EBU KUHAFE(R.A)
Ebu Kuhafe Osman b. Amir b. Amr et-Teymi el-Kureşi (ö. 14/635) Hz. Ebu Bekir’in babasıdır.
Cahiliye devrinde Kureyş’in ileri gelenlerinden biri olan Ebu Kuhafe’nin hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Müslüman olmadan önceki döneminde oğlu Hz. Ebu Bekir’in bütün varlığını İslamiyet uğrunda harcamasına razı olmuyordu. Onun, Müslüman olmaları sebebiyle müşrik efendileri tarafından işkenceye uğratılan köleleri satın alıp azat etmesine karşı çıkıyor, zayıf ve güçsüz köleler yerine güçlüleri azat etmesinin daha akıllıca bir iş olacağını, böylece kuvvet ve destek kazanacağını söylüyordu. Torunu Esma bint Ebu Bekir’in anlattığına göre, Medine’ye hicret eden Hz. Ebu Bekir’in bütün parasını yanına aldığını, çocuklarına ve ailesine bir şey bırakmadığını farkedince ona kızdı. Mekke’nin fethi sırasında Hz. Peygamber Zutüva denen yerde karargâhını kurduğu zaman küçük kızı Kureybe’nin yardımıyla Ebu Kubeys dağına çıktı ve olup bitenleri oradan takip etti. Fetih günü Resulullah Mescid-i Haram’a girdiğinde Hz. Ebu Bekir babasını onun huzuruna getirdi. Hz. Peygamber, “Yaşlı babanı buraya kadar yormayıp evinde bıraksaydın onu biz ziyarete giderdik” deyip iltifatta bulundu; Ebu Kuhafe’nin önüne diz çökerek göğsünü okşadı ve Müslüman olmasını istedi; o da İslamiyet’i kabuletti. Hayatının bundan sonraki dönemi ise daha az bilinmektedir.
İbn Kuteybe, Ebu Kuhafe’nin Müslüman olduktan sonra Medine’ye gittiğini ve ölünceye kadar orada kaldığını, İbn Sa‘d ise Mekke’den hiç ayrılmadığını ve 14 yılı Muharrem ayında (Mart 635) burada vefat ettiğini söylemektedir. Doksan yaşını aşkın bir ama olması sebebiyle İbn Sa‘d’ın rivayetinin gerçeğe daha uygun olduğu söylenebilir. Kendisinden bir yıl önce vefat eden Hz. Ebu Bekir’in mirasından hissesine düşen payı torunlarına bıraktı. Hz. Ebu Bekir ve Kureybe’den başka Ümmü Ferve adında bir kız çocuğu daha vardı. Hadis kitaplarında Ebu Kuhafe ile ilgili olarak, Mekke’nin fethedildiği gün Hz. Peygamber’in onun bembeyaz saç ve sakalının siyah olmamak kaydıyla uygun bir renge boyanmasını istediği kaydedilmektedir.

EBU KAYS (R.A.)

Hz. peygamber ile görüşen Arap şairdir. Ebu Kays Sayfi b. Amir (Eslet) b. Cüşem el-Evsi (ö. 1/623) künyesi ile bilinir.
Mekke’de doğdu. Adının Haris veya Abdullah olduğu da rivayet edilmektedir. Babasının lakabından dolayı Ebu Kays b. Eslet diye de anılır. Daha sonra Medine’ye göç eden Ebu Kays, Evs kabilesinin şairi ve hatibiydi. Bu kabilenin Hazrec kabilesiyle yıllarca süren savaşlarının bir kısmında bulundu; bu savaşlar için kasideler söyledi; hicretten beş yıl önce yapılan savaşta da kabilesine kumandanlık etti. Cesur bir kimse olmakla beraber savaşmaktan ve insan öldürmekten hoşlanmazdı. İslamiyet’ten önce putlara hiç tapmadığı nakledilir. Bu dönemde Hristiyan ve Yahudi bilginleriyle görüşerek dinleri hakkında bilgi alır, kabul edebileceği bir dinin arayışı içinde bulunurdu. Nitekim Dımaşk’ta görüştüğü bir Hristiyan rahibin tavsiyesiyle Hz. İbrahim’in dini olan Hanifliği benimsedi. Umre yapmak için Mekke’ye gittiğinde kendisi gibi Hanif dininden olan Zeyd b. Amr b. Nüfeyl ile görüştü. Medine’de Hanif dinini en iyi o bildiği için kendisine “el-Hanif” denirdi. İbn Sa‘d’ın naklettiği bir şiirinde, “Eğer rabbimiz isteseydi Yahudi ve Hristiyan olurduk; fakat biz Hanif olarak yaratılmışız” demektedir. Mekke’de yıllarca Kureyşliler’in arasında yaşayan ve onlarla çok iyi anlaşan Ebu Kays, İbn İshak’ın rivayetine göre Mekke’de İslamiyet’in ilk döneminde Hz. Peygamber’e ileri derecede düşmanlık edenlerden biriydi. Birinci Akabe Biatı’ndan sonra Medine’de İslamiyet yayılmaya başladığı zaman Evs kabilesinin bu dine girmesine uzun süre engel oldu. Hz. Peygamber Medine’ye hicret edince Ebu Kays onunla görüşerek davetinin esaslarını öğrendi ve bunları çok beğendiğini söyledi. Bir süre düşündükten sonra tekrar görüşmek dileğiyle yanından ayrılınca münafıkların reisi olarak bilinen Abdullah b. Übey b. Selul ile karşılaştı ve ona İslamiyet’in güzelliğinden söz etti. İbn Selul ’ün kendisini Hazrecliler’den korkmakla suçlayarak tahrik etmesi üzerine bir yıl süreyle İslamiyet’i kabul etmeyeceğini söyledi ve bir daha Resûlullah’ın yanına uğramadı. Hicretin 1. yılının Zilkade ayında (Mayıs 623) öldü. Öleceği sırada Hz. Peygamber’in kendisine haber gönderdiği ve kelime-i tevhidi söylediği takdirde ona ahirette şefaat etmeyi vaat ettiği, onun da bunu kabul ettiğine dair olan rivayetler zayıftır. Bu sebeple onun İslamiyet’i kabul edip etmediği kesin olarak belli değildir. İbn İshak ise Ebu Kays’ın Mekke’ye kaçtığını ve Mekke fethine kadar orada yaşadığını zikretmektedir. Onun Hz. Peygamber’i öven ve Kureyşliler’i etrafında toplanmaya davet eden bir kaside yazdığı kaydedilmekte, ancak bunu ne zaman kaleme aldığı bilinmemektedir.
Ebu Kays’ın oğlu Ukbe Müslüman olmuş ve Kādisiye Savaşı’nda şehit düşmüştür. Ebu Kays’ın ölümü üzerine öbür oğlu Kays’ın Cahiliye adetlerine göre üvey annesi Kebşe (Kübeyşe) bint Ma‘n (Damre) ile evlenmek istediği, fakat Kebşe’nin bu durumu Hz. Peygamber’e sorması üzerine, “Babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin” (en-Nisa 4/22) mealindeki ayetin nazil olduğu rivayet edilmektedir. Bazı rivayetlerde ise üvey annesiyle evlenmek isteyenin oğlu değil Ebu Kays’ın kendisi olduğu söylenmektedir.