ABDULLAH b. HUZAFE(R.A.)
       Hz. Peygamber’e elçilik yapmış sahâbelerdendir. Künyesi Ebû Huzâfe Abdullah b. Huzâfe el-Kureşî es-Sehmî’dir. (ö. 35/655-56)

      İslâmiyet’in yayılmaya başladığı ilk günlerde müslüman olan Abdullah, Mekke döneminin çileli hayatını yaşadı ve kardeşi Kays b. Huzâfe ile birlikte ikinci Habeşistan hicretine katıldı. Hicretten sonra Medine’ye dönen Abdullah’ın Bedir Savaşı’nda bulunup bulunmadığı konusunda ihtilâf vardır. Hâkim’in el-Müstedrek’inde yer alan bir rivayette, Ebû Saîd el-Hudrî, Bedir’de onu bir bölük askerin başında kumandan olarak gördüğünü söyler. Hz. Peygamber komşu devlet başkanlarına dine davet mektupları gönderdiği sırada, İran kisrâsı’na hitaben yazdığı mektubu, üstün temsil kabiliyetine sahip olan Abdullah’ın başkanlığındaki bir heyetle gönderdi. Hicretin 6. Yılında gerçekleşen bu davet de Abdullah getirmiş olduğu mektubu takdim etmek için İran kisrasının huzuruna geldiğinde yanındakiler mektubu elinden almak istediler fakat o Rasülullah bizzat kendi ellerimle vermemi emretti ben Allah’ın Rasülünün emrine karşı gelemem diyerek mektubu bizzat kendi Kisra ‘ya uzattı. Kisra mektubu arap bir katip bularak okutmaya başladı, mektup şöyle başlıyordu; “Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ın elçisi Muhammed’den İran’ınb büyüğü Kisra’ya ...selam doğru yolda olanların üzerine olsun...” Kisra mektubun bukadarını duyar duymaz çok öfkelendi yüzü kıpkırmızı oldu. Şah damarları patlayacak gibi şişti. Çünkü Rasülullah önce kendi ismi ile başlamıştı. Katibin elinde mektubu alıp içindekilere bakmaksızın”o benim kölemken bana bunu mu yazıyor.” Diyerek yırtmaya başladı. Abdullah salondan çıkarıldıktan sonra binitine binip oradan uzaklaştı.

      Abdullah, Peygamberimizin huzuruna gelip olanları anlattı. Rasülullah(sav) “Allah da onun devletini parçalasın” dedi ve başka birşey söylemedi. Daha sonra Allah’u teala kisra’nın başına oğlu Şiraveyhi musallat etti. Şiraveyh Kisra’yı öldürdükten sonra başa geçti. Abdullah b. Huzafe’nin diğer bir elçiliği de Bizans’a olmuştur.  Güvenilir kaynaklarda Abdullah b. Huzâfe’nin iman gücünü ve kahramanlıklarını dile getiren rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan sağlamlığı tesbit edilen rivayetlere göre, Abdullah Suriye’de çarpışırken onu esir alan düşman kuvvetleri Peygamber’in ashabından olduğunu söyleyerek krallarının huzuruna çıkardılar. Kral, Hıristiyanlığı kabul ettiği takdirde kendisine önemli mevkilerle birlikte pek çok servet vermeyi vaad etti. Teklifine önem vermediğini görünce bu defa onu ölümle tehdit etti; buna da aldırmayınca başından öperse hayatını bağışlayacağını bildirdi. Yine bir sonuç alamayınca bu defa, kendi hayatıyla birlikte esir müslümanların hayatını da bağışlayacağını söyledi. Bunun üzerine Abdullah kralın alnından öperek seksen (veya yüz) arkadaşının hayatını kurtardı. Medine’ye döndüklerinde olayı haber
alan Hz. Ömer, Abdullah’ı alnından öpmenin her müslümanın görevi olduğunu söyledi ve ilk olarak kendisi öptü.
      Abdullah, hicrî 9. yılda (630) Alkame b. Mücezziz’in kumandasındaki bir seriyyeye katıldı. Halife Ömer devrinde Suriye’nin fethinde görev aldı, Bizanslılar’a esir düştü. Daha sonra Mısır’ın fethinde bulundu ve Hz. Osman devrinin son yıllarında Mısır’da öldü.

                                                                                           Kaynak: Türkiye diyanet vakfı islam ansiklopedisi