandım” sözü ile ifade ettiği hedefin ne olduğu iyi analiz edilmeli ve katılımcılara bu ruh aktarılmalı.  

***

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin her Cumartesi günü mutat olarak düzenlediği toplantının bu haftaki konusu SUF-İ filminin tanıtımı idi. Uzun metrajlı belgesel olarak çekilen SUF-İ, Tasavvuf, Mevlevilik ve Sufilik gibi kavramları alışılagelmişin dışında bir anlayışla yorumluyor. Belgeselde, insan, yün ve sufilik arasındaki ilişkiyi farklı bir şekilde ele alarak, yünden yapılan keçenin oluşumunda geçen evreler ile ham insanın olgunlaşma yolunda çektiği çile özdeşleştiriliyor. 

Koyundan (keçe kuzu yününden yapılır) alınan yünün kırkılması evresinden başlanarak yıkanması, kurutulması, keçe ustasına getirilmesi ve usta elinde kıvamına getirilerek kullanılacak keçe haline getirilmesi! Ham bir insanın önce arınmaya niyet etmesi, tövbe istiğfarda bulunması, bir mürşidin önüne oturarak eğitilmeyi kabul etmesi ve bu arada çeşitli cefalara maruz kalması simgelenmiş.

Fatih Sezgin'in yönetmenliğini yaptığı belgeselde Tamer Yiğit ve Ömer Faruk Çetin yapımcılığı üstlenmişler. 90 dakikalık bir belgesel olan SUF-İ, belgesel meraklıları ve özellikle de Tasavvuf meraklısı olanlar için sıkılmadan izleyebilecekleri bir yapım olmuş.

TYB Konya Şubesi, yıl boyu süren kültürel faaliyetlerini bu yıl bu güzel belgeselin tanıtımını yaparak noktalamış oldu. Her yıl bir önceki yılın etkinliklerini geçmek için çalışan ve bunu da başaran TYB Konya Şubesi'nin 2014 yılında çıtayı daha da yukarılara taşıyarak Konya'nın kültürüne yaptığı katkılarla vazgeçilmezler arasında yer almaya devam edeceğine inanıyorum. 

***

TYB Konya Şubesi'nin etkinlikleri bu yıl sona erdi ama Konya'da kültürel faaliyetler durmadı. 

Konya Aydınlar Ocağı her hafta Salı günleri Sillede konferanslar düzenlemeye devam ediyor. Aydınlar Ocağının bu hafta ki programının konusu “Hıristiyanlık Dünyasında Konya.”

Konya Türk Ocakları da her Cumartesi saat 14'te konferanslarına devam ediyor. Her hafta birbirinden değerli misafirler ağırlayan Konya Türk Ocakları ülke gündemini Konya'ya taşıyor. Bu hafta sonu “Tarih Boyunca Türklerin Alfabeleri” konulu konferans var. Konuşmacı Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Osman Uyanık.