Geçtiğimiz hafta, İSEDAK 34. Bakanlar Toplantısı 26-29 Kasım 2018 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti ve birçok konuda İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri kapsamında, uluslararası ticaretin birçok meseleleri tartışıldı ve sonuç bildirgesi yayımlandı. 

AMA ÖNCESİNDE İSEDAK NEDİR? 

İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK), İslam dünyasının en önemli çok taraflı ekonomik ve ticari işbirliği platformudur. İSEDAK kuruluş amacına bağlı olarak, kendi sitesinde;  “İslam ümmetinin ortak kalkınma sorunlarını ele almak ve bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla hizmet veren merkezi bir Forum niteliğindedir.” Şeklinde kendini tanımlamaktadır. Buradaki “Ümmet” kavramı özellikle ulus devlet modelinin benimsendiği günümüzde, ülke ve millet çıkarlarından bağımsız olarak ümmet kavramı ile düşünüldüğünde ayrı bir önem arz etmektedir. Ümmet kavramını ise, ileride detaylarına gireceğim “birlik ve dirlik” alt başlığı ile önerilerde bulunacağım kısım için anahtar kelime olarak düşünebiliriz.  

İslam İşbirliği Teşkilatını dört Daimi Komitesi’nden biri olan İSEDAK, 1981 yılında Mekke/Taif’te düzenlenen Üçüncü İslam Zirve Konferansı’nda kurulmuştur. 1984 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın Başkan olarak seçilmesi ve aynı yıl  bakanlar düzeyinde ilk toplantının gerçekleştirilmesiyle birlikte Fas Krallığı’nın Kazablanka kentinde düzenlenen Dördüncü İslam Zirve Konferansı’nda işlerlik kazanmıştır. İSEDAK’ın, dört kıtaya yayılmış toplam 57 Üye Ülkenin yanı sıra 5 de Gözlemcisi bulunmaktadır. Ama bu çalışmalar üye ülkelerin tam birlik olamamasından maalesef dünya ölçeğinde yeterli etki alanı bulamamakta ve çalışmalar forum niteliğinden bir sonraki aşamaya geçememektedir. 

O ZAMAN “BİRLİK VE DİRLİK” 

Maalesef İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkeleri  (57 Tane ülke) kendi arasında siyasi meseleler dahil olmak üzere ticari meselelerde de henüz bir birlik olabilmiş değil. Düz bir mantıkla değerlendirdiğimizde ise, beraber alacakları stratejik karar ve modellerle de kendi bünyesinde oluşturacağı birçok ekonomik güç ile siyasi gücü dünya ölçeğinde yerleştirebilir. Dolayısıyla birçok hegenomik güce karşı dik bir duruşu da ümmet olarak rahatlıkla sergileyebilir.  Bahsettiğim konuyu sadece ticari bağlamda sınırlandırmak ve İSEDAK bazlı değerlendirmek istiyorum. 

ÖNERİLERİM 

SWİFT formatına alternatif olarak İslam Ülkelerinin arasında oluşturacağı uluslararası para transfer modelini oluşturan bir modelin kurgulanması (Malum biliyorsunuz şu an için Amerika’nın İran üzerindeki ambargodaki en büyük tehdit unsuru dünya ticaretindeki SWİFT formatı ve para transferleri ile bankacılık faaliyetlerindeki baskı unsuru) 

Cumhurbaşkanımızın değindiği üye ülkeler arasındaki yerel paralar ile ticaretini yaygınlaştırma düşüncesi kısa vade de olumlu sonuçların oluşmasına katkı verme ihtimali olsa da, ülkelerin (57 üye ülke) kendi kararları ve inisiyatifleri ile uygulacaklarından etki alanının çok geniş olacağını zannetmiyorum. Peki ya ne yapılmalı? Nasıl ki AB kendi içerisinde EURO gibi bir para birimini alternatif olarak çıkardı ise, İslam İşbirliği Teşkilatı’da İSEDAK kapsamında yeni bir para birimini tesis etmek ve bazı malların ticaretinde (petrol ve doğalgaz gibi) bu para birimi ile ticaret yapma zorunluluğu ve fiyatı belirleme yetkisinin verilmesidir.

Sadece bu iki unsur tesis edilebilirse dünya ölçeğindeki hegemon güçlerin yerleri ve konumlarının yerle bir olacağından hiç şüphem yok. Belki şu an için söylediklerim biraz hayal gibi gelse de 57 adet ülke, ulus devlet çıkarlarından sıyrılıp, anahtar kelimeye doğru yol alırsa, bence hiç ama hiçte zor değil. Yani demem o ki, İslam İşbirliği Teşkilatının ve bu kuruluşa üye olan ülkelerin  “sözde olanı öze geçirebilmesi lazım”. Unutmayalım ki İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletlerden sonraki en büyük uluslararası kuruluş. 

Peki, İSEDAK şu an için önemli çalışmalara imza atmıyor mu? Elbette ki atıyor özellikle dış ticaret bağlamında yaptığı çalışmalar övgüyü fazlasıyla hak ediyor. 

İSEDAK’IN ULULSARARASI TİCARET BAĞLAMINDAKİ ÇALIŞMALARI 

İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi devletler arasında Tercihli Ticaret Sistemi (TPS-OIC) ile “İslam İşbirliği Teşkilatı-içi ticaretin arttırılması” anlamında sistem ve model oluşturma çalışması var. Bu Sistemin temeli, üç anlaşmaya dayanmaktadır: Çerçeve Anlaşması, Tercihli Tarife Protokolü (PRETAS) ve Menşe Kuralları. Bu konular özellikle günümüz uluslararası ticaretinde ayrı bir önem arz etmektedir. Bu kapsamda üye ülkeler arasındaki eşitliği sağlamak için model; “En Çok Gözetilen Ulus Kaydı”, (üye ülkelere eşit muamele), “En Az Gelişmiş Ülkelere özel muamele” gibi ilkelere yer vermesi ve yalnızca İKT Üyesi Ülkelerden oluşan bölgesel grupların tek bir temsille TPS-OIC ticaret müzakerelerine katılmasını sağlamasıdır. Ayrıca İSEDAK bünyesinde uluslararası tahkim çalışmalarının da devam ettiğini söylemek lazım 

DEĞİNMEDEN OLMAZ 

İhracat rekorlara doymuyor. Geçen hafta açıklanan TİM verilerine göre, Kasım ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,5 artışla 15,5 milyar dolar oldu. Böylelikle tüm zamanların en yüksek Kasım ayı ihracatına ulaşılırken, aylık bazda en yüksek üçüncü ihracat rakamına erişildi. Kasım ayında ihracat sadece değer bazında değil, miktar bazında da arttı. Kasım ayı ihracat miktarı 2017 yılının Kasım ayına göre yüzde 26,6 artışla 12,2 milyon tona yükseldi. Ayrıca 2018 Kasım ayı şimdiye kadar miktar bazında en çok ihracat gerçekleştirilen ikinci ay oldu.

SONUÇ: “Dirlik için birlik lazım, birlik olmazsan dirlik neyine lazım”