Geçen hafta mutlaka kazanılması gereken bir maçı kaybetti Torku Konyaspor. Golün hazırlanışı ve son vuruş tam bir profesyonel işi idi. Yani alkışlanması gereken bir goldü, ben şahsen beğendim! Tabiî biraz da şans işi idi; çünkü aynı tür bir vuruşu ikinci yarıda Erdal gerçekleştirdi. Fakat top kaleye gitmek yerine rakip futbolcuya çarptı. Şans faktörü, hemen hemen aynı kalitede iki vuruştan rakip takım oyuncusunun yaptığı vuruşun yanında idi. Antepli oyuncunun vurduğu top kaleye giderken Konyalı oyuncunun vurduğu top rakibe çarptı.

Oyunun kaybedilmesini tamamen şansa bağlamak haksızlık olur. Oynayan ve pozisyona giren taraf daha fazla pozisyona girerek şansı kendi lehine çevirme imkânı yakalayabilir. Konyaspor ile Antep arasında oynanan karşılaşmada şansı çevirebilecek sayıda pozisyon yaşanmadığı için Antep'in tek golünü şans olarak görüyorum.

Maçın kaybedilmesinde şans faktörünün yanında başka etkenler de olduğu bilinen bir gerçek. Maçtan önce Konyaspor'un hakemlerden çok dertli olduğunu sesli olarak dile getirmesinden sonra da adeta cezalandırılmak isteniyormuşçasına maça art niyetli olduğu Konya- Buca maçından tescilli Serkan Çınar'ın verilmiş olması içimizi karartmıştı. Ama yine de yanılma payımız olabileceğini düşünmek bizi biraz olsun teselli ediyordu. Maç başladıktan sonra hakem kararları bize bu tesellinin “Züğürt Tesellisi” olduğunu gösterdi. 

Hakem, her ne hikmetse rakip oyunculara gösterdiği hoşgörüyü Konyalı futbolculardan esirgedi. Hleb'in kontraya dönebilecek bir atağını faulle kesen rakip oyuncuya faulü çalmasına rağmen sarı kartını gösteremedi. Yine ceza sahasına girer girmez kendisini yere atan Antepli oyuncuya kart göstermesi gerekirken bunu da yapamadı. Yenilen golden önce Konyaspor atağının elle kesilmesini göremeyen yan hakem ve özellikle de olayın hemen yanı başında bulunan dördüncü hakemin sessizliği, bize komplo teorilerimizi(! )güçlendirecek malzemeler sundu.

Bana göre maçı kaybetmemizin en önemli sebebi Konyasporlu oyuncuların kötü oynamaları değil şans faktörü ve özelliklede hakemin taraflı tutumu idi. Hakemler verdikleri bitaraf(! )kararlarla Konyaspor'u kıymaya çevirdiler.  Oyuncuların sinir sistemini alt üst ettiler. 

***

Maçtan sonra Başkan Ahmet Şan'ın açıklamaları hiç de şık olmadı. Kaybedilen bir maç sonrası yapılan bu açıklama bir kaçışın belirtisidir. Ahmet Şan böyle bir karar almışsa buna saygı duymaktan başka bir şey yapılmaz. Ancak bu açıklama kazanılan bir maç sonrası yapılmalı idi. Kaybedilen ve taraftarın istifa çağrılarının tribünlerden yükselmesinden sonra yapılan böyle bir açıklama sorumluluktan kaçmaktır. En basit haliyle ben bu işi yaparım; ama hiçbir zaman eleştiriye tahammülüm yok demektir. 

Sorumluluk makamına gelen bir insan, bu makamın kazandığı başarılar sonrasında nasıl ki alkışı hak ediyorsa başarısızlık sonucunda da eleştiriyi hak ediyordur. Alkışlarla övündüğü gibi eleştirilere de tahammül gösterebilmelidir.

***

Hafta sonu oynanacak olan Bursa maçı puansız ayrılmanın düşünülemeyeceği bir karşılaşmadır. Konyaspor, bu müsabakadan şartlar ne olursa olsun puan veya puanlar çıkarmak zorundadır. Futbolcular paralarını alamamanın ötesinde yöneticilerin ilgisizliğinden şikâyetçi. Yöneticiler, takımla daha fazla ilgilenir ve futbolculara destek olurlarsa bunu karşılığını sahalarda alırlar. Konyaspor'a Bursa'da başarılar diliyorum.