BERÂ b. ÂZİB (R.A.)

Asıl adı`;EbûUmâre el-Berâ’ b. Âzib b. el-Hâris el-Ensârî (ö. 71/690 ) olan ve hadis rivayetinde meşhur olan sahabedir.
Medine’nin Evs kabilesindendir. İlk İslâmî bilgileri hicretten önce Hz. Peygamber’in muallim olarak Medine’ye gönderdiği Mus‘ab b. Umeyr’den öğrendi. Bedir Savaşı’na katılma isteği, yaşı küçük olduğu için Hz. Peygamber tarafından kabul edilmedi. On beş yaşlarında iken iştirak ettiği Uhud’dan itibaren bütün savaşlarda bulundu. Bizzat Hz. Peygamber’le birlikte on dört veya on sekiz savaşa katıldı. Bazı seriyyelerde de görev aldı. Bilhassa Huneyn’de büyük yararlık gösterdi. Hâlid b. Velîd kumandasında gönderilen ordu ile Yemen taraflarına gitti.
Hulefâ-yiRâşidîn devrinde de cihaddan geri durmayan Berâ Rey ve Tüster’in fethine katıldı. Hz. Ali’nin maiyetinde Cemel, Sıffîn ve Nehrevan savaşlarına iştirak etti. Bu arada Kûfe’ye yerleşen Berâ hayatını cihad etmek, hadis ve fıkıh dersleri vermekle geçirdi. Hz. Peygamber başta olmak üzere babası Âzib, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Bilâl-i Habeşî ve dayısı EbûBürde b. Niyâr’dan hadis rivayet etti. Kendisinden de ashaptan Abdullah b. Yezîd el-Hatmî, EbûCühayfe es-Süvâî, tâbiîlerden Adî b. Sâbit, Sa‘d b. Ubeyd ve Ebû İshak es-Sebîî ve daha birçokları hadis aldılar.
Rivayet ettiği hadislerin toplamı 305 olup bunlardan yirmi ikisi Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim’de müştereken, on beşi yalnızca Buhârî’de, altısı da yalnızca Müslim’de yer almaktadır. Rivayetlerinin büyük bir bölümü Ahmed b. Hanbel’inMüsned’inde bulunmaktadır.
Berâ b. Âzib 71 (690) veya 72 (691) yılında seksen küsur yaşlarında iken Kûfe’de vefat etti.

BERÂ b. MÂLİK
 Asıl adı`; El-Berâ’ b. Mâlik b. Nadr el-Hazrecî (ö. 20/641)dir.Cesaret ve kahramanlığı ile meşhur sahabi,
Hazrec kabilesinin Neccâr oğulları sülâlesine mensup dur, Enes b. Mâlik’in kardeşidir. Bazı kaynaklarda baba bir kardeş oldukları belirtilmektedir. Hudeybiye’deResûlullah’a biat edenler arasında o da vardı. Bedir Gazvesi dışındaki bütün gazvelerde Hz. Peygamber’in yanında yer aldı. Müseylimetülkezzâb üzerine Hz. Ebû Bekir’in gönderdiği orduya katıldı. Müseylime askerleriyle beraber, her yönden tahkim edilmiş ve içerisinde cereyan eden çetin savaş sebebiyle sonraları “hadîkatü’l-mevt” (ölüm bahçesi) denilen bir mevkide mevzilenmişti. Buraya hiçbir yerden girme imkânı bulunmadığından Berâ mızraklar ucunda havaya kaldırılan bir kalkan içinde içeriye fırlatılmasını ısrarla istedi. Bu şekilde oraya girdikten sonra etrafını kuşatan düşman askerleriyle çarpışa çarpışa giriş kapısına kadar ulaştı ve müslümanların içeri girmesini sağladı. Ancak seksenden fazla yara aldı. Tedavisiyle bizzat Hâlid b. Velîd’in bir ay kadar meşgul olması sonucu iyileşebildi.
Berâ Hz. Ömer devrinde İran’ın Fars bölgesindeki fetihlere katıldı. Olağan üstü cesaretinin müslümanların hayatını tehlikeye sokabileceğini düşünen Hz. Ömer hiçbir savaşta Berâ’ı kumandan tayin etmemiş, hatta sırf bu sebeple kumandanlarına gönderdiği bir mektupta ona bu tür bir görev verilmemesini hatırlatmıştı.
Hz. Peygamber bir hadisinde Berâ’ınmânevî değerine işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Saçı başı dağınık olduğu, eski elbiseler giydiği için kendisine önem verilmeyen öyle kimseler vardır ki şöyle olsun diye dua etseler Allah isteklerini geri çevirmez. Berâ b. Mâlik de bunlardandır”. Nitekim savaşlarda zor durumda kalan müslümanlar ona başvurarak Allah Teâlâ’dan zafer niyaz etmesini isterlerdi. Tüstermuhâsarasında da müslümanların aynı isteğiyle karşılaşınca onlara zafer, kendine şehidlik niyazında bulundu; neticede kale düştü, Berâ da şehid oldu. Muhtelif savaşlarda düşmanla yaptığı teke tek vuruşmalarda yüz meşhur muharibi öldürmesiyle de ünlüdür. Sesi çok güzel olduğu için Hz. Peygamber’in seferlerinde zaman zaman, süratli gitmeleri için nağmelerle develeri coştururdu.

KAYNAK: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ 

“HASTA ZİYARETİNDE BULUNAN KİMSE, ZİYARETTEN DÖNÜNCEYE KADAR CENNET MEYVELERİ ARASINDADIR.”

                                                                                                                   HADİS-İ ŞERİF