Güzel ülkemin bir bölgesinde resmen savaş hali yaşanıyor. 

Bir avuç çapulcu dediğimiz terör örgütü, zaman içerisinde uygulanan yanlış tedbirlerle sürekli palazlanıp bu gün karşımıza özgürlük türküleri söyleyen bir güç olarak çıkartıldı.

Daha önceki hükümetler döneminde alınan tedbirleri beğenmeyen şimdiki iktidar (Kendileri dışında da güzel işler yapılabileceğini kabul etmiyorlar.) değişik isimler altında uygulamaya koyduğu akla zarar açılım politikaları sonucunda (Yapılan bütün iyi niyetli uyarıları kulak arkası edip, her şeyin iyisini ben bilirim havasında idiler.) sıradan bir terör örgütünü uluslararası bir konuma taşıdı.

Şu anda Cizre ve Diyarbakır'ın Sur ilçesi kalkışmanın merkezi olarak ülke gündemini meşgul ediyor. Ancak AKİL ADAMLAR sayesinde uygulamaya sokulmak istenilen açılım sürecinde açılımın sınırlarının nereye kadar uzandığı vatandaş tarafından meçhul. Yetkililer de bu konuda bir açıklama yapmak yerine hamasi duyguları ayakta tutabilmek adına sırf laf kalabalığının arkasına saklanıp nutuklar atıyorlar. Aslında teröre karşı alınan bir tedbir olmadığı, sadece halkın gözünde ters köşeye yatmamak adına operasyonlara destek verildiği Başbakan'ın Mardin'de yaptığı açıklama ile gün yüzüne çıktı.

Başbakan burada 10 maddelik bir eylem planı açıkladı. Kesin ve net cümlelerin kullanılmadığı açıklamada anlaşılabilir tek şey AÇILIM SÜRECİNİN devam ettirileceği konusudur. Yapılan bu açıklamanın terör örgütüne gizliden gizliye barış çubuğu uzatılmasından başka bir anlamı yok bence!

Önce Başbakan tarafından açıklanan 10 maddenin ana başlıklarına bir bakalım.

1-Psikolojik unsur 

2- Kamu düzeni inşası 

3- Kapsamlı demokratik reform süreci 

4- Sosyal seferberlik 

5- Ekonomik destek 

6- Mekânın ihyası 

7- İletişim sistemi 

8- Yasal ve idari düzenlemeler

9- İstişare meclisleri 

10- Komşu ülkelerle ortak ruh 

Mesela ikinci maddede Kamu Düzeninin inşası hedef alınmış. Böyle bir maddenin kurtarıcı gibi buraya konulması kadar abes bir şey olabilir mi? Kamu düzeninin inşası zaten devletin asli görevleri içerisinde yer alır. Ve ülke sınırları içerisinde yaşayan herkesin her türlü güvenlik problemlerine karşı çözüm üretmek devletin dolayısı ile de hükümetlerin olmazsa olmaz görevleri arasındadır.

Kapsamlı demokratik reform süreci başlatılacakmış!... Zaten 12 yıldır kapsamlı ve çok geniş bir reform süreci yaşıyor ülkemiz. Bütün taşlar yerinden oynatıldı. Yargı reformu, askeri bilmem ne reformu, eğitim reformu vs. adı altında yürüyen çark tamamen şirazeden çıkartıldı. Bu gün reform kelimesini duyunca aklı başında olanları bir korku alıyor, yine yolunda giden hangi kuruma çomak sokulacak diye.

Sosyal seferberlik ilan edilecekmiş! Ayrıştırılan ve düşman kılınan bir millet yapısına dönüştük. Her kesim diğer görüşü kendisine düşman olarak görmeye başladı. Bu kadar bölünmüşlük ve nefret duygusunun yayıldığı bir toplumda, hangi sosyal topluluk diğerlerinin desteğini alarak bir seferberliğe kalkışabilir?

İstişare meclisleri kurulacakmış! Kendisi gibi düşünmeyen her beyni ötekileştiren ve düşman ilan eden bir tabana dayanan hükümetin kuracağı mecliste, hangi muhalif ses kendisine temsil hakkı bulabilir? Daha dün partinin en üst kademesinde görev yapan isimler dahi bu gün düşman ilan edilmedi mi?

Son olarak da Komşu ülkelerle ortak ruh oluşturulacakmış! Bu konuda söylenecek söz bulmak hayli zor ve laf cambazı olmayı gerektiriyor. Rusya, İran, Irak ve Suriye ile kanlı bıçaklıyız. Ortak ruhu Yunanistan ve Bulgaristan'la oluşturacaksak buna bir itirazımız yok. Ancak Kıbrıs meselesini Yunanistan lehine çözmeden bu ülkeden bir hayır beklemek hayal! Bulgaristan ile neler yapılabilir ben bilmiyorum. Ama eminim DEVLETLÜ BÜYÜKLERİMİZ biliyorlardır.

Yine hayal peşinde koşuyoruz, ama zaten yılardır yapılan bunun dışında bir şey değil.

Uyanmak yok, uyumaya devam!