İnsan hata yapma eğilimine göre yaratılmıştır. Hata yapmak fıtrata uygun hareket etmek anlamına gelmektedir. Hata yapmak bir kusur değildir. İnsanın doğasında olan bir özelliktir. Hata yapmak, insana kusursuz olmadığını, mükemmel olmadığını hatırlatmaktadır.

İnsanların sürekli hata yapması kabul edilemez. Fakat hata yapmak insana aittir. Hata bilmeden yapılır. Bu nedenle hata yapmak ile yanlış yapmak arasında fark vardır. Hata bilmeden, yanlış bilerek yapılır. İnsanoğlu hata yapmaya meyilli olarak yaratılmıştır.  Bu fıtratı kabul etmek gerekir.

Bir hata yapan kişiye dünyanın sonuymuş gibi davranmak ve onun kalbini kırmak doğru değildir. Biraz anlayışlı olmak ve insanları tanımak, insanlara fırsat ve şans vermek gerekir. Atalarımız, kendi hayatlarında bunu çok iyi gözlemlemişlerdir. Bu nedenle hatsız kul olmaz diyerek genel geçer bir söz dile getirmişlerdir.

İnsanlar hata yapmaktan korkmamalıdır. Hata yapmak insanları tecrübe sahibi yapar. İnsanlar hatalarından ders çıkarmalıdır. İnsanların hatalarından ders almaları gerekir. Hata yapmak şansının herkese verilmesi gerekir.Ayrıca bu insanların kendilerini tanımaları anlamına da gelmektedir.

İnsanları hata yapan bir varlık olarak kabul etmek onların eksik olduğu anlamına gelmez. Hata insanın varlığından bir parçadır. İnsan beşerdir, şaşar. Bu nedenle insanlara değer vermek, sabırlı olmak gerekir. Hatalar biz perçinler, güçlendirir.

Hiçbir insan kusursuz değildir. Dünyanın en iyi, en bilgili, en ahlaklı, en zengin kişilerin bile yaptığı yanlışlar, hatalar vardır.

Allah, insana nefis denilen şeyi vermiştir. Nefis ise, insanların dürtüleri ile hareket etmesine sebep olur.

 Ne olursa olsun hepimiz insanız. Hepimizin zaafları, duyguları, çıkarlar ve değerleri var. Zaman zaman duygularımıza kapılarak kendi nefsimiz için olmadık şeyler yapabiliriz. Allah'ın en sevgili kulları şüphesiz ki peygamberlerdir. 

Kuran'ı incelediğimizde, peygamberlerin bile zaman zaman hata yaptıklarını hatta günah işlediklerini görebiliyoruz. Örneğin mertebesi en yüksek peygamberlerden biri olan Hz. Musa bile cinayet işlemiş, bir adamın canına kıymıştır; ancak sonra pişman olarak tövbe etmiş ve tövbesi Allah tarafından kabul edilmiştir. 

Peygamberler bile hata yapabilirken, biz sıradan insanların hata yapmaması, kusursuz olması, günahlardan tamamen arınık olması mümkün müdür? Orhan Gencebay ünlü şarkısında ''Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni.'' diyerek bunu bir kez daha vurgulamaya çalışmıştır. evet, hatasız kul olmaz, bunu bilmek ve huna göre insanlara yaklaşmak gerek. İnsanları o hataları ile kabullenip, o hataları ile sevmek, onlarla dost olmak gerek. Gül bile dikensiz değildir. Nitekim onu koklayıp tutmak isteyenler, ellerine batacak iğneleri de kabullenmek zorundadır. Hatasız, günahsız olan tek varlıklar, meleklerdir. Onların da hatasız veya günahsız olması tamamen Allah'ın emrinden kaynaklanmaktadır. Bizdeki nefis onlarda bulunsaydı, elbette ki onlar da insanoğlu gibi ziyana düşecek, çeşitli hatalar yapacaklardı. Çevremizdeki insanları hataları ile kabul ettiğimizde mutlu olabiliriz. Elmanın sapı var, armudun çöpü var düşüncesini benimseyerek herkeste bir kusur bulmaya kalkarsak dostsuz ve yalnız kalmaya mahkum oluruz.