EBU RİFAA(R.A.)
     Ebu Rifaa Temim b. Esid b. Adi el-Adevi (ö. 44/664); Adının Abdullah b. Haris b. Esed, baba adının Esed, Üseyd veya Nüzeyr olduğu da zikredilmektedir. Beni Adi kabilesinden olup Mudari nisbesiyle de anılan Ebu Rifaa’nın hangi tarihte Müslüman olduğu bilinmemekle beraber Hz. Peygamber’den İslamiyet hakkında ilk bilgileri almasıyla ilgili olay dikkat çekicidir. Bizzat anlattığına göre bir gün Resulullah minberde konuşurken Mescid-i Nebevi ’ye giren Ebu Rifaa Resul-i Ekrem’e hitaben, “Dini hakkında hiçbir şey bilmeyen garip bir adam geldi; dinini sorup öğrenmek istiyor” dedi. Hz. Peygamber konuşmasını keserek minberden indi ve Ebu Rifaa’nın yanına gelerek ona İslamiyet hakkında bilgi verdi. Sonra tekrar minbere çıktı ve konuşmasını tamamladı. Ebu Rifaa, Bakara süresini Hz. Peygamber’den öğrendikten sonra onu bir daha unutmadığını söyler, gece boyunca namaz kıldığı halde hiç yorgunluk hissetmediğini belirtirdi.
     Ebu Rifaa hakkında yukarıda zikredilen rivayet sadece Müslim, Nesai ve Ahmed b. Hanbel’in eserlerinde yer almakta, diğer güvenilir kaynaklarda başka bir rivayeti bulunmamaktadır. Kendisinden Sıle b. Eşyem, İbn Sirin ve Humeyd b. Hilal rivayette bulunmuşlardır.
Basra’ya yerleşen sahabeler arasında adı geçen Ebu Rifaa 44 (664) yılında Abdurrahman b. Semüre kumandasındaki orduya katılarak Sicistan’a gitti. Ordunun Kabil Kalesi’ni kuşattığı günlerde bir askeri birlikle gece keşfine çıktı ve bu sırada düşman askerleri tarafından şehit edildi. Onun kabrinin Beyhak’ta olduğunu söyleyenler de vardır.

       EBU REYHANE(R.A.)
      Ebu Reyhane Şem ‘un b. Zeyd el-Ezdi. Babasının adını Yezid olarak kaydedenler, hatta adının Abdullah b. Nadr olduğunu söyleyenler de bulunmaktadır. Ensari ve Kureşi nisbeleriyle de anılan Ebu Reyhane’nin bazı kaynaklarda aslen Medineli ve Beni Kurayza kabilesinden olduğu, Kureşi nisbesini Kureyşliler’den birinin himayesine girmesi sebebiyle aldığı, diğer bazı kaynaklarda ise Mekkeli olduğu ve bir Medineli’nin himayesine girdiği ileri sürülmektedir. Ebu Reyhane Ehl-i Suffe’ye mensup olup Hz. Peygamber’in kölesi, kızı Reyhane de onun cariyesiydi.
Bizzat anlattığına göre Ebu Reyhane Hz. Peygamber’le beraber gittiği bir gazvede çok soğuk bir gecede konakladıkları zaman Resulullah kimin nöbet tutmak istediğini sordu. Ensar’dan biri bu görevi üstlenince Resul-i Ekrem ona adını sordu ve kendisine dua etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in duasını almak için Ebu Reyhane de nöbet tutmak istediğini belirtti. Karanlıkta Ebu Reyhane’yi göremeyen Resul-i Ekrem adını sorarak ona da dua etti ve Allah yolunda nöbet tutan gözü cehennemin yakmayacağını söyledi. Sordukları bir soru üzerine güzel şeylere sahip olmayı arzu etmenin kibirle ilgisi bulunmadığını Hz. Peygamber’den öğrenen dört kişi arasında onun da adı geçmektedir. Ebu Reyhane Hz. Ömer devrinde Dımaşk’ın fethine katıldı (14/635) ve Kudüs’e yerleşti. Ebu Davud ve Nesai’nin sünenlerinde rivayet edildiğine göre Kudüs’te (İliya) halka vaaz edip kıssalar anlatırdı. Onun Mısır’a gittiği, Meyyafarikīn ve Askalan’daki sınır bölgesinde mücahid olarak bulunduğu da rivayet edilmektedir. Ebu Reyhane’nin vefat tarihi belli değildir.
Ebu Reyhane’nin sadece beş rivayeti olup bunlar dört sünenle Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde yer almaktadır. Kendisinden Ebu Ali Sümame b. Şüfey, Ebü’l-Husayn Heysem b. Şüfey, Mücahid b. Cebr, Şehr b. Havşeb, ayrıca Şamlı ve Mısırlı muhaddisler rivayette bulunmuşlardır.
İbadete aşırı derecede düşkün olması ve zahidine bir hayat yaşamasıyla tanınan Ebu Reyhane’nin kerametlerine dair kaynaklarda çeşitli menkıbeler anlatılır.

KAYNAK:TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ