Psikiyatr alanında yapmış olduğu psikoterapilerle bilinen Psikiyatrist, Psikoterapist Dr. Gülçin Altınbaş, hayatındaki tecrübeleri paylaştı. 12 yıllık doktorluk tecrübesinin yanı sıra aldığı eğitimlerle de dikkat çeken Dr. Altınbaş, obsesif kompulsif bozukluk ve bipolar bozukluk gibi ağır hastalık tedavisi hizmeti de verdiğini ifade etti. Altınbaş, Selçuker Plaza’daki kliniğinde hizmet veriyor.

4-55

Sizi tanıyabilir miyiz?

Gülçin Altınbaş. 44 yaşındayım, Hataylıyım. Liseye kadar olan eğitimimi Antakya’da tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde tıp eğitimi aldım. Daha sonra psikiyatri ihtisası için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne geçerek uzmanlık eğitimi aldım. Evli ve 2 çocuk annesiyim. Şu anda Selçuker Plaza’daki kliniğimde hizmet veriyorum.

‘AĞIR HASTALIK TEDAVİ HİZMETİ DE VERİYORUM’

Kliniğinizde hangi hizmetleri veriyorsunuz?

Hastalarıma öncelikle genel psikiyatrik değerlendirme yapıyorum ve psikiyatrik durumu dışında kişinin bedensel bir rahatsızlığı varsa onları da detaylı bir şekilde sorup yönlendirme yapıyoruz. Örneğin tiroid hastalıkları, ruh sağlığını etkiliyor. Değerlendirme sonrası yalnızca terapi mi yoksa ilaçlı terapi tedavisine mi ihtiyacı olduğunu belirleyerek tedaviye başlıyoruz.

Hastalık grubu olarak depresyon ve tüm kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk dediğimiz panik hastalığı, takıntı bozukluğu ve fobilerle ilgili problemlerle ilgileniyorum. Ayrıca ağır hastalık olarak nitelendirilen bipolar bozukluk, şizofreni ve benzeri hastalık grupları, cinsel işlev bozuklukları üzerine hizmet veriyorum.

IMG_9419

‘İHTİSAS HARİCİ EĞİTİMLER ALDIM’

Bu alanlarda kendinizi geliştirmek için neler yaptınız?

Asistanlık yıllarımdan itibaren, eşimin de akademisyen olmasının verdiği avantajla birlikte çalışma yapma imkânımız oldu. 2008 yılında 5-6 ay kadar İngiltere Cardiff Üniversitesi’nde bipolar bozukluk üzerine davetli gözlemci olarak gittik.İhtisas harici bilişsel davranış, cinsel işlev bozuklukları terapi üzerine eğitimler aldım. İngilizcemi geliştirdim ve İngiltere’de bulunmamla birlikte geliştirdim. Daha aralıklı olmakla birlikte hala seminer ve kongrelere devam ediyorum.

5-43

İş hayatınızdaki geçmiş tecrübelerinizden de bahseder misiniz?

Eşimin işi dolayısıyla Çanakkale’ye gittik ve 2012 yılında devlet hastanesinde göreve başlamıştım. 3 yıllık görevimin ardından yine Çanakkale’de muayenehanemi açtım ve 3 yıllık iş sürecimin ardından ailemle birlikte Konya’ya geldim. Burada bir hastanede de 3 yıllık deneyimimin ardından Konya’da da kendi kliniğimi açma kararı verdim. 3 yıldır da kendi kliniğimde devam ediyorum.

‘PSİKİYATR, İLAÇ VE TERAPİ TEDAVİSİ YAPAR’

‘Psikiyatr ilaç yazar’ gibi bir algı var; bunun doğru olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu algıya sebep olan şeyin, hastanelerde zaman kısıtlaması sebebiyle vakit ayıramamaktan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Hastayı dinledikten sonra ihtiyacı varsa ilaç yazmak zorunda kalıyoruz. Bu yüzden de böyle bir algı var.

Bizler psikiyatristler olarak temel tıp eğitimin üzerine ruh sağlığı eğitimi alıyoruz; yani ilaçla tedavinin yanında psikoterapi yapmakla yetkili kişileriz. Ancak hastanelerde psikoterapi uygulamak maalesef pek mümkün olmuyor ve özellikle bizim işimiz, insana zaman ayrılması gereken bir meslek. Ben, her hastamda bu algıyı yıkmaya çalışıyorum ve terapi yapılması gereken hastalarımda psikoloğa gitmeye gerek kalmadan, o tedaviyi de bizler üstleniyoruz.

8-42

İş dünyasında nasıl bir çalışma prensibi benimsiyorsunuz?

Kuralcı olduğum söylenir ancak neşeliyimdir. İş konusunda aksaklık olmadığı sürece eğlenceli biriyim.

HASTANELERDE TEDAVİ SÜRESİ ÇOK KISITLI

Bir hastane düzeninde çalışmak varken sizleri kendi kliniğinizi açmaya iten şey ne oldu?

Konya'da göçmen gerçeği gittikçe büyüyor! Konya'da göçmen gerçeği gittikçe büyüyor!

Benim branşıma baktığımız zaman, aslında kliniklerde oluşan yoğunluk çoğu meslektaşlarım tarafından yorucu olarak görülmeye başlandı. Çok daha fazla insana hizmet verme imkânı sunulmuş olsa da hastaya ayırdığımız vakit kısalıyor ve maalesef tedavi için yetersiz kalıyor. Hizmet verdiğimiz nüfusa oranla bu alandaki doktor sayısı çok az.

Özel hastaneler bu anlamda devlet hastanesi ve klinik arasında daha ara formda. Hastane yönetimiyle bu konuyu konuşup hastalara belirli bir süre ayırabiliyorsunuz ancak ben ağırlıklı olarak terapi uyguladığım için 40-45 dakikalık bir tedavi süresine ihtiyaç duyuyorum. Bu yüzden kliniğimde tedavilere devam ediyorum.

9-37

Mesleğiniz, hayaliniz miydi?

Aslında benim hayalim olmadan önce, arkadaşlarımın benim için düşündüğü ve geri bildirimde bulunduğu bir meslekti. Üniversiteye kadar geçen zamanda arkadaşlarım, benim bu alana yönelmem gerektiğini söylerlerdi. Tıp fakültesine başladıktan sonra daha ilk yılımda bu alanda devam etmek istediğime karar verdim.

Peki ileriye yönelik hayaliniz ve hedeflediğiniz şeyler neler?

İhtisas eğitiminin üzerine çocuk psikiyatrisini de eklemek istiyordum, hastaların çocukluk formlarına da tanıklık etmek açısından. Böyle bir hayalim vardı ancak ülkemizde ayrı ihtisaslar olduğu için bu hayalim rafa kalktı. Şu anki çalışma sistemimden mutluyum, kendimi geliştirerek mesleğimde devam etmek istiyorum. Konya’da bir hekim olmaktan memnunum, şimdilik farklı bir şehir düşüncem yok ancak ilerleyen yıllarda çocuklarımın eğitimi için yine İngiltere’ye gitme gibi hayalim var.

10-37

Sizce alanınızın en büyük sıkıntısı nedir?

Ben, kendi kliniğimde kendi koşullarımı oluşturarak çalışsam da hastanedeki meslektaşlarımın ağır hizmet yüküyle karşı karşıya olduklarını biliyorum. Randevu sistemindeki yoğunluk ve psikiyatri kliniğinde çok fazla randevu alınıyor ve hastalarla yeteri kadar zaman ayıramıyoruz. Ayrıca hastaların acil gibi polikliniklere, gerekmedikçe, sıra alarak yoğunluk oluşturduğunu da görüyoruz.

11-37

TERCİH KADINA BIRAKILMALI VE İMKÂN TANINMALI!

Kadınlar özellikle bazı iş dallarında günümüz şartlarında hala geri planda kalıyor. Bunun sebebi sizce nedir?

Kadınların bazı sektörlerde geri planda kalmasına, toplum kültürünün sebep olduğunu düşünüyorum. Kadınların iş dünyasına girmesi, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da yeni ve çok geç olmuş bir durum. Dünyanın ataerkil bir yer olduğu gerçeğini düşündüğümüzde kadınların iş dünyasındaki sorunları, dünya üzerinde var. Tıp alanı bu açıdan daha avantajlı ancak çoğu mesleklerde maalesef tam tersi.

Fizyolojik olarak kadın, erkekle aynı özellikleri taşıyorsa demek ki erkeğin yapabildiği çoğu işi kadın da yapabilir. Bu yüzden kadının hangi alanlarda var olması gerektiği fikri, kadına bırakılmalı ve imkân tanınmalı. Kadın hangi meslek gruplarında olmak isterse orada olmalı.

7-45

‘YOGA YAPIYORUM VE TAVSİYE EDİYORUM’

Kesinlikle öyle. Son olarak iş dünyası haricinde sosyal hayatınızda neler yaptığınızdan da bahseder misiniz?

Çalışma temposu sebebiyle bir sivil toplum kuruluşunda yer almıyorum ancak eksikliğini de hissediyorum. Güvendiğim kuruluşların yardım kampanyalarına katılmaya çalışıyorum. Mesleğimi sevdiğim için çok yoğun bir meslek yüküyle karşı karşıya değilim. Kitap okumayı ve ufak dikiş işleriyle uğraşmayı seviyorum. Sosyal hayatımda da 6 yıldır hobi olarak yoga yapıyorum ve hastalarıma da tavsiye ediyorum. Seyahat etmeye çalışıyorum, yabancı dil çalışırım. Küçük bir hobi bahçemiz var, bahçeyle ve bitkilerle ilgilenmek beni dinlendiriyor.

Teşekkür ederiz.

6-51

Kaynak: HACER CEYLAN