Dün akşam NTV'de Oğuz Haksever'in sunduğu ,  Basın Odası  programını izlerken, fark ettim ki başkanlık sistemi konusunda yalnız değilmişim..

Herkes tartışmalara bir anlam vermeye çalışıyor..

Yazılarına değer verdiğim katılımcılar ve programını son yıllarda zevkle izlediğim Oğuz Haksever de başkanlık konusunda arayış içerisindeler..

Sadece Basın mı? Bilim adamı, politikacı, iş adamı, bürokrat ve tabii ki en çok da halkın kafası çok karışık..Anlayan varsa beri gelsin..

Halkın da büyüklerimiz doğruyu biliyordur her halde,biz onlardan daha mı iyi bileceğiz modunda..

Anayasa tartışırken de, başkanlık tartışılırken de bir türlü sindiremediğim konu, yeni getirilecek sistemi bir yerlere benzetmeye çalışmak.. Amerikan sistemi gibi mi olsun, Fransız yarı başkanlık  sistemi gibi mi?Arasında bir sistem mi olsun?

Sayın Cumhurbaşkanımız Türk tipi demişti!.

Aslında bütün mesele; Yürütmenin nasıl konumlandırılacağı, yasamanın yeri ve gücü, yargının bağımsızlığı gibi konu ve kurumların yetki ve sorumluluklarının tarif edilmesi..

Ya da sorunumuzun tarif edilememesi.. Neden başkanlık, anayasamız neden değişmeli ? Sorunun tespiti henüz net yapılmamış..

Ama hiçbir şey geç değil.

Bir yere benzemeye gerek var mı? Bence  dünyanın lider ülkelerinden biri olmaya aday ülkemizin, çok önemli bu oluşumunu;benzeme, benzetme, kopyalama, hazırcılık gibi huylarımızı terk ederek tartışmalıyız..

Öyle bir çalışma yapmalıyız ki; toplumun makro ve mikro kurumları , sosyal ve ekonomik birimleri de yeni yönetim anlayışından etkilenerek farklı bir bakış açısı geliştirebilsin..

Gelişmemizin önündeki  en büyük engelimiz, taklitçi yapımız..

Anayasamızı benzeterek yaptık, medeni kanunumuzu, ceza kanunumuzu da..

Eğitim sistemimizi de başka ülkelerdeki sistemlerden kopya çekerek yapmaya çalıştık..

Ekonomimiz ithal ikameci sistem bataklığından yeni yeni kurtulmaya çalışıyor..

Şirketler, büyük şirketlerin taklidi ile var olmaya çalışıyor..

Neymiş efendim bütün sistemleri inceledik en iyisini uyguluyoruz! Bu kadar aptalca , bu kadar kolaycı bir şekilde kurulan sistem hangi sorunumuzu çözebilir?

Yeni teknolojiden anladığımız başka ülkelerde üretileni ilk defa ülkemize getirmek.

Asıl ulaşmamız gereken, bir ürünü teknolojiyi dünyada ilk defa bizim üretmemiz..

Eğitim sistemimiz bize uygun olsun! Bizim problemlerimizi çözen bir sistem..

Kanunlarımız, bizim huylarımızla işlediğimiz suçların sebep olduğu adaletsizlikleri düzeltsin..

Anayasamız bizim yaptığımız insanlık suçlarını önleyen, adaleti sağlayan bir Anayasa olsun. Güce göre değil hakka göre karar veren kanunlara ilham olmuş bir anayasamız olsun..

Tıpkı sağlık sisteminde yaptıklarımız gibi ..

Önce biz alışkanlıklarımızı , sorunlarımızı tanımlayıp ne istediğimizi ortaya koyan bir projemiz olsun..

Sorunumuz nedir? Nasıl çözeriz? Bu çözümü nasıl sürekli kılarız?

Bunu yapmak için çaba lazım, zahmet çekmek lazım, zaman harcamak lazım, düşünmek, ikna etmek, iletişim kurmak, uzlaşmak lazım....

Eeee bu uzun yol?

Bu başkanlık konusunda da hedef lokomotif devlet olmak, olmalı..

O zaman lokomotif olamayız, vagon olarak yaşarız. Nereye çekerlerse oraya...

Bu işin adını illa başkanlık koymak mı lazım, bence adını koyarak değil projeyi netleştirerek adını koyalım..

Sadece  yürütme , yasama yargının konumlandırılması değil.. Bunun Alt yapısı; Anayasa, kanunların  hep beraber düşünülmesi gerekiyor..

Bana göre sistem kurulurken;

• Ülkemiz yeni dünyada nerede olmalı?

• Bunu sağlayacak yönetim nasıl olmalı.. Yürütmenin kararlarını,anayasaya uymak kaydı ile hızı kesilmeden uygulayabileceği bir sistem..

• Güçlü yürütme kötü niyetli bir liderin eline geçtiğinde , ülkenin bekasını ve istiklalini tehlikeye atmadan nasıl koruruz? Sorusuna cevap veren bir sistem.

• Hakkın ve adaletin güçlü olduğu, bütün vatandaşlarına güven verdiği bir sistem..

• Anayasada sayılıp da uygulanmayan değil, anayasaya konan her maddenin hayata geçirilebilir güçte,  kanunlar; bu kanunları yapan yasama, uygulayan yürütme,düzenin adil olmasını sağlayan bağımsız yargısı olan bir sistem.

• Çatışmayı uzlaşmaya dönüştüren bir sistem..

• Hesap verebilir bir devlet sistemi.

• Devlet içerisinde paralel bir düzen kurabilecek yapıları önleyen, hemşehricilik, aşiretçilik, devrecilik, kurumculuk, cemaatçilik gibi yapıların; liyakat sistemi ile ve adil bir şekilde düzenle etkisiz olduğu bir sistem olmalı.

• Eğitim geleceğin lideri bir ülkenin insan kaynaklarını hedeflemeli..

• Sağlık tedavi ağırlıklı değil, sağlıklı yaşamanın alt yapısını kuracak şekilde olmalı..

• Devlete vatandaşın bakış açısı; kimseyi araya koymadan kariyer yapabileceğine inanmalı, devletin adil bir şekilde hizmet sunacağına inanmalı..

• Devleti yönetenler ve karar alanlar da bu sistem içinde hızlı hareket kabiliyeti olan yönetimi seçimle iş başına getirecek sistemi kurmalı.

• Asla ve asla; siyasi manevralarla devlet ancak bizim istediğimiz şekilde, bizim grubun samimiyeti ile en iyi yönetilir, onun için biraz bize kolaylık sağlasın şeklinde bir sistem kurmaya çalışmak bunun için manevralar yapmak aslında gizli bir vatan hainliğidir

Biz kendi huyumuzu, alışkanlıklarımızı, kaprislerimizi, kültürümüzü, heyecanımızı, atikliğimizi, girişimciliğimizi, risklerimizi, küllerimizden yeniden doğma becerimizi  dikkate alacak şekilde ama evrenselleştirerek biz düzen kurmalıyız..

Bunun için projeyi görmemiz, hep beraber tartışmamız  sadece yönetenler, bilim adamları değil halk olarak da anlaşılır bir şekilde konuşmalıyız.. İçselleştirmeliyiz..

Nereye gitmek istiyorsak oraya göre rota çizelim.. Sistemi o amaca götürecek şekilde kurgulamalıyız..

İzimlerden, kalıplaşmış  alışkanlıklardan, hiçbir kavrama saplanmadan, hiçbir kişiyi öncelemeden,

Bir yönetim sistemi..

Bu konuda yaşayan, yaşamış bütün yöneticilerin, bilim adamlarımızın, katkılarını sağlayarak ama hiç birini merkeze koymadan..

Mesela öyle bir sistem hedefleyelim ki; dünya insanı, yaratılmış olan her şey bizimle yaşamak istesin..

Hak ve adaletimiz insanlığa güven versin..

Hayata en şansız şekilde gözlerini açan , yaşamını en şanslı şeklide ülkemizde yaşayabilsin..

Refah devlete yakın olanlardan değil, liyakata, adalete , gayrete sahibi olanların kolay ulaşacağı bir devlet olsun..

Böyle bir  devleti yönetecek liderlik sistemi kurulsun..

Adını da siz koyun.. İsterseniz Başkanlık olsun!

Yoksa bu konuda henüz herkesin kafası karışık, Burhanettin Kuzu hocamızın bile!..