Halvet İle İlgili Ayet Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. (Ahzab suresi, 53) Müslümanların Hz. Peygamber'e, saadet hanelerine ve muhterem eşlerine karşı nasıl davranacaklarını öğreten uzunca bir ayetin içinde yer alan bu ilahi beyan, Elmalılı merhumun işaret ettiği gibi "harem" ilanı anlamına gelmektedir. Öncelikle Peygamber hanımlarından, lüzumlu bir şey soracak ya da bir şey isteyecek olan müslüman erkekler, onların görülmesine engel olan bir perde, bir siper arkasından soracak ya da isteyeceklerdir. Bu tavır ve davranış, bir ölçü olacak ve öteki müslüman hanımlarla yapılan görüşmelerde böyle nazik ve temiz yollar mümkün olduğunca takip edilecektir. Ayetin devamında "Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz hem de onların kalbleri için daha temiz bir davranıştır" buyurulmak suretiyle günlük ilişkilerde aranan nezahet ifade edilmektedir. Böylece namahrem hanımlarla bir arada bulunmuş olmak gibi bir sakıncanın da önüne geçilmektedir. Eski müslüman evlerindeki haremlik selamlık ayırımı ve uygulamaları, İslam'ın istediği mutlu ve sağlıklı toplumun, hanelere yansıyan yönünün fiili, müşahhas ve ne yazık ki tarihi delilidir.

Halvet İle İlgili Hadisler Ukbe İbni Amir radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Yanında mahremi bulunmayan Kadınların yanına girmekten sakının! Bunun üzerine ensardan birisi: Ey Allah'ın Resulü Kocanın erkek akrabası hakkında ne dersiniz? dedi.  "Onlarla halvet, ölüm demektir" buyurdu. İbni Abbas radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Hiçbiriniz, yanında mahremi bulunmayan bir kadınla baş başa kalmasın." Büreyde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Cihada çıkan erkeklerin geride bıraktıkları hanımları, cihada çıkmayan erkeklere kendi anneleri gibi haramdır. Bunlardan bir erkek, mücahidlerden birinin ailesine bakmayı üzerine alır da hiyanet ederse kıyamet günü bu adam durdurulur, o mücahid bunun amelinden dilediğini alır. Büreyde diyor ki, sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize döndü ve Ne zannediyordunuz? buyurdu.

Hadisleri Nasıl Anlamalıyız? Halvet, yanında kendisiyle evlenmesi haram olan bir yakını bulunmayan herhangi bir kadınla tenhada baş başa kalmak demektir. Her üç hadiste de değişik açılardan ve muhtelif durumlar söz konusu edilerek halvetin haram kılınmış olduğu açıklanmaktadır. Birinci hadis, yanında kocası, annesi, babası, oğlu, kardeşi, teyzesi süt kardeşleri gibi bir mahremi bulunmayan kadınlarla beraber bulunmaktan, onlarla oturmaktan sakınılması gerektiğini bildirmektedir. Erkeğin kendi kız kardeşi, kızı, halası ve teyzesi yanında olursa, kadının mahremi varmış gibi olur ve bu hallerde bir arada bulunmak mümkündür. İsmi tesbit edilememiş olan Medineli bir Müslümanın, kocanın kardeşi, kardeşi oğulları, amcaları ve amca çocukları gibi yakın erkek akrabalarının da bu yasağa dahil olup olmadığını sorması üzerine Resuli Ekrem Efendimiz, çoğu kimsenin önemsemediği yalın gerçeği çok çarpıcı biçimde "Onlarla halvet ölüm demektir" buyurmak suretiyle, konuya ait tehlikeyi haber vermiştir. Akraba olmanın verdiği rahatlıkla her zaman eve girip çıkma imkanına sahip olan bu kabil yakınlar daima tehlike ile yüz yüzedirler. Efendimizin ifadesi çok kesindir: Kocanın erkek kardeşi, yeğenleri, amcası ve amca çocukları gibi yakın erkek akrabası (el hamvü), ilerisi ölüme götürecek tehlike ortamını oluşturmakta birebirdir. Onların bu konuya herkesten fazla dikkat etmeleri, halvetten kaçınmaları gerekir. Bu gibi durumlarda çok iyi niyetli olunsa bile, insanların dedikodularından kurtulmak mümkün olmaz. Nice ailelerin bu yüzden perişan oldukları da bilinen ve görünen gerçeklerdir. Memleketimizde aynı evi paylaşan ailelerde kardeşle kardeş hanımının bir arada yalnız bulunmaları yaygın bir adet halindedir. Halbuki hadisi şerifte Efendimizin ölümdür diye nitelediği de birinci derecede bu durumdur. Özellikle evli kardeşin askerlik veya yurt dışında çalışmak gibi sebeplerle uzun süre evden ayrı kalması hallerinde, bu durum çok daha büyük tehlike arz eder. Onun için konuya son derece dikkat edilmelidir. Meselenin önemsenmediği ailelerde büyük perişanlıkların yaşandığı unutulmamalıdır.

İkinci hadis, yukarıda da değindiğimiz gibi halvet yasağını prensip olarak ortaya koymaktadır. Bir kere daha tanımlayacak olursak halvet, birbiriyle evlenmeleri mümkün olan bir erkekle bir kadının, kimsenin göremeyeceği bir yerde iki ikiye baş başa kalmalarıdır. Bir başka hadiste bu yasağın gerekçesi olarak "üçüncüleri şeytandır" buyurulmuştur. Şeytanın bulunduğu yerde nelerin olabileceği ise, meçhul değildir. Ancak hemen belirtelim ki, her an herkesin girebileceği ve görebileceği okul, hastane, iş yeri ve benzeri ortamlarda kapılar kilitli ve perdeler kapalı olmadığı sürece veya başkalarının da bulunduğu yerlerde halvet söz konusu olmaz. Hatta camlarından içerisi görülebilen otolarda bir erkekle bir kadının baş başa bulunması da tenha ve kuytu bir yerde olmamak şartıyla halvet sayılmaz. Bununla beraber kötü niyet sahipleri bulunabilir. Hadiste geçen "mahremi" ifadesinden maksat, kadınla evlenmesi haram olan erkektir. Buna göre yanında böyle bir erkek bulunan kadınla baş başa kalmanın mümkün ve caiz olduğu anlaşılmaktadır. Ancak alimler, bu mahrem kelimesiyle, erkeğin yakın akrabasının da kastedilmiş olabileceğini dikkate almışlar ve erkeğin akrabasından birinin bulunması halinde de herhangi bir kadınla bir arada bulunmak mümkündür sonucuna varmışlardır.

Özellikle müslüman hanımların, hiç de ihtiyaçları yokken çarşı pazar dolaşıp erkeklerle ihtilatta bulunmamaya, değişik ortamlarda herhangi bir erkekle yalnız kalmamaya, ihtiyaç ve zaruret halinde de ihtiyacını karşıladıktan sonra o ortamdan hemen ayrılmaya dikkat göstermeleri, muhtemel birtakım sıkıntı ve üzüntüleri önlemek bakımından son derece önemlidir. Bu tür ilişkilerde, "Her düşeni bir kapan bulunur" sözü akıldan çıkarılmamalıdır. Herkes şeytan değildir ama hiç kimse de melek değildir. Erkek kadın ilişkileriyle ilgili bu hadisi şeriflerde doğrudan erkeklere hitab edilmiş olması, bu tür konularda daha çok dikkatli ve tedbirli davranma iradesine erkeklerin sahip olduğu anlamında yorumlanabilir. Bu yoruma göre erkekler, halvet yasağına uymaktaki dikkat ve başarıları ölçüsünde hem kendilerini hem de hanımları korumuş olacaklardır. Günümüzün çok karmaşık hayat şart ve şekilleri içinde halvet hallerinden uzak kalmanın önemi kat kat artmış gözükmektedir.

Üçüncü hadis, İslam toplumunda bulunması gerekli sosyal ve ahlaki güvencenin bir boyutunu dile getirmektedir: "Cihada çıkan erkeklerin geride bıraktıkları hanımları, cihada çıkmayan erkeklere kendi anneleri gibi haramdır." Dini, vatanı ve cephe gerisindeki değerleri korumak için cepheye gitmiş mücahidlerin, geride bıraktığı aile efradı, o sefere iştirak etmemiş olan erkeklere kendi anneleri konumundadır. Yani onların namusu, annelerinin namusu kadar haramdır. Burada çok çarpıcı ve vurgulu bir ifade ve beyan ile karşılaşıyoruz. Bir insan, kendi öz annesine karşı hangi duygular içinde ise, cihada çıkmış mücahidlerin ailelerine karşı da aynı temiz ve fedakârlık duygularıyla dolu olmalıdır. Mücahidlerin geride bıraktığı aile fertleri, müslüman toplumda âdeta bir çeşit dokunulmazlar kesimini oluşturuyorlar. O toplumun harbe gitmemiş fertlerinden herhangi biri, bir mücahidin ailesine göz kulak olma işini üstlenir de bu görevini yapmak için gelip giderken onlara bir kötülük yapmaya kalkışır, hele ailenin namusunu kirletecek olursa, kıyamet günü bu hain getirilir ve o mücahide bunun yaptığı amellerin sevabından istediği kadar alma hakkı tanınır. Buradaki "istediği kadar" kaydı, işlenen cinayetin ve hıyanetin büyüklüğünü gösterir. Böyle bir durumda, bütün iyiliklerini almak istemek, bu tür bir hıyanete uğramış herkesin ilk düşüneceği ve yapacağı iş olacaktır. Yani hadisimizin bu ifadesi, mücahidlere aile güvenlikleri konusunda hıyanet edenlerin, bütün iyi amellerinin sevabını ahirette kaybedecekleri ve tam bir ahiret yoksulu haline geleceklerini kesin olarak ilan etmektedir. Resuli Ekrem Efendimizin, bu durumu bildirdikten sonra çevresindekilere dönerek "Ne sanıyordunuz ya!" buyurması, hem söz konusu olan hıyanetin büyüklüğüne hem de cezasının ağırlığına işaret etmekte olduğu gibi bir yandan da "Mademki söylediklerimi duydunuz ve doğruluğuna inanıyorsunuz, o halde mücahidlerin hanımlarına hıyanet etmekten şiddetle kaçının!" anlamında olsa gerektir.

Hadislerden Öğrendiklerimiz: 1. Yanında mahremi bulunmayan bir kadının yanına girmek, onunla tenhada baş başa kalmak (halvet) haramdır. 2. Kardeş, kardeşinin hanımıyla başbaşa kalamaz. Kardeş çocukları, amca ve amca çocukları gibi erkeğin yakın erkek akrabası da aynıdır. 3. Cihada çıkmış bir mücahidin aile fertleri, gerideki erkekler için kendi anneleri hükmündedir. Onlara ihanet etmek, kişinin annesine hıyanet etmesi kadar çirkin ve ağır bir suçtur, cezası da ona göredir. 4. Mücahidlerin yokluğunu fırsat bilip aile efradını istismar etmek asla caiz değildir. 5. İslam toplumu, mücahid ve gurbettekilerin geride bıraktıkları için tam bir emniyet ve güven ortamıdır. 6. İslam'ın hedefi, zina ve zinaya götürecek bütün yolları kapamak suretiyle toplumu cinsel ahlaksızlıklardan arındırmaktır.