Televizyonda Güldür Güldür programında Heves Kırıcı olarak bir skeç izlemiştim. Negatif düşünceyi karakter haline getirmiş insanların çevresini nasıl olumsuz olarak etkileyebildiklerini anlatıyordu

Bizim toplumun büyük bir kısmının, farkında olarak veya olmayarak içinde bulunduğu ruh haleti bunun gibidir.

Adam oturmuş evin önüne kim ne yapmak istiyorsa konu ile ilgili bütün olumsuzlukları sıralıyor. Öyle uzman olmuş, öyle bir karakter haline gelmiş ki mantık silsilesini hemen kuruyor ve insanların kararını hemen değiştiriyor.

Tabii işin bir de etkilenen tarafı var. Onlar da başlamak istedikleri işe öyle yüzeysel bakıyorlar, öyle inançsız giriyorlar ki hemen vazgeçiyorlar. Öyle fırtına, kar, boran değil en ufak esintide yıkılıveriyorlar.

Bu heves kırıcıları izlemek istiyorsanız çevremize şöyle bakıversek yeter. Arkadaşımız, dostumuz, ailemiz, annemiz, babamız, çocuklarımız belki de kendimiz bizzat heves kırıcıyız. Tahlil etmekte fayda var.

Bu tip insanların özellikleri:

  • Öncelikle derin bir egoya sahipler. Takdir etmeyi aklından geçirmez, takdir edilmeyi çok sever. Adeta takdir edilme dilencisi gibidirler.
  • Öz eleştiriye kesinlikle karşılar.
  • Anı yaşamayı bilmezler ya kaygılı ya da pişmandırlar.
  • Küçük şeylerden kesinlikle mutlu olamazlar.
  • Kendilerini geliştirme yerine alışkanlıklarını doğru kabul ederek, bütün çevresini kendi kurallarına tabi kılma gayreti içerisindedir. Hatta bu biat sürecinde fedakâr bile olabilirler. Ta ki; biat tamamlanıncaya kadar bu taktikleri devam eder.
  • Bunların eşleri, çocukları, arkadaşları, dostları yoktur. Kullanabilecekleri fedaileri vardır.
  • Başkalarının davranışlarını kırıcı bir dille analiz etmekten asla vazgeçmezler.,kıskançlık, kendine güvensizlik içinde oldukları için; başka konuşacak bir şeyler bulamazlar ve başkalarını yıpratmak için elinden geleni yaparlar.
  • Onlarla ne konuşursanız konuşun, ne paylaşırsanız paylaşın asla bildiklerinden vazgeçmezler. Hatta sizin söyledikleriniz asla bir şey ifade etmez. Kendi düşüncelerine saplantı derecesinde bağlıdırlar.
  • En yakınlarının bilgilerini, sırlarını bile başkaları ile paylaşmaktan çekinmez hatta bu bilgileri paylaşarak güven kazanıp paylaşım yaptığı insanın da bilgilerine sahip olmaya çalışırlar.
  • En yakınlarının bile kendinden daha iyi olmasına tahammül edemezler. Hatta onları seviyormuş, sayıyormuş, onların iyiliğine davranıyormuş gibi yaparak, onların sırlarını ifşa eder, onların çevresi ile çatışmasını sağlayacak ortamları hazırlar. İki insanın aralarının açılmasını sağlayacak olayları, düşünceleri bilgileri sürekli gündemde tutar. Konuşulmasını sağlar.
  • Aşırı sosyal bir kişilik gibi olmasına rağmen çok zayıf ilişkileri vardır ve yalnızlardır. Aslında a sosyal kişiliklidirler. Kendi çevresi dışında mutlu olamazlar. Kendilerini zayıf hissederler.
  • Güçlü olmak isterler. Güçlü olmayı başardıklarında kendisine biat edecekleri adeta avlayarak etki alanlarını güçlendirirler.
  • Öyle bir güce ulaşır ki olumsuz her şeyi de paratoner gibi üzerlerine çekerler.
  • Çoğu zaman çok fedakâr ve aşırı çalışkan olurlar. Hırsları çok kuvvetlidir. Güçlerini çok iyi beslerler.
  • İnsanların ilgilerini çok iyi yönlendirebilirler. Sorun olmayan yerde bile insanları sorunlu hale getirirler. Sorunsuz insanları sorunlu ruh haline sokmakta uzmandırlar. Öyle ki sonunda demiştim demek için bile insanları problemlerin içine sürüklemekten çekinmezler.
  • Olmazlar konusunda uzmandır. Olmasını istediklerinde de sadece kendi istedikleri yönde isterler..
  • İmkânsızı oldurmaya çalışmakta mahirdirler.
  • Şikâyet konusunda uzmandırlar. Kıyaslamayı çok sever ve diğer insanlara karşı saldırgandır.
  • En büyük inandığı, ilahı ‘’el’dir. Özgüveni olmadığı için sevmediği ‘’el’’ için sevdiği en yakınını yıpratmaktan kendini alamaz.
  • Olumlu adımlar attığında ilk engelde vazgeçer.
  • Bu davranışlarında uzmanlaşmışlardır.

Yani bu insanlar bu kişilik özellikleri konusunda o kadar yoğunlaşmıştır ki; bir negatif enerji alanı oluşmuştur. Bu insanların etrafında en olumlu insanlar bile farkına varmadan bütün enerjilerini kaybedebilir. Bu arada kendi enerjilerini sürekli tükettiklerinin farkında değildirler. Çünkü bu insanlar başkalarının bu enerjilerinden beslenir, etki alanlarını genişletir.

Ülkemizin birçok yerinde ve en yakın çevremizde en etkili insanlar onlardır. Adeta insanımızın ve toplumumuzun kara delikleri gibi dolaşırlar. Enerjimizin asalaklarıdır. Ve biz bunun farkında bile olmadan bir ömür geçirmişizdir.

Kendi içimizde de enerjimizi tüketen heves kırıcı alışkanlıklarımız vardır ama biz bunun farkında değilizdir.

Eğer bu tip insanlar toplumda çok etkili konuma gelirlerse, önemli olursa ya da güç kazanırlarsa sadece heves kırıcı olmaz Ruh Bükücü hale de gelirler.

Yani insanların algısını, zihnini kontrol ederek toplumsal ve kişisel yönlendirmelerle kendi kişisel ve toplumsal evrenlerini oluştururlar.

İnsanları kişiliksizleştirir, köleleştirir kullanır acımasızca bir posa haline getirirler.

  1. bu ruh bükücülük apayrı bir konu hatta stratejik olarak kullanılan, bir psikolojik bir araçtır. Bu bilinçlice, bilgi ve eğitimle ulaşılacak bir konu.
    Ruh bükücülük heves bükücülerin elinde bir araç olursa o zaman felaket olur.

Şöyle bir analiz edelim;

Başta kendimizi, çevremizi, şehrimizi, ülkemizi hatta insanlığı bir gözden geçirelim.

Başarısızlıklar, savaşlar, geri kalmışlıklar, kaoslar hepsinin perde arkasında heves bükücülerin etkili olduğunu görürüz.

Bundan kurtulmanın yegâne yolu, kişisel bilinç, iradeyi kullanmak, bilginin ve doğrunun peşinde olmak, hak olanı rota yapmaktır.