Perşembe günü başlayacak olan Ramazan ayı öncesinde hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken, Ramazan fırsatçıları da iş başı yaptı. Bazı gazetelere ve televizyonlara verdikleri reklamlarla insanları kredi kullanmaya davet eden bankalar, "Ramazan'da misafirlerinizi ağırlarken nakit sıkıntısı yaşamak istemiyorsanız, sofralarınızın bereketli ve şen olmasını istiyorsanız, düşük faizli Ramazan kredileri ile yanınızdayız" diyerek, insanları kredi kullanmaya yönlendirmeye çalışıyor.

Bankaların faiz oyununa dikkat çeken Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Dinç, "Burada öncelikli olarak diyanetin müdahil olması gerekiyor. Çünkü mübarek bir ay Ramazan ayı. Arkasından hemen Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geliyor. Geçtiğimiz yıllarda bayram kredisi adı altında vatandaşı sömürmüştü bankalar. Şimdi bunu daha ileri bir boyuta taşıyarak, Ramazan ayı içerisinde de kredileri ve faizi fırsatmış gibi sunuyorlar. Burada dini değerlere açıkça bir saldırı olduğunu düşünüyoruz. Dini bir ibadeti yaparken, bankadan kredi kullanmanız isteniyor. Bununla ilgili altyapı oluşturuyorlar. Bu reklamlarla ilgili şikayette bulunulması gerekiyor. Açıkça hakaret ediliyor, suç teşkil ediyor" diye konuştu.

Ramazan ayı gibi mübarek bir ayın, dini bayramların, mübarek günlerin toplumda yardımlaşmanın en üst seviyeye çıktığı, fakirlerin gözetildiği, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmeye çalışıldığı dönemler olduğunu dile getiren Mustafa Dinç, "Toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın zirveye ulaştığı bir ay Ramazan. Burada toplumsal kültürümüze de bir saldırı var. Siz kimseyle uğraşmayın, yardımlaşmayın, gelin bizden para alın gibi bir yapı var. Toplumsal düzeni ve huzuru da bozacak bir saldırı da söz konusu. Zaten biz sürekli bu konuda tüketicileri uyarıyoruz. Hiçbir zaman, kaynakların dışında, gelirlerin dışında, şu benim ihtiyacımdı diyerek borçlanmak doğru değil. Cebinizdeki kadar para harcama yapın. Her halükarda insan karnını doyurabilir. Başkalarını örnek alarak yaşadığımız zaman taşıyoruz. Onlar gibi olmaya, onlar gibi yaşamaya başlıyoruz. Bunu da borçla yapıyoruz. İnsan kendi gelirine göre davranmalı, borçla hayatını sürdürmemelidir. Tüketim ekonomisi üzerine kurulmuş bir düzenimiz olduğu için, üreticiler ve bankalar tarafından tüketici daha fazla tüketmeye yönlendiriliyor. Paran yoksa, borçlan ama bir şekilde tüket deniliyor. Bu açık bir saldırıdır. Vatandaşın, tüketicinin kendi önlemini alması önemlidir" diye konuştu.

FAKİRİ BANKALALAR MUHTAÇ ETMEMEK GEREKİR

Zenginin zekatı ile fakirle paylaşımda bulunması gerektiğini kaydeden Dinç, "Zenginden istemek, fakirin görevi değildir. Fakir zaten zengine gidip isteyemez. Ancak zenginin görevi fakiri koruyup gözetmektir. Aynı apartmanda bile insanların birbirini tanımadığı, ihtiyaçlarını bilmediği bir dönemi yaşıyoruz. Toplum içinde bazı insanların bu işi kendine görev olarak alması gerekir. Zengin ile fakir arasında köprü oluşturması gerekir. Bu sayede parası olmayan, bankaların bu tür aldatıcı ve cazibeliymiş gibi gösterdiği reklamlara kanmaz. Mahallenin imamı, okuldaki öğretmenler, mahalle muhtarları bu konuda yardımcı olacaktır. Bu kültürün tekrar canlandırılması gerekiyor. Bir kişinin mağduriyetini görmezseniz, onu mağdur değil sanırsınız. Bunları fark etmek zor oluyor. Mağdur olan da bu mağduriyetini giderebilmek için kurtuluşu bankalarda arıyor" dedi.

HARUN YILMAZ

Editör: TE Bilişim