-Ya hu Salih, neredesin be Kardeşim? Özledim valla… Yıllar oldu görüşemedik. Anlat bakalım neler yaparsın, ne işle meşgulsün, çor çocuk nasıllar?

-E ne olsun be Kardeşim iyiyiz yıllardır bir şeyler elde etmek için çalışıp çabalayıp duruyoruz işte… Biliyorsun iki oğlan bir kız var, ellerinden öperler… Üçünü de evlendirdik. Kardeşim, bitmiyor ki dertleri. Hala onların peşinde koşturmaktan bir hal oluyoruz. Biliyorsun bir işyeri açmıştım. Şükür iyi kazanıyorum. Tabi çalışıyorum. Çalıştıkça da Allah veriyor çok şükür...

Büyük oğlana muhteşem bir düğün yapmıştım biliyorsun. Sen de gelmiştin hatta. Düğün yapınca iş bitmiyor ki Kadirciğim... Ona Şehrin mutena bir semtinden 4+1 bir daire aldım. Tam tamına 650 bin kayme saydım. Bitti mi bitmedi. “Elin çocukları biniyor da bizim ki binmesin mi?” dedik ve 2017 model,  iyi markalardan 250 bin kaymeye bir de araba alıverdim altına… Bizler çocukluğumuzda olsun, gençliğimizde olsun görmedik be Kardeşim… Bunlar bari hayatlarını yaşasınlar, ölümlü dünya… 

Tabi biter mi? 

Bitmez… 

Derken ardından kızı evlendirdik. Damat da bir holdingin CEO’luğunu yapıyor. Baya bir kariyeri var anlayacağın. Hiç öyle alt seviyelerdekilerle falan da muhatap olduğu yok… Kendi seviyesindekilerle içli dışlı oluyor… Anlayacağın uçuyor kerata. Öyle olunca da, “biz de ondan aşağı kalmayalım” dedik ve kıza da bir 4+1 alıp tapusunu teslim ettik. Yahu eloğludur hani ezdirmesin kendini kızcağız. Sonra bu bize yansıyacak, huzursuzluk başlayacak, estek köstek anlıyor musun Kadirciğim?

-Evet, anlıyorum Salihçiğim, haklısın.

-Ardından küçük oğlanın da okulu biter bitmez bir nasibi çıktı ve onu da evlendirdik… Tabi o abisi ile ablasından geri durur mu? Bir de evin küçüğü olunca tutturdu; “ben de 5+1 isterim” diye. Hani şu belediyenin projelendirdiği akıllı ev dedikleri evler var ya?

-Akıllı ev mi..? Belediyenin...? Neredeymiş o evler bilmiyorum vallahi… Evin de akıllısı mı olurmuş Salihciğim?

Vallahi Kadirciğim, senin de bir şeyden haberin yok be Kardeşim… Ha tabi durumun iyi olmadığı için tabi ilgilenmemen de doğal… Yahu hani şu, iş yerinden çıkınca eve varıncaya kadar yazın sıcağından, kışın soğuğundan korunmak için telefonla uzaktan kumanda ile çalıştırılan ve istersen ısıtabildiğin, istersen soğutabildiğin evler yapıyorlar ya, işte onlardan bir ev aldım en küçüğe… Kaç para verdim biliyor musun?

-Yo bilmiyorum Kadirciğim, merak da etmiyorum aslında…

-Yok, yok, ben söyleyeyim sana, ucu kaçık ucu… Tam 1 milyon 100 bin TL verdim… 1 milyon 100 bin Tl..! Gel sen hesap et Kadirciğim?

-Yok, ben hesap etmeyeyim...Sen ev değil şehri satın almışsın be Salihciğim…

-İlahi sen çok yaşa Salihciğim. Tıpkı lisedeki gibi şakacılığın yine üstünde ha..! Neyse, şimdi soracaksın, sen sormadan ben söyleyeyim. Tabi çocukların özel üniversite masrafları, evlilik, ev araba masrafları derken kendimiz ihmal ettik. Sonra dedim ki kendi kendime? Çocuklara alırım da kendim neden dururum? Zaten şehrin en güzel yerinde yazlık, kışlık olmak üzere birkaç daire var ama yine de gittim sahilden, şöyle altı odalı bir villa aldım. Yazlık niyetine kullanmak için yani.  Eee ne yaparsın yarın çoluk çocuk çoğalacak, torunlar falan olunca baya bir kalabalıklaşacağız. Gerçi “bakımı, temizliği falan zor olur, sakın alma?” diyenler oldu ama ben rezil olacağıma param rezil olsun be Kadirciğim… İki tane hizmetçi tuttum, onlar her şeyiyle ilgileniyorlar, sağ olsunlar…

-Eee, çocukları da uçurdunuz siz ne yapıyorsunuz şimdi? Yenge falan iyidir inşallah Salihçiğim?

-“Yenge” mi? Hangisini sordun Kadirciğim?

-?