Asıl adı; Saîd b. Âmir b. Hizyem el-Cumahî el-Kureşî (ö. 20/641)olup, annesi Ervâ bint Ebû Muayt’tır. On altı-on yedi yaşlarında iken Hayber’in fethi sırasında müslüman olmuştur. Müslüman olmasında Hübeyb b. Adiyy’in çok büyük  rolü olmuştur. Kureyş tarafından yakalanan Hubeyb Mekke dışındaki Tenim denilen yerde öldürüleceği zaman o da çağırılmış ve Hubeyb’in sağlam , dik duruşu ve kureyş halkı etlerini parçalarken “Ey Hubeyb senin yerinde burada Muhammed olmasını istemezmiydin.” demeleri üzerine, “Bırakın burada olmasını O’nun (sav) ayağına bir diken batmasına bile gönlüm razı gelmez.” demesi Said b.Amir'i İslam’a daha çok yaklaştırmıştır. Said müslüman olduktan sonra Medine’ye hicret edenler arasındaydı. O  Hayber’de ve daha sonraki gazvelerde Resûlullah’ın yanında yer aldı. Hz. Ebû Bekir’in halifeliği döneminde Suriye bölgesine gönderilen ordunun kumandanı Yezîd b. Ebû Süfyân’ın yardım istediğini duyunca bu göreve talip oldu ve halifenin izniyle yanına aldığı elliden fazla gönüllü ile birlikte bu orduya katıldı. Ecnâdeyn Savaşı’nda ordu kumandanı Hâlid b. Velîd, Saîd’i İslâm ordusunun sol kanadının başına geçirdi. Yermük Savaşı’nda Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın yardım istemesi üzerine Halife Ömer, Saîd’i gönderdi. Rasululah'ın iki halifesi hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer Said b. Amir'in doğruluğunu ve dindarlığını bilirler, onun nasihat ve sözlerini dikkate alırlardı.Hz. Ömer halife olduğu zaman Said b. Amir, Hz. Ömer'in yanına gidip şöyle nasihatte bulunmuştu:"Ömer! Halkın işlerini yaparken Allah'tan korkmanı, Allah'ın emirlerini yerine getirirken insanlardan korkmamanı ve sözünün fiiline aykırı olmamasını tavsiye ederim. Sözün en hayırlısı, fiilin doğruladığıdır." 

      Hz. Ömer, İyâz b. Ganm’in vefatından sonra onun yerine Humus valiliğine Saîd b. Âmir’i tayin etmek isteyince o, “Beni dünya ile imtihan etme” diyerek karşı çıktıysa da halife ısrar edince bu görevi üstlenmek zorunda kaldı ve Allah Teâlâ’nın kendisine yeterince rızık verdiğini söyleyerek bu vazife için ücret almadı. Henüz evlendiği eşiyle birlikte görev yerine giden Saîd hakkında sabahları vazifesine geç geldiği, geceleri kimse ile görüşmediği, ayda iki gün hiç ortaya çıkmadığı ve bazan kendini kaybettiği yolundaki şikâyetler üzerine Hz. Ömer’in meseleyi araştırdığı ve bu şikâyetlerin Saîd’in zühd hayatından kaynaklandığını görerek Saîd’e görevinin başına dönmesini emrettiği rivayet edilir. Saîd b. Âmir, Humus’ta vali iken 20 (641) yılında vefat etti. Onun 18 yılında Rakka’da öldüğü ve kabrinin orada bulunduğu, ayrıca 19 yılında Kayseriye’de veya 21’de Humus’ta vefat ettiği de zikredilmiştir. 

      Hz. Peygamber’den hadis nakleden Saîd b. Âmir’den Abdurrahman b. Sâbit el-Cumahî hadis almıştır. Şehr b. Havşeb’in Saîd’den yaptığı rivayetler ise mürseldir.

                                                          KAYNAK: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

              "BİR ŞEYİ BULUNMADIĞI YERDE ARAMAK, ONU ARAMAMAK DEMEKTİR."

                                                                                                                                           HZ. MEVLANA