Okur-yazar olup da Che Guevara ile ilgili hiç değilse bir cümle okumayan erişkin var mıdır acaba? Ben daha ortaokul sıralarında iken öğrenmiştim adını. Lise öğrencisi olduğumda, kapağında o meşhur fotoğrafının basılı olduğu kitapları bulundurmaktan çekindiğimden olsa gerek, daha mütevazı bir kapağı olan Regis Debray'ın Che'nin Gerillası kitabını adlı satın almış Che hakkında bilgilenmeye çalışmıştım.

Bildiğim kadarıyla komünist bir gerilla olan Che'nin mesleğinin "doktor" olduğunu öğrenmek çok şaşırtmıştı beni. Böylece daha ilkokul öğrencisiyken özellikle köyden gelen misafirlerimizin bana "doktor" diye hitap etmeleri, babama "Ne zaman doktor çıkıyor senin oğlan?" diye sormaları nedeniyle Che'ye, onun yapıp ettiklerine karşı ilgim daha da artmıştı.

Yetiştiğim çevre ve tercihlerim nedeniyle "sol"un hiç bir türüyle alâkam yoktu, ancak açıkça propaganda kokan yayınlar da beni tatmin etmiyor, solu kendi kaynaklarından okumak, öğrenmek istiyordum. Uslu başlı, çalışkan bir öğrenciydim ama bütün gençler gibi benim damarlarımdaki kan da deli deli akıyordu. 

Lise son sınıfa geldiğimde Metin Demirtaş'ın "Varmak için o güzel yarınlara / Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara" dizelerinin etkisiyle olsa gerek, üniversite sınavını kazanamazsam ne yapacağımı soranlara "dağa çıkacağım" demeye başlamıştım. 

***

Sanıyorum TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın anlayamadığı, daha doğrusu üzerinden çok uzun yıllar geçtiği için hatırlayamadığı şey de bu damarlardaki kanın deli deli akması meselesi. Tutup da bir takım liseli gençleri vatan haini olarak damgalanmalarına yol açacak kelimelerle eleştirmek yerine onları anlamaya çalışsaydı Ahmet Hakan Coşkun'dan Oya Baydar'a kadar geniş bir yelpazedeki yazar-çizer takımından tepki almazdı.

İsmail Kahraman gibi kültürlü bir insanın Che Guevara'nın bir ikon haline geldiğini, ikonun da, ayrıntıya girmeden söylersek, “kutsal” olduğunu bilmemesi mümkün değil. Tabii ki Che Guevara kendisine tapınılan, kendisine yalvarılan bir “kutsal” değil ama o vurgulamaya çalıştığımız gibi o bazı kesimler için neredeyse put hükmünde bir simge. Dolayısıyla "!. onların, Allah dışında yakardıklarına/taptıklarına sövmeyin. Yoksa onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah'a söverler" mealindeki ayeti (En'am, 108) bilmemesi mümkün olmayan İsmail Kahraman'ın Che'ye çatması da fevkalâde yersiz. 

***

Ben Che'den korkmam, rahatsız da olmam. Bir davanın adamıdır, inanmış biridir ve bunu malından mülkünden, pek çok kimsenin imrendiği mesleğinden ve nihayet canından vazgeçerek ispatlamıştır. Ona saygı duyan, kahraman bilen milyonlarca kişi, hatta Küba örneğinde olduğu gibi bir devlet varken bizim devletimizin önemli bir adamının ondan katil,  eşkiya diye söz etmesi yakışık alan bir durum değildir. Herkesin, ama özellikle de siyasetçilerimizin konuşurken kendilerini karşısındakilerin yerine koymalarının elzem olduğu günler yaşıyoruz.

Birkaç cümle önce "Ben Che'den korkmam, rahatsız da olmam" dedim ama TBMM Başkanı'nın sözleriyle patlak veren"Che krizi"nden korkarım, rahatsız da olurum. Beni korkutan ve rahatsız eden husus muhatapların yani liseli gençlerin yaşı ve onlara alkış tutan güruhtur. Che'ye ve liseli gençlere övgüler düzen "eski tüfek"ler kendileri ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmuyor ama mangalda kül de bırakmıyorlar. Birkaç ay önce liselerin mezuniyet törenleri sırasında yaptıkları kışkırtmalardan alamadıkları sonuçları şimdi artık bir pop ikonu haline gelmiş Che üzerinden almaya,  yeri geldi miydi "onlar daha çocuk" diye her türlü sorumluluktan muaf tutulmasını istedikleri bu gençlere büyük sorumluluklar vererek örgütleyip elinde her türlü devlet imkânı olan iktidarla karşı karşıya getirmeye çabalıyorlar. 

***

Ben 12 Eylül 1980 öncesi bir lise öğrencisiyken sınıf arkadaşlarından bazılarını dağlarda kaybetmiş bir kuşağa mensubum. Fikirlerini ve eylemlerini tasvip etmesem de hepsi bu memleketin çocukları olan o arkadaşlarımın acısını halâ hissediyorum içimde. Bu nedenle gençlerimize kendilerine gaz veren "eski tüfekler"den, siyaset bezirganlarından uzak durmalarını öneriyorum. 

"Eski tüfekler"e gelince... Toplum neden hâlâ bu takıntılı vatandaşları bit pazarına göndermiyor? Ona şaşarım.

***

Bu dünya yapıp ettiklerimizin yankılanıp bize döneceği bir dağdır. (Mevlana)