İşletme diye bir meslek yok iken ben işletme okumaya karar verdim.

Türkiye yeniden yapılanıyordu.

Gazetelerin ekonomi sayfası henüz yoktu.

Ekonomik dergiler hiç yoktu.

Özal ile Türkiye ekonomi diye bir şey olduğunu öğrenmeye başlamıştı.

Hatta liberal, muhafazakar, serbest piyasa, kapalı ekonomi, açık ekonomi  gibi kavramlar ondan önce sadece  bürokrasinin ve hocalardan başkasının bildiği terimlerin dışında bir anlam ifade etmiyordu.

Özal hükümeti ile beraber Hürriyet Gazetesinin ekonomi sayfası yapması olay olmuştu.

İşletme okumaya karar verdiğim zamanlar böyleydi.

Okula başlayınca, kimi tencere pazarlamacısı mı olacaksın, kimi muhasebeci mi olacaksın diyordu. Tabii herkes kendi zaviyesinden bakıyordu.

Aslında bir işletmemiz de vardı. 

Babam okulu mu   bizim işi mi tercih edersin dediğinde okulu dedim.

Ama okula gidersen bizim işimiz biter dedi. Ben okul dedim.

Ben okuyup gelip öyle çalışmak istiyordum.

Okudum ama işimizi birkaç yıl içinde tasfiye ettik.

Ben işletmeci olmak istiyordum. Yönetici olmak istiyordum.

Ve iş dünyasına adımımı attım.

Ençok sevdiğim işlerden biri üretimdi.

Ama çocukluk hayalim otelcilik. Hatta çocuk iken evin önünde taştan duvarlar yapardım, bu benim otelim olacak derdim.

Ama gönlüm üretimde hatta metalde idi.

Bir gün tel Çivi Çelik hasır derken, Arnavutluk’ta demir çelikle tanıştım

Öyle bir sektördü ki attığım her adımda , öğrendiğim her bilgide mesleğime bürünüyordum.

Adeta çeliğin eritme kovalarında 1700 derecede eriyen ömrü tükenmiş  metalik parçalar değil de bendim.  Bütün yaşamımı kovada eritiyor, içene  yeni maddeler ekleyerek başka biri oluyordum.

O çelik sıvısıyla akıyor, kalıba giriyordum.

Sonra haddehane fırınında 1100 derecede tekrar ısınarak haddelenmeye hazırlanırken zamanın haddesinde kendimi hayal ediyordum.

O haddelerden 1100 derecede  kütükler geçerken arkadaşlara takılıyordum işte insan oğlu diyordum. Kütük haddelerden geçerek hedef formda demir olmaya yol alırken aslında kendimi izliyordum.

Bazen haddelerden bozularak yoldan çıkanı,  tekrar eritme kovalarına gönderdiklerinde işte hatalarım diyordum.

İşin yabancı devlette olması, uluslar arası olması, iki devletin ilişkilerini merkezinde olması işini boyutunu arttırıyor, bu ise beni daha da motive ediyordu.

Bu işten sonra Otelcilikle tanıştım. Beş yıldızlı termal bir otel. Daha inşaatında başladığım için , sektörün profesyonellerinin büyük katkısı, öğrenci yönümün bana  sağladığı avantajla otelci de oldum. Otelcilik yaşamın, yöneticilik mesleğinin başka bir boyutu ile tanışmama vesile oldu.

Bir kere teşekkürü taksitle,  hatası peşin olan bir meslek.

Ağırladığımız misafirler değil onların nefsi.  Nefsin gözle görülür hali. Adeta akvaryumdaki balığı seyir ediyormuşçasına nefislerin seyir edilebildiği bir meslek ve ortamı.

İnsan ilişkilerinin en dinamik , en etkin kullanıldığı bir alan.  İnsanın insana ayna olabildiği en bariz ortam.

Tam bir sabır okulu. Dinlemenin belki de en iyi kullanıldığı meslek. Dil ile iletişim kadar vücut dilinin hakim olduğu özel bir meslek alanı.

Ekip ruhunun en uyumlu olması gereken mesleklerden biri.  

Belki de benim için kendimi yeniden inşaa ettiğim, iş hayatımda önemli dönüşüm noktam. Belki de ruhumun en iyi haddelendiği, bir düzene kavuştuğu yer desem yeri.

Sonra bir de madencilik deneyimim oldu. Belki de muhteşem mesleklerden biri de madencilik diyebilirim. Her kesin toprak dediğine cevher diye bilenlerin mesleği. Cevheri zenginleştirerek yaşam yolculuğuna hazırlayanların mesleği.

Zenginleştirme kavramını yaşamıma sokan meslek. Yüz kg topraktaki 2 kğ bakırı flatasyonla,  zenginleştirerek; içimde otuz kglık bir malzemeye dönüştüren muhteşem üretim süreci.

İçindeki iyileri çoğaltıp kötüleri azaltma becerisi.  

Bilgileri deneyimi çoğaltıp, cehaleti azaltma  gayreti.

Hayata zenginleştirme bakış açısı ile bakmayı öğrendiğim meslek. 

Toprağın derinliklerinden devşirilen muhteşem faaliyet.

Şimdi başka  bir mesleğin kapısından içeri girdim.

Kimyanın eşiğinden henüz içeri adımımı attım.

Tıpkı çelik gibi, otel gibi beni heyecanlandıran bir meslek.

Belki de ilk defa bir meslek erbabı patron, daha doğrusu işadamı ile işe başlamamın heyecanı.

Sektör endüstriyel temizlik ürünleri.

Konya Organize sanayi bölgesinin  katma değer üreten, araştırma geliştirme yönü kuvvetli nadir fabrikalarından birisi.

Kimya okyanusunun, en temizlikçi, en güzel kokan, reaksiyonu en güçlü bölümlerinden birisi. Dinamik bir meslek. Yaşamın içinden doğan , yaşamı sürükleyen bir dal.

Maddelerin reaksiyonlarla dans edip başka maddelere dönüştüğü,  derin bir  meslek.

Binlerce yıl önce, simya ile başlayan dönüşüm ve keşif  yolcuğunun, kimya bilimine dönüştüğünü gözle görebildiğimiz yaşam labaratuvarı. 

Ben de içine girdiği kabın şeklini alan, sıvı bir meslek olan işletmeciliğin; bütçe, yönetim, insan kaynakları, üretim, pazarlama, muhasebe finans kaynakları ile endüstriyel temizlik ürünlerinin reaksiyona gireceği , bir ortama girmenin heyecanını yaşıyorum.

Temizlik ürünleri kimyasını üretirken, işin kimyasına da vakıf olacağım bir yer.

İşin kimyası ile, hayatın kimyasında belki de eksik kaldığım bana doğru yürüyebileceğim bir meslek.

Maddenin enerjisi ile insanın enerjisini yoğurup anlamlandırabileceğim bir ortam.

İşin kimyasından, yeni dönüşümlere.

Sektör Kimya Ailesi olarak Konya sanayinin katma değeri , yerli malı oranı yüksek bir sanayiye dönüşmesinde önemli rol oynayacağını düşünüyorum.

İşin yönetim kimyasını zenginleştirecek, farklı boyutlara taşıyacak bir ekip olma özelliği ile, Konya’ya ve sanayine çok katkısı olacak,bir  tesis olarak görüyorum.