21. Dönem Konya Milletvekili ve Meram Eski Belediye Başkanı Veysel Candan, ülke sorunları; Türkiye’nin içeride ve dışarıda uyguladığı politikalar, eğitim durumumuz ve ekonomimiz hakkında özel açıklamalarda bulundu. Siyasilerin toplumu ayrıştırmaması gerektiğini belirten Veysel Candan, “Siyasiler nazik, hassas, barışçıl bir dili aktif haline getirmeleri gerekiyor” diyerek siyasette sağ duyu mesajı verdi.

“TÜRKİYE AİLE YAPISINI KORUMALI”

Türkiye’nin sorunlarını maddelere ayıran Veysel Candan,  listenin başına aile olmanın önemini koydu. Candan Avrupa’da aile yapısının önemsenmediğini vurgulayarak Türkiye’nin bu durumu örnek almaması gerektiğini belirtti ve şunları söyledi, “Bugün çok hassas bir dönemin içindeyiz. Adı her ne kadar verilmedeyse bir dünya harbindeyiz. Osmanlı’nın yıkılmasıyla iyilik setti yıkıldı. Çünkü Osmanlı Avrupa için bir denge unsuruydu. Maalesef Tanzimat ile birlikte çeşitli sorunlar yaşandı ve Osmanlı Devleti yıkılmaya doğru gitti. Diyebiliriz ki Türkiye, Osmanlı’nın devamıdır ve son kalesidir.  Uzakdoğu’da Ortadoğu’da sorunlar var. Tamamen güce dayalı, haklı-haksız tartışması yapılmadan hareket ediliyor. Batı’nın 21. yüzyılı planları gerçekleşiyor. Bizim yapmamız gereken ise karşımızdakini iyi tanımaktır. Sürekli Batı’ya, ABD’ye söylemlerde bulunarak çözüm üretemeyiz. Kürtler ile ilgili içimizde sorun oluşturmaya çalışıyorlar. Amaç ülkemizi bölmek. Ancak bizler yıllardır etle tırnak gibiyiz ve kız alıp vererek yakınlaşmışız. Kimse bir sorun oluşturmaya çalışmamalı. Rusya ve ABD’ya baktığımızda zaman zaman yüzümüze gülüyorlar. Fakat arkamızdan oyunlar oynuyorlar. Eğer Batı’yı iyi analiz edersek bu kandırmalara uymamış oluruz. Gerekirse dönemin şartlarına uygun denge politikası uygulayabiliriz. Türkiye bir İslam ülkesidir. Bizim en başta yapmamız gereken şey sorunlarımızı çözme anlamında aile yapımızı korumaktan geçiyor. Avrupa’da ailesi belli olmayan bir sürü insan var. Bizim yapımızda böyle bir şey yok. Onların teknoloji ve bilimini almalıyız. Aile yapılarını örnek almamalı, mevcut aile durumumuzu muhafaza etmeliyiz. Diğer yandan eğitim sistemimizi gözde geçirmeliyiz. 16 yıldır düzenli olarak uygulanan bir milli eğitim politikamız yok. Sürekli değişiklikler meydana geliyor. Halbuki her gelen bakan bir öncekini geliştirmeli ve milli oluşturulan politikaya devam ettirmesi lazım. Bu temeli eğer atamazsak bütün çalışmalar buzun üzerine bina yapmaya benzer. Binayı yıkmak içinde depreme gerek yok. Bina yanlışlar üzerine kurulduysa zaten yıkılır” diye konuştu.

“DİNİ KONULAR DİN ADAMLARINA BIRAKILMALI”

Dini konuların istismar edilmemesi gerektiğinin altını çizen Eski Konya Milletvekili Veysel Candan, siyasi liderlere çatışma oluşturacak söylemlerden uzak durmaları gerektiğini belirterek, “Dini konuların açık yerlerde konuşulmasını doğru bulmuyorum. Din ile ilgili hocalarımız ve uzmanlarımız var. Konunun muhatapları gerektiği zaman açıklama yapmalı. Diğer bir mevzuda toplum içerisinde kamplaşma ile ilgili. Ben ilerde 2 partinin kalacağını düşünüyorum. Seçimler yaklaşırken eğer ayrıştırıcı dilden vazgeçmezse siyasi liderler, toplum içerisindeki sorunlar artar. Siyasiler nazik, hassas, barışçıl bir dili aktif haline getirmeleri gerekiyor. Bugün muhalefet, ana muhalefet ve iktidar her zaman tartışma yaşıyorlar. Muhalefet seçimi kazanmak için dilini sertleştiriyor. İktidar hem bu eleştirileri göğüsleyerek düşünmeli, hem de muhalefetin oluşturduğu projelerin üstüne çıkarak hareket etmeli. Çünkü iktidar kanadı işin icra kısmında yer alıyor, sorumlulukları haliyle daha fazla.  Mevcut durumumuz ise aksine eleştiri yapmanın düşmanlık yapıldığı algısıyla yürütülüyor. Herkes eleştirilebilir.  Önemli olan nasıl eleştirildiği ve bu eleştiriden bir şeyler çıkarmaktır” dedi.

“MİLLETİNİ, DEVLETİNİ, DİNİNİ HER ŞEYİN ÖNÜNE KOYAN NESİL YETİŞTİRİLMELİ”

Veysel Candan gençliğe inandığını söyleyerek doğru projeler yürütüldüğünde istenilen seviyeler ulaşılabileceğini ifade etti. Candan, “Ben Türk gençliğine inanıyorum. Türk insanının ileri gidecek içerisinde büyük bir cevheri var. Ancak doğru projelerle ve atılımlarla bu gerçekleşebilir. Eğer iş imkanları sağlanmazsa, kutuplaşmanın önüne geçilmezse Türkiye gelişemez.  Milletini, devletini, dini değerlerini her şeyden öne koyan bir nesil yetiştirmeliyiz. Yolsuzluk ve torpil işleri bu şekilde sonlandırabilir. Biz zamanında cemaat ile ilgili de açıklama yapmıştık. İnsanların aldatıldığını anlatmıştık. Din vahiye dayalıdır. Biz bunu korumalıyız. İslam’a aykırı bir yere Peygamber’in geldiği anlatıldı bu millete. Sapmalardan uzak durmalıyız. Ekonomi üzerinden de bir şeyler söylemek gerekiyor. Biz yıllardır tarım ülkesi olduğumuzu anlattık. Ancak yurt dışında bir marka oluşturabildik mi, ya da madem tarım ülkesiyiz neden halen daha tarım ürünleri ithal ediliyor? Demek ki bazı şeyler yolunda gitmiyor. Türkiye uzun vadede dış güçlerle mücadele etmek için güçlü olması gerekiyor. 1950-60’larda Türk otomotiv yapıldı. Sonra önümüz bir anda kesildi. Tarımda da GDO’lu ürünlerle tarımımız baltalanmaya çalışılıyor. Bizlerin kısa-orta ve uzun vadeli milli projeler üretip her gelen iktidarın bu projeleri geliştirmesi gerekiyor. Örneğin İsrail’den kodlar aldığımız için İsrail uçakları düşman olarak görülmüyor. Yazılımlarımızı kendimiz yapmamız gerekiyor. Bakın iletişim bugün çok ilerde seviyede. Yıllar önce yayınlanan bir raporda Türkiye’nin iletişimdeki payının çok aşağıda olduğu yayımlanmıştı. Biz o gün ders alsaydık telefon vb ürünler aldığımız ülkelere domates vermek zorunda kalmazdık. Kendi teknolojik üretimimizi kendimiz yapabildik mi bunu sorgulamalıyız. Almanya her sene bütçesi fazla veriyor. Türkiye’de her yıl bütçe açığı veriliyor. Mevcut iktidar evet köprüler, yollar vb çalışmalar yapılıyor ama bütçe açığımız ne olacak? Bizim bu kadar borcumuz varken bu çalışmaları yapmamalıyız. İyi planlama yaparak, önce açıklarımızı kapatıp sonra büyümeliyiz. Faizi indir diye söylemlerle faizler inmez” diye konuştu.

“KONYA SANAYİSİ HIZLI TRENİ VE YERLİ OTOMOTİVİ YAPAR”

Konya’nın mevcut potansiyelinin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Veysel Candan, hızlı tren ve yerli otomotiv sanayisinin şehrimizde yapılabileceğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti, “Havaalanı, hızlı tren gibi önemli çalışmalar yapılıyor. Biz diyoruz ki hızlı treni Konya sanayi yapar. İddia etmiyorum, eminim. Şehrimiz bu işin altından kalkar. Vagonlarımızı Çekoslavakya’dan almak yerine kendimiz yapsaydık o parayla çok daha fazla çalışma gerçekleştirirdik. Aynı durum yerli otomobil içinde geçerli. Konya limanlara uzak olduğu söyleniyor. Avrupa’da çalışmalar dağlık alanlara nasıl yapılıyor? Hızlı tren sadece ulaşım taşımız hazine de taşır. Sanayi hep belli bir ekibin elinde. Bankaların çok para kazandığı yerde sanayici para kazanamaz. Sanayideki tekelleşmeyi ortadan kaldırabilirsek eğer o zaman ekonomik alanında çok hız kazanırız. Halkın gelirini banka değil çalışma sağlar. Bizler daha fazla çalışmalıyız” diyerek sözlerine son verdi.

UFUK KENDİRCİ  

Editör: TE Bilişim