Okuma kültürü ile ilgili inancımız değişiyor. Türkiye gerek klasikleri ile gerekte kitap basımı ile Avrupalı ülkeler arasında yer aldığını dile getiren Konya Yazma Eserler Bölge Müdürü Bekir Şahin, toplumda kitap okunmadığına dair algı oluşturulduğu ancak verilere bakıldığında durumun böyle olmadığını ifade etti.  Müdür Şahin, “Toplumumuz yavaş yavaş  okuyan toplum haline geliyor” dedi. 

“AVRUPA SESLİ OKUMA, BİZDE SOHBET KÜLTÜRÜ VARDI”

Konya Yazma Eserler Bölge Müdürü Bekir Şahin, Avrupa’da ve Türkiye’deki okuma kültürünü şu şekilde değerlendirdi, “Okuma bizim genetiğimizde var. Bugün şehir kütüphanesi ya da araştırma kütüphanesi diyebileceğimiz ilk kütüphane, Konevi hazretlerinin kütüphanesidir. Bu kitaplara Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde bulabiliriz. Günümüzde maalesef Türkiye’de kitap çok fazla okunmuyor algısı oluşturuldu. Bu yanlış bir düşünce. Bizim medeniyetimiz kitap medeniyetidir. Kuran’ın ilk emri oku olup, camilerin içinde bile kitaplar bulunduruldu. Bizim neden okumalıyız ve ne okumalıyız sorusunu kendimize sormamız lazım. 500 yıl önce Avrupa’da kitaplar sesli okunuyordu. Çünkü kitabın basım şartları bugünkü gibi çok iyi olmadığı için bir kişi kitap okur, diğer kişiler dinlerdi. Biz de ise sesli okumalar sohbet ortamlarında yapılıyordu. Bu anlamda sohbet kültürünü sesli kültürün içerisine dahil edebilir, bu sohbette konuşan da dinleyen de istifade edebilirdi. Erdemli insan yetiştirme gayesi vardı. Bizim bildiğimiz şimdiki okuma sistemi ise endüstriyel bir hale geldi. Bugün baktığımızda istatistikler yayınlanıp bizlerin kitap okumadığımız sonucuna ulaştırılması düşündürücü.  Okumayan toplum algısı yapılıyor. Ama gerçekten durum böyle mi araştırmak lazım. Yanlış hatırlamıyorsam 1997 yılında Kültür Bakanlığı’nca kitaplara ISBN numarası verilmeye başlandı. Her basılan kitap böylece kayıt altına alındı. 2016 yılında ISBN verilen kitap çeşidi 60 bin. Bu şu anlama geliyor. Türkiye kitap basımında dünyada ilk 10 ülke arasına girmiş. Eğer bu kitaplar okunmuyorsa neden basılıyor? Burada arz-talep meselesi söz konusu” 

“ESERLERİMİZ AVRUPA’DA ARAŞTIRILIYOR”

Müdür Bekir Şahin, Türklerin klasikler bakımdan sanıldığın aksine zengin ürünler oluşturduğunu dile getirerek, Avrupa’daki kütüphanelerde Türk yazma eserlerin bulunduğunu belirtti ve “1900’lü yıllarda bizim Avrupalaşma serüvenimizin başlangıcında, eli kalem tutan aydınlarımız millet olarak klasik eserlerimizin olmamasından yakınıyordu. Halbuki bu müstemleke(sömürge) zihniyetinin eseriydi. Bizim medeniyetimizin 3 lisanı var. Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi.  İlim, şiir ve iletişim dilimiz olan bu 3 dil bizim zenginliğimizdir. Mevlid, Ahmediye, Muhammediye, Dede Korkut gibi klasiklerimiz var. Sanki bu eserler kil tablet halinde bulunuyor. Bugün dünyanın en gelişmiş kütüphanelerinde bizim yazma eserlerimiz bulunuyor. Yaklaşık 300 yıldır bu eserler Avrupa’da araştırılıyor. Bizim ülkemizde ise bu eserler sanki yasak gibi davranılıyor. Türklerin genetikleri bu eserlerde yazıyor.  Bizim kendi edebiyatımız çocuklarımızdan uzaklaştırılmak isteniyor. Halbuki bu eserlerin hepsi bizi yansıtıyor. Ülkemizde kitap basımına geldiğimizde ise son derece iyi durumda olduğumuzu ve geliştiğimizi söylemem gerekiyor. Çok güzel tercümeler ve yayınlar yapılıp, kütüphaneler açılıyor. Eskiden okul kütüphanelerinde ders kitapları varken bugün okuma kitapları bulunuyor. Yeterli mi, daha iyisi yapılabilir. Ancak gelişmemizi görmemiz lazım. Sürekli okumuyor, okumuyor, okumuyor dersek kendimize, gençlerimizi eleştirirsek bir yere varamayız. Toplumumuz yavaş yavaş  okuyan toplum haline geliyor” dedi.

UFUK KENDİRCİ 

Editör: TE Bilişim