Hoşunuza gitmedi değil mi? Ne mutlu bize ki karanlık çehrelerinizden düşen, yine bin parça. Şu vatanın gördüğü güneşli günleri balçıkla kaplanmış zihinlerinize  yediremediniz değil mi? Ne yaparsanız yapın, güneşin balçıkla sıvanamayacağını öğrenemediniz. "Çamur at, izi kalsın." şiârıyla yürütmeye çalıştığınız topal siyasetinizin yalancılık mumu, er geç sönecekti; göz göre göre düzenbazlığı tercih ettiniz. Siz yalancılığın mumuyla karanlıklara gömülürken, güneşin batmadığı hâk ve hâkikat yolunda aydınlık içinde yürüyenleri çekemediniz; değil mi? 
Açık olun, hâini olmayı üstlendiğiniz vatanın bayrağını istikbâle gururla taşıyan "Bayraktar"ları hazmedemediniz. İpinizi tutan kuklacı patronlarınızın elini İHA'larla, SİHA'larla vuranlaradır bu nefretiniz. "Sefer bizim, zafer Allah'ındır." diyerek AKINCI'ları akın akın zafere gönderenlerin yolunu kesebileceğinizi zannettiniz. Dünya acılar içinde kıvranırken bu vatanın acı çekmesini istemeyen o yiğitler, günler içerisinde binlerce solunum cihazı ürettiler; siz ancak laf üretebildiniz. Bu millete yerli ve milli, fedâkar ve samimi başarının gururunu yaşatan yiğitler; bu vatanın has evlatlarıdır. Pekâlâ, siz kimsiniz? 

Siz karanlık gözlerinizin, zalim zihniyetlerinizin hedefine Selçuk Bayraktar ve ekibini alırsınız. Onlar ise ürettikleri İHA'ların hedefine sırtınızı dayadığınız o karanlık inleri alır. Çok yazık size, ancak ve ancak karanlıklarda boğuldunuzla ve kendinize zulmettiğinizle kalırsınız. Öğrenemediğiniz, kavrayamadığınız şeyler var sizin. Vatan nedir, hizmet nedir, gayret nedir, bilmezsiniz mesela. Mahrum olduğunuz, tadamadığınız birtakım hususlar var. Vizyon nedir, karakter nedir, duruş nedir; ruhunuz duymadı, duymaz da daha. Bakın, Selçuk Bayraktar ne diyor; dinleyin. Karalamakla meşgûl olduğunuz bu adamın çizdiği şu irfân dolu ufku keşfedin: "Sağlık görevlileri hayatları pahasına mücadele veriyorlar. Belki ölecek, onu bilmesine rağmen insanları tedavi etmeye çalışıyor. Biz de mühendisiz, bu kadar eğitim görmüşüz. Ülkemiz için İHA, SİHA yapıyoruz. Ne yapmamız lâzım? Mühendis olarak kendi alanımızda en etkin biçimde faydalı olabiliriz." Bir kez olsun "Ne yapmamız lâzım?" sorusunu sordunuz mu kendinize? Şu vatan için hizmetkâr olmak sorumluluğunu hiç hissettiniz mi üzerinizde? Sormadınız, sorgulamadınız, ne hissettiniz ne de hissettirdiniz. Sizin gibi sorgulamayan, sorumluluk almayan bir gençlik yetişsin istediniz. Nice cevherler geçti bu ülkeden, ya susturdunuz ya da bu memlekette hizmet etmesine olanak tanımayıp kuklalığını yaptığınız ülkelere gönderdiniz. Şimdi iftiralarınızla, türlü türlü oyunlarınızla yıldırmak istediğiniz Selçuk Bayraktar; gençlerin elinden tuttukça delirdiniz. Deneyap Atölyeleri kurup  binlerce cevherimizi vatan sevdâsıyla parlatan, vatana hizmet etmenin heyecanına ortak eden bu adamı ve ekibini üzmek istediniz. Şunu iyi bilin ki siz tarihin hâinlik sayfalarına gömüldünüz, onlar ise bu vatanın gençlerine azmi ve gayreti miras bırakarak yeniden tarih yazdı. Siz kaybolmaya mâhkumdunuz, onlar ise bu vatana meftun... 

Hakikâti kanatlandırıp zulmü yere gömenlerimiz var bizim. 
Özgürlüğün motorunu üretip esaretin çarkını etkisiz hâle getirenlerimiz var bizim. Solunum cihazları üretip insanlık davasına nefes olanlarımız var bizim. 
Kelime anlamı "esenlik" olan dinin aziz mensupları ve vatanı kendilerine sevdâ edinmiş yiğitler olarak tüm dünyaya esenliği ve sevdâyı öğreten "Müslüman ve Türk" kahramanlarımız var bizim. 
İlmi satırlarda bırakmayıp sadırların şifasına vesile edenlerimiz var bizim. 
Bu milletin değerlerini zihninde ve kâlbinde taşıyan alnı ak değerlerimiz var bizim.
Cânân olan vatana cân olanlarımız var bizim. 
Korkmayız biz kuklalardan, al sancağımızı şafaklarda gururla yüzdüren nice Bayraktarlarımız var bizim!