Bu sözün Mustafa Kemal Atatürk'e ait sanır çoğu kişi. Zamanında ben de bu kişilerden biriydim.Muhtemelen bu sözün yazıldığı her yerde bir Atatürk resmi ya da büstü bulunması böyle bir sözün olsa olsa Atatürk'e ait olacağı kanısını uyandırmıştı bizde.Hiç birimizin aklına bu sözün daha cumhuriyet ilan edilmeden TBMM'nin kabul ettiği ilk anayasamızın, daha doğrusu Teşkilatı Esasiye Kanununu'muzun, ilk maddesi olduğu gelmezdi.

İstiklal Harbi'nin başkomutanlığını yapan, ardından yıkılan bir imparatorluğun külleri arasından Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşuna önderlik eden kişidir Mustafa Kemal Atatürk. Sanıyorum kimse onun “Gazi” denilerek nitelenen başkomutanlığını tartışmaya açamaz. Ama harp bitip iş yeni bir devletin yapılanması aşamasına geldiği, yani askeri kimlik siyasi kimliğe dönüştüğü zaman herkes kendi meşrebince onun düşünce ve eylemlerine katılmış ya da katılmamıştır.

İlk ve ortaokul yıllarımızda bu sözü kitaplardan okur, çevremizden duyardık. (Çevre dediysem sınıf arkadaşlarımızı ve öğretmenlerimizi kast ediyorum, ailemizde ya da konu komşumuzda böyle sözlerin gündem olduğu vaki değildir.) Teşkilatı Esasiye Kanununu bilmediğimiz için “Hâkimiyet bilâkaydü şart milletindir” sözünü Atatürk'ün askerlik dışında, siyasi bir aktör olarak söylediği sözlerden olarak değerlendirir ve o yılların genel eğilimlerine uyarak en ufak bir irdelemeye dahi gerek duymazdık. Daha sonra, 1980'lere girdiğimizde, lise ve üniversite yıllarımızda yani, ülkemiz her şeyin tartışma konusu olduğu bir zemine dönüştü. Bir taraftan gizli kapaklı edindiğimiz kitaplardan Atatürk devrimlerinin küçük burjuva devrimi olduğunu okuyor, öte yandan meydanlarda “Hâkimiyet Allah'ındır” sloganlarını duyuyorduk.

***

O yıllarda, belki şimdi de, siyaset bir anlamda aşırılıkları yönetme sanatıydı. Toplumda bastırılmış ya da sosyoekonomik gelişmişlik düzeyimiz henüz belli bir aşamaya gelmediği için geçmişte ortaya çıkmamış, ama o günlerde için için kabaran talepler vardı ve bu talepler kendini en aşırı formlarda gösterebiliyordu. En aşırı kelimeyi kullanan, en aşırılık içeren cümleyi kuran siyasi aktörler en fazla alkışı alıyor, en büyük kalabalığı arkalarında toplayabiliyorlardı; iş sandığa geldiğinde tabii ki en fazla oyu da onlar topluyorlardı.

Her siyasi düşüncenin, her siyasi grubun ya da partinin kendine mahsus aşırılık içeren sloganları vardı. İki örneği paylaşayım sizlerle:

Alın “Üreten biziz, yöneten de biz olacağız” sloganını. Sanırsınız ki ortada boy gösteren sol ekiplerden biri iktidara gelse fabrikayı bizim Hüseyin Usta ve arkadaşları yönetecek. Hâlbuki bu ekibin sempatizanları pek bir gıpta ile sözü edilen, örnek diye gösterilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nebaksalar durumun hiç de slogandaki gibi olmadığını göreceklerdi. Ama “aşkın gözü kördür” sözü boşuna söylenmemişti ki!

Alın “Hâkimiyet Allah'ındır” sloganını. Sanırsınız ki öyle bir düzen kurulacak ki en ufak sorunlar bile “bir biçimde” her an Allah'la irtibatı olan birilerinin yönetiminde sorunsuz biçimde halledilecek, Allah'ın müminlere ahirette vaat ettiği cennet bu dünyada tezahür edecek. Tabii ki bir Müslüman kâinatın hkimiyetininşeksiz şüphesiz Allah'a ait olduğuna, onun hüküm koyucu olduğuna inanacaktır. Buna aykırı bir inanış düşünülemez. Ancak eşyanın özüne ait bu genel kuralı bir ülkenin yönetimi özeline indirgediğinizde ortaya bir teofaşist bir yönetimden başka ne çıkabilirdi ki?

***

Geçen hafta ülkemizde yaşanan menfur darbe girişimi sanıyorum hâkimiyetle ilgili sorunları sadece benim gündemime getirmemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde, yani hâkimiyetin halkta=millette olduğu bir devlette, ordu içindeki silahlı bir grup halk içindeki bir azınlıkla birlikte hâkimiyeti ele geçirmek istemiştir. Çok şükür, halkın/milletin “cumhuriyet”e sahip çıkmasıyla, “bu ülke herhangi bir kişi, aile ya da grubun değil bizim, hepimizin” diyerek göğsünü siper etmesiyle bu “hayasızca akın” durdurulmuştur.

Başka bir değişle, hâkimiyetin bilakaydu şart millete ait olduğu hem söz hem de eylemle en etkili bir biçimde haykırılmıştır.

***

BenbugünTBMM'nin kabul ettiği ilk anayasamızın ilk maddesi olan “Hâkimiyet bilâkaydü şart milletindir” sözüyle özetlenen ilkenin darbecilere karşı oluşan zemini daha da kuvvetlendirebileceğini, bu nedenle her fırsatta vurgulanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle ülkemize kast eden melunları bir kez daha kınıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyor, milletimize geçmiş olsun diyorum.

***

Bu dünya yapıp ettiklerimizin yankılanıp bize döneceği bir dağdır. (Mevlana)