Daha önceki yazılarımda, “İhracat Ana Planını” farklı açılardan değerlendirmiş ve maalesef gündeme gelmeyen ama benim çok önemsediğim konu başlıklarını köşeme taşımıştım. Örneğin; Teşvik mekanizmasının performans odaklı olması gerektiğinden, Gümrük Birliğinin Serbest Ticaret Anlaşmasına çevrilmesine,  EximBank kredilerinden faizin kaldırılması gerektiğinden, hedef ülkelerin belirlenmesinde aynı zamanda politik mesaj verilmesine kadar makro ölçekte birçok konuyu kendi görüşlerim doğrultusunda aktarmaya çalışmıştım. Bugün ise Hizmet ihracatı ve eğitim konularına değinmeye çalışacağım. 

HİZMET İHRACATI 

Mal ihracatı kadar önemli olan bir diğer ihracat kalemimiz ise hizmet ihracatıdır. Diğer bir ifadeyle Döviz kazandırıcı faaliyetler olarak ta ifade edebiliriz. Hizmet ihracatı içerisine elbette birçok kalem girmektedir. Turizm, eğitim, bankacılık, taşımacılık, sigortacılık vb. birçok farklı sektör bu başlık altında toplanabilir. 

EĞİTİME AYRI BİR BAŞLIK AÇARSAK

Birçok gelişmiş ülke, İngiltere, Amerika ve Kanada gibi ülkeler dil eğitimi ve bu konudaki uzmanlıkları ile hizmet ihracatında ön sırada yer almakta ve bu ülkelerin en önemli sektörleri olarak değerlendirilmekte. Küresel ölçekte büyük bir sektör haline gelen dil eğitimi son sürat ilerken, bizler ise elimizdeki nimetin farkında bile değiliz. 

DİL EĞİTİMİNDE UZMANLAŞMALIYIZ

Hem Türkçe’nin uluslararası dil haline getirilmesi hem de ülkemizin Türkçe dil eğitiminin verildiği dünya çapında merkez üssü olması hiçte zor değil. Ayrıca ülkemizde diğer bölge dillerinin eğitim üssü olmaması içinde hiçbir sebep yok. Örneğin Arapça ve Farsça dilleri bunun en güzel iki örneği olarak değerlendirebiliriz. Yıllardan beri kendimizi ve kültürümüzü hep aşağıda gördüğümüzden uluslararası bir konseptle hem dil eğitimini hem de kültür ihracatı yapmayı hiçbir zaman düşünemedik ya da düşünemedik. Biraz daha teorik bağlamda ifade etmem gerekirse ülkemiz, Türkçe ve diğer diller olan Arapça ve Farsça dillerinin eğitiminin verilmesinde ve bu hizmetin ihraç edilmesinde hem Mutlak hem de Karşılaştırmalı Üstünlüğe sahiptir. Maalesef mevcut zenginliğimiz ve görece rekabet üstünlüğümüz olan” Dil Eğitimi İhracatı” yine önemsenmemiş ve es geçilmiş. Es geçilmiş belki yanlış bir ifade olmuş olabilir. Çünkü es geçilebilmesi için önce varlığının belirlenmesi ve sonrasında dillendirilmesi lazım. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze henüz varlığını da, dillendirildiğini de hizmet ihracatı bağlamında görmedim. Dolayısıyla olmayan bir olgunun es geçilmesi zaten olmaz. 

EĞİTİMDEN DEVAM EDERSEK

“Dış Ticaret Meslek Liseleri”  Evet bu konu belki de Sayın Ticaret Bakanımız ve ekibinin, ihracat ana planı içerisindeki en önemli vurgusu. Bu konunun direkt olarak plan içerisinde önemli görülüp ve değerlendirilmesinin yapıldığı için binlerce kez sayın bakanımıza teşekkür ediyorum. Neden mi? İhracat bir süreç ve disiplindir. Bu disiplinin lise çağlarında geleceğimizin mimarları olan gençlerimize hem bilimsel hem de pratik anlamda aktarılması ve işlenmesi çok önemli. Çünkü hadi gel bakalım şimdi seni ihracatçı yapalım dediğimizde, süreç ifade ettiğim söylemde olduğu gibi hiç ama hiçte kolay değil. 

Bu süreçte dikkat edilmesi gereken unsurlar; 

  • Sadece yabancı dil değil, dış ticaret disiplininin az teori çok pratik yani uygulamaya yönelik verilmesi (koskoca üniversitelerde bile yabancı dil öğretimini çözemiyorsak,  meslek liselerinde de çözemeyiz. Birde üzerine alternatif dil öğretimi dersek nasıl olur bilemedim. DOLAYISIYLA ana konuya odaklanmak yani dış ticarete odaklanmak gerekir.  )
  • Staj planlamalarının doğru yapılması (Özellikle Karadeniz, Doğu- Güney ve Orta Anadolu’daki meslek lisesi öğrencilerinin Batıdaki kurumsal firmalarda stajlarının yapılmasının ve sonrasında da mezuniyetle birlikte yerel sanayiye dahil edilmelerinin sağlanması)
  • Direkt olarak ihracat yapan firmalarda staj yapılması (veya paydaş işlerde olabilir, ithalat, gümrük vb.) 
  • Firmaların bu sürece etkin bir şekilde dahil edilmesi 
  • Uzman eğitmen kadrosu ve eğiticilerin eğitilmesi

Bu maddelerin hepsi önemli olmakla birlikte 1-2 ve 5 numaralı maddeler hayati önem taşımakta. Fakat teknik anlamda eğitim verecek eğitmen, bu sürecin en büyük problemi ya da paradoksu. (çünkü bu konuda hiç ama hiçte yeterli eğitmene sahip olduğumuzu düşünmüyorum. Aynı söylemi üniversite ön lisans ve lisans düzeyleri içinde ifade edebilirim.)

KADIN VE GENÇ GİRİŞİMCİLER KONUSU

İhracat olgusu içerisine cinsiyet ve yaşın ne gibi bir artısı ya da eksisi olabilir bilemedim. İfade şu şekilde olsa, ”kadınlar ve gençlerin girişimci olması için yapılacak eğitim ve finansal destekler”  işte bu söylemin ve politikaların hep yanındayım. Girişimcilik bağlamında yani iş kurma becerilerinin geliştirilmesi ve teşvik mekanizmasına dahil edilmesi zaten olması gereken bir unsur.  Ülkemiz ihracatının cinsiyet ve yaş bağlamında bir problemi yok. Ülkemizin ihracat bağlamındaki en büyük problemi; ihracatın bölgesel bağlamda eşit bir şekilde dağılmamasıdır. Yoksa ihracat yapan girişimler içerisinde, kadın ve gençlerin diğer girişimciler arasında eşit dağılmaması değildir. Kavram karmaşasında girmişiz gibi gözüküyor.  Fakat Kadın ve gençlerin, girişimci olma konusunda eksikliği ve problemi var kabul ediyorum ve sonuna kadar desteklenmesi gerektiğini ifade ediyorum. Zaten ayrı bir bakanlık ve birimin bu konu ile destekleri mevcut.  Sonuçları itibariyle ne kadar etkin veya verimli, işte orası ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur. 

Dolayısıyla ihracat olgusunun girdileri kadın veya genç değildir ki, çıktıları kadın veya genç olsun. İhracat olgusunun girdileri çok basit şekilde;  üretim, insan kaynağı, finansal kaynak ve Pazarlama yeteneğidir. Çıktıları ise üretimin artması, karlılık ve bulunan pazara giriş -Pazar payının artırılması veya Pazar çeşitlendirilmesidir. Tek bir ifadeyle ihracattır. 

TEKRAR İFADE ETMEK GEREKİRSE; 

Kadın ve gençlerden ziyade eğitim çalışmalarının ve eğer ki olacakça teşvik mekanizmasının;

  • İhracatta bölgesel eşitsizliği (7 ayrı bölgesi olan ülkemizde) ve eşitsizliğin giderilmesi için eğitim ve politikaların gerçekleştirilmesi. Örneğin büyük limanlara yapılacak iç nakliye teşvikleri veya yerel bölgede istihdam edilecek uzman ihracat yöneticisi ve personeline ayrı bir teşvik vererek daha yüksek ücret verilmesini sağlayıp, merkezden yerele personel geçişini sağlamak vb.
  • KOBİ ölçeğindeki firmaların büyük ölçekteki firmalara nazaran daha fazla eğitim ve danışmanlık desteğinin verilmesi görece olarak ta teşvik ayrıcalığı
  • Mikro ihracat bağlamında dijital pazarlama ve e-ihracat yeteneklerinin geliştirilmesi gerekirse bununla alakalı, bölge-firma-ürün birleşmelerini desteklemek (kastım şirket bağlamında değil örneğin, unuttuğumuz bir alan olan kooperatifçilik gibi oluşumlardır) ya da bölgesel merkezler kanalı ile danışmanlığının sağlanması ve koordine edilmesi  
  • Büyük ölçekte ki firmalarımıza ise katma değeri artırmak için markalı ürün ihracatı bağlamında eğitim ve teşvik mekanizmasının çeşitlendirilmesi (TURQUALITY’ e alternatif )

4 temel eksendeki problemleri çözen bir mekanizmadan sonra ister gencimiz, ister kadınımız, ister köylümüz, isterse sanayicimiz hiç fark etmez hepsi ortak paydada buluşacaktır zaten.

SONUÇ: Elma ile Armudu birbiri ile karıştırıyor veya öncelikler yerine sonrakileri öne yerleştiriyorsak,    bence en başa dönüp kavramsal çalışma yapmamız gerekmekte.