GIDA ALANINDA İLKLERİ

GERÇEKLEŞTİRECEK

Konya'daki 5. üniversite olan, 2013 yılında temelleri atılarak kuruluş sürecini tamamlayan Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi, 2016'nın Eylül ayında öğrenci alımlarına başlayacak. Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi'ni farklı kılan ise Türkiye'nin tarım ve gıda üzerine kurulmuş olan ilk ihtisas üniversitesi olması. Adını da bölgeye vermiş olan Şeker Mahallesi'ndeki Konya Şeker Fabrikası'nın bahçesinde temelleri atılmış olan ve kısa bir süre içerisinde yükselecek olan kampüs binası da Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi'ni diğerlerinden farklı kılacak. Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi'nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem, kendi hayat hikayesini ve üniversiteye ilişkin detayları Konya Yenigün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rasim Atalay'a anlattı.

 

PROF. DR. HÜSEYİN

AVNİ ÖKTEM KİMDİR?

1963 Ankara doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Ankara'da tamamladım. Daha sonra ODTÜ'de Biyolojik Bilimler Bölümü'nden mezun oldum. Daha sonra Biyokimya master çalışmalarımı bitirdim. Daha sonra Macaristan'a gittim. UNESCO'nun her sene 10 kişiye verdiği bir burs vardı, bu bursu kazanarak gittim. Macaristan'da kimya sertifikası aldım. Doktoramı bitirdim. ODTÜ'ye geri döndüm ve öğretim üyeliğine başladım. 1990 senesinde doktoramı bitirdim. ODTÜ'den asistanlıktan başlayıp, farklı görevlerde bulundum. Genç yaşta doçent ve profesör oldum. 35 yaşında profesördüm.

 

ÜRETİMİMİZE BİLGİYİ

EKLEDİĞİMİZDE BAŞARIRIZ

Konya Şeker'in Biyoetanol tesisleri bu bölgenin, hatta dünyanın sayılı biyoteknoloji şirketleri arasında yer alıyor. Biz biyoteknoloji derneği başkanı olarak, bize Recep Başkanımız ciddi destekler verdi. Biyoteknolojinin Türkiye'de yer alması için o da gayret gösterdi. Avrupa'da bilgiye dayalı biyoekonomi diye bir konsept var. AB tüm geleceğini bunun üzerine dayandırıyor. Ürettiğiniz ürünleri mümkün olan en yüksek katma değere çekebilmek için içine bilgi koymanız gerekiyor. Recep başkanımızın da hep arzu ettiği şu. Bizim sahibimiz aslında çiftçi. Onların gelir seviyesi düşük. Buğday, elma, patates gibi ürünleri alıp ne kadar yüksek bir katma değere çekebilirsek, çiftçilerimiz o kadar büyük kazanım elde etmiş olacak. Bu projenin temelinde de bu var.

 

Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi 2016 yılında ilk öğrencilerini alacak. Alanından başarıyla mezun olan öğrenciler ise iş kaygısı taşımayacak, kendilerine iş garantisini üniversite veriyor

 

Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem, yeni kurulan üniversitenin kapılarını Yenigün'e araladı. Üniversitenin kuruluş amacını, çalışmalara nasıl başlandığını, nereden nereye gelindiğini ve kendisinin Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi ile nasıl tanıştığını anlatan Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem, Türkiye'nin gıda alanında ilk ihtisas üniversitesi olması nedeniyle Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi'nin farklı bir noktada yer alacağını belirtiyor. Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem ayrıca, 2016 yılında öğrenci alımına da başlayacaklarını belirterek, üniversitelerinde okuyan öğrencilerin iş kaygısı taşımayacaklarını, mezun olduktan sonra işlerinin hazır olacağını ifade ediyor.

Hocam, öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. Akademik kariyerinizden, şimdiye kadar yapmış olduğunuz bilimsel araştırmalardan bahsedebilir misiniz?

Dünyanın birçok yerinde arge çalışmalarını gördüm, inceledim. Bunu Türkiye'ye aktarmanın gayreti içinde oldum. Birçok şeyi de Türkiye'deki laboratuvarlara biz getirmiş ve başlatmış olduk. Bitki biyoteknolojisi konusunda birçok ilke imza attık. Gen tabancasını biz yaptık. Bitki fizyolojisi konusunda da güzel çalışmalarımız oldu. Gen transferi gibi konularda ilk çalışmaları yine biz yaptık. ODTÜ bünyesinde iyi bir araştırma ekibi kurduk. Bu çalışmalarımızı farklı birçok ülke ile işbirliği içerisinde gerçekleştirdik. Epey bir birikimimiz oldu. ODTÜ'de kurduğumuz laboratuvar da sadece Türkiye'de değil, dünyada bilinen ve parmakla gösterilen bir laboratuvar oldu.

Bunun haricinde bir de girişimcilik tarafım var. ODTÜ teknokentte bazı şirketler kurduk Teknokent şirketleri. Kendi alanımızda arge faaliyetleri yönettik. Bilgiyi kullanabilir hale getirmezseniz başka biri kullanabilir hale getiriyor ve size satıyor. 2000 senesinden bu yana bunun gayreti içerisindeyiz. Üniversitede ürettiğimiz bilgileri yerli imkanlarla üretime çevirelim ve katma değer ülkemizde kalsın istiyoruz. Bunun çok gayretini verdik. DNA çipleriyle ilgili ilk çalışmaları biz yaptık. Bu şirketlerimiz faaliyetlerini devam ettiriyor. Buna ek olarak, sivil toplum kuruluşlarıyla da epey faaliyetimiz oldu. Alanımızın en büyük derneklerinden biri olan Biyoteknoloji Derneği'nin içinde bulunuyoruz. 10 senedir de başkanlık görevini yürütüyorum. Burada biz biyoteknolojinin Türkiye'de yüksek katma değer oluşturması, ülke ekonomisine daha büyük katkılar sağlaması için çaba sarf ediyoruz. Bu senenin sonunda da ilk defa 18. Ulusual Biyoteknoloji Kongresi'ni Konya'da gerçekleştireceğiz. Biz ilk defa biyoteknoloji gençlik zirvesini yapmıştık. İkincisini de yine Konya'da yapacağız.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Üniversitesi, bir ihtisas üniversitesi. Alanında marka olmak istiyor. Sizin burayla tanışıklığınız nasıl oldu? Hedefleriniz neler?

Üniversitelerin kuruluşu kolay olmuyor. Bundan 6 yıl önce bu fikir ortaya konulduğundan beri ben üniversitenin kuruluş sürecinde hasbelkader yardımcı olmaya çalıştım. Önemli bir proje olarak görüyoruz bu üniversiteyi. Recep Konuk vasıtasıyla bu üniversiteyle tanıştık. Ben daha önce Recep Konuk'a hep takılırdım. Derdim ki, siz Türkiye'nin değil, bu bölgenin en büyük biyoteknoloji şirketisiniz derdim. Konya Şeker'in Biyoetanol tesisleri bu bölgenin, hatta dünyanın sayılı biyoteknoloji şirketleri arasında yer alıyor. Biz biyoteknoloji derneği başkanı olarak, bize Recep Başkanımız ciddi destekler verdi. Biyoteknolojinin Türkiye'de yer alması için o da gayret gösterdi. Dünyanın en büyük kongrelerinden biri olan Avrupa Biyoteknoloji Kongresi'ni Türkiye'ye getirmeyi başardık. Bu kongrenin Türkiye'ye getirilmesi sürecinde bize büyük katkılar sağladılar. Biyoteknoloji ile ilgili olduğumuz için bu üniversitenin kuruluş sürecinde bizim de görüşlerimize başvurdular. Beyin fırtınaları yapıldı. Önemli toplantılar gerçekleştirildi. Bu toplantılarda elimizden geldiğince fikirlerimizi sunup, iyi şeyler yapmaya çalıştık. Aklımın ucundan da geçmiyordu buraya rektör olmak ama şunu söyleyeyim, Türkiye için çok önemli bir proje bu üniversitenin kurulması.

Önemli gördüğünüz proje gıda ve tarım teknolojilerinin işlenebileceği bir üniversitenin kurulmuş olması mıdır?

Aynen. Avrupa'da bilgiye dayalı biyoekonomi diye bir konsept var. AB tüm geleceğini bunun üzerine dayandırıyor. Önümüzdeki yıllarda senelik 2 trilyon avroluk katma değer bekleniyor. Bu çok büyük bir rakam. Ülkemizin ihracatının 150 milyar dolar bazında olduğunu düşünecek olursak, bizim yıllık toplam ihracatımızın 20 katında bir katma değer üretimi düşünülüyor. Bunun temelinde ise tarımsal ve hayvansal üretim yatıyor. Şöyle anlatıyım size, bir bitki ürettiniz tarlanızda. Sattınız, 10 lira. Bu bitkiyi aldınız, içindeki hammaddeyi sıktınız, sattınız 100 lira. Ekstrenin içindeki aktif maddeyi ayrıştırıp ilaç hammaddesi olarak satabilirseniz oluyor size bin lira. İşte bilgiye dayalı ekonomi bu. Yani 10 liralık bir üretimi siz 10 bin liralara çekebiliyorsunuz. Ürettiğiniz ürünleri mümkün olan en yüksek katma değere çekebilmek için içine bilgi koymanız gerekiyor. Hangi aktif maddeleri almak, hangilerini saflaştırmak, içindeki hangi maddeleri kullanmak gerekir, bunların hepsi bilgi ile elde edilecek bir durum. Bu nedenle, bizim burada yapmak istediğimiz çalışma önemlidir.

Recep başkanımızın da hep arzu ettiği şu. Bizim sahibimiz aslında çiftçi. Onların gelir seviyesi düşük. Buğday, elma, patates gibi ürünleri alıp ne kadar yüksek bir katma değere çekebilirsek, çiftçilerimiz o kadar büyük kazanım elde etmiş olacak. Bu projenin temelinde de bu var.

Peki hocam üniversite şu an hangi aşamada? Bahsettiğiniz bu çalışmaları ne zaman göreceğiz?

Biz aslında birçok arge çalışması yapıyoruz. Şöyle bir yaklaşımımız var. en iyi yapmadığımız hiçbir işe girmiyoruz. Onun için de bizi kimse bilmiyor. İşimizi duysun insanlar istiyoruz. Bunun en güzel örneği yaz okulu örneğidir. Biz buna bir yıldır hazırlanıyoruz. Bunu kimse duymadı. Bir yıl öncesinde planladığımız bir projeydi bu. Bunun gibi planlamış olduğumuz ve önümüzdeki dönemde peyderpey planlayacağımız projelerimiz de gelecektir.

Vakıf üniversiteleri kanunla kuruluyor. YÖK'e müracaat ediyorsunuz, uygun bulursa Bakanlar Kurulu'na yönlendiriyor. Bakanlar Kurulu da uygun görürse Cumhurbaşkanı'na gönderiyor. Cumhurbaşkanı da uygun görürse Resmi Gazete'de yayınlanarak kuruluş faaliyetlerine başlanmış oluyor. Resmen hayata geçmiş oluyor.

Bizim üniversitemizin resmi olarak hayata geçmesi haziran 2013. YÖK kanununa göre bir vakıf üniversitesi resmen kuruluşunu tamamladıktan sonra, 3 sene içinde eğitim öğretime başlamak zorunda. Biz 3 senelik sürecimizi planladık. 2016 senesinin Eylül ayında kısmet olursa ilk öğrencilerimizi alacağız ve eğitimlerimize başlamış olacağız. Birçok çalışma devam etti. Ben 2015 ekim ayında ODTÜ'den emekli oldum ve burada çalışmaya başladım. Ben geldiğimde çalışmalar çoktan başlanmıştı.

Fiziki altyapıdan bahsedelim biraz da isterseniz. Kampüs nerede kurulacak?

Şimdi biz öncelikle hızlı bir şekilde üniversitemizin kampüs alanını oluşturuyoruz. Kolay bir süreç değil. Birçok prosedürü var. Bunun yanında yapacağınız kampüs çok önemli. Türkyie genelinde en değerli mimarlık bürolarını davet ederek bir yarışma düzenledik. 5 tane proje hazırlandı hepsi birbirinden güzel. Bu yarışma sonucunda ortaya çok özgün kampüs mimarileri çıktı. Yeşil bir kampüs kuruyoruz. Yapılan görüşmeler neticesinde biri tercih edildi. Kazma vuruldu, şu an alanda çalışmalar devam ediyor.

Fabrika arazisi oldukça büyük bir arazi. Bu arazinin belli bir bölümünde üniversitenin kampüsünü kuracağız. Özel olarak dizayn edilmiş bir kampüs. Yeşil kampüs için özgün tasarımlar yapıldı. Yeşil bir kampüs yapmak için her şeyi planlı yapmanız gerekiyor. Üniversite mimarilerinde şu da çok önemli, kampüsü bütün olarak tasarlayabilirseniz o zaman daha kaliteli bir kampüs oluşabiliyor. Kampüsü bir bütün olarak tasarladık. Buna istinaden de inşaat işlerine başladık. Fabrikanın bazı altyapıları var bu bölgede olan. Bunların derlenip toplanması için çalışıyoruz. Altyapı deplase çalışmaları sürdürülüyor. Bu alanda somutlaştırıldığında anlatacağımız çok güzel işler gerçekleştirilecek.

Şu an akademisyen alımlarınız tamamlandı mı? Yani yaklaşık bir yıl sonra öğrenci alımına başlanacağına göre akademik anlamda da altyapının tamam olması lazım.

Üniversitenin kuruluşu bir süreçtir. Biz bir ihtisas üniversitesiyiz. Uluslararası, yabancı dilde eğitim veren ve Türkiye'nin tarım alanında eğitim veren ilk ihtisas üniversitesi olarak kendimizi tanımlıyoruz. Akademisyen alımlarımız devam ediyor. Öğrenci alabilecek durumdayız şu an. Aslında tarım alanı herkesin kaçmak istediği bir alan. İnsanların bölüm açma anlamında uzak durduğu bir alan. Örnek vereyim, Türkiye'de ziraat fakültelerine giren en başarılı öğrenci üniversite sınavlarındaki sıralaması 120 bin. Zooteknide hayvancılıkta bu 230 binlere kadar çıkıyor. Yani bu alan öğrencilerin bu alanı bilmemeleri. Avrupa geleceğini aslında bu alan üzerine kuruyor. Petrol bitiyor, enerjiyi nereden üreteceğiz? Yani öyle teknolojiler var ki, şu masayı alıp 2 şişe biyodizel yaparız, arabaya döker dolaşırsınız. Tarım dediğiniz bu. Bilgiye dayalı olarak yaptığınız zaman çok farklı bir boyuta giriyor.

Peki hocam bir öğrenci neden Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi'ni tercih etmeli?

Öğrencilerimiz aslında gıda ve tarım alanına girmek istiyor. Tarımsal biyoteknoloji alanında yer almak istiyorlar. Ama çıktığım zaman ben ne iş yapacağım diye de kaygılanıyorlar. Bu kaygıdan dolayı da bu alanlara girmiyor. Başarılı olanlar farklı alanlara yöneliyorlar. Biz şunu yapacağız, iş garantisi vereceğiz. Yani sen ziraatı hayvancılığı seviyor musun, gel oku. Belli bir başarı seviyesine ulaşarak buradan mezun ol. Bölümünü de ilk 5'te bitir, hemen önüne iş kontratı koyuyoruz. Türkiye'de bunu uygulayan ilk üniversite olacağız. Ülkemizin geleceği burada. Bu nedenle gençlerimizi bu alana çekmeye çalışıyoruz. Başarılı arkadaşlarımızın gerçekten bu alanda çalışmak isteyen arkadaşlarımızın gelmesi lazım ki bu konu daha fazla ön plana çıksın.

(Devamı yarın)

RASİM ATALAY

Editör: TE Bilişim