Geçtiğimiz gün açıklanan ilk çeyrek büyüme verisi, beklentilerin de üzerinde gerçekleşerek %5 oranındaki güçlü performansıyla yüzlerimizi baya bir güldürdü. Böylece birçok çeşit gösterge çerçevesinde aldığımız toparlanma sinyalleri, ayan beyan gerçekleşmiş oldu. Tüm bunların nedenlerine tek tek bakmamız gerekirse öncelik olarak tüketim bu dönemde yine köşede ki yerini aldı. Zira ekonomimizin hane halkı tüketimi, yıllık bazda %5,1 gerçek bir artış kaydederek ilk çeyrekte coşkusunu korudu. Böylece toplam Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla gelişimine 3,1 yüzde puanlık bir katkı sunan özel tüketim harcamalarına, bir de bu dönemde canlanan kamu tüketimi de eşlik edince, ortaya toplam 4,4 puanlık nur topu gibi bir tüketim desteği çıkmış oldu.  
Bu kapsamda, özel ve kamu totalindeki yatırım harcamalarının %2,2’lik mütevazı mı mütevazı bir artış kaydederek zincirlerini kıramamış olduğu ortada... Bir detay daha verecek olursam da; yatırım verilerinin inşaattan beslendiğini, makine ve teçhizat tarafında ise düşüşün devam ettiğini eklemem gerek. Nitekim bu konu, ehemmiyet arz ediyor. İlgili  tüm kalemleri bir araya getirdiğimizde ise, ilk çeyrekteki %5’lik büyümeye iç talepten gelen katkının 2,8 yüzde puan olduğunu anlıyoruz.
Şimdi gelin bir de, sektörlerin bu performansa ne kadar arka çıktığına bir bakalım. 

Bu amaç doğrultusunda hesaplar kitaplar diyor ki, ulaştırma, ticaret ve konaklama-lokanta hizmetleri grubundaki hızlanma, %5’lik GSYH artışının 1,2 puanlık önemli bir kısmını açıklıyor. Bunu ise, hemen peşinden 1,1 puanlık katkıyla sanayi sektörü takip ediyor. Sadece imalat sanayi özelinde bakarsak da, 0,9 puanlık bir artı etki görüyoruz. 

Büyümeye destek çıkma sıralamasında 3.lüğü ise finans sektörü alıyor. Zira ilk çeyrekte vitesi yükselten sektörün, total ekonomik gelişime katkısı 0,6 puan oluyor. Diğer sektörlerde ise, 0,1 ila 0,5 puan arası değişen katkılara şahit oluyoruz. Bu kapsamda, inşaatın 0,3 puanlık ılıman etkisi ile tarımın var yok arası hafif katkısını da hassaten zikredeyim.

Ve sadede gelirsek de, 2017 yılının ilk çeyreğinde hem güçlü hem de iç-dış talep bağlamında dengeye giden bir büyüme gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Tabii iç talebin, dışı seni içi beni yakar cinsten olduğunu not düşeyim. Nitekim içerinin kendi içindeki balansı, tüketimle yatırımlar arasındaki dengesizlikten halen mustarip. Sektörler açısından baktığımızda ise, sanayi ve birtakım hizmet sektörlerince desteklenen bir performans dâhilinde farklı görünümler mevcut. 

İşin en özüne inersek de, dış talepteki canlanma ve hükümetin yapmış olduğu çalışmalar doğrultusunda temposunu geri kazanmış bir ekonomiden bahsediyoruz. Ki 2. çeyrekte de bu eğilimin sürdürdüğü gözlemleniyor. Etraflıca ve vizyoner düşünen tarafımız ise, istihdam yaratan ve yatırımlara ivme katan, daha da dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeden yana...