Libya’ya da yaşanan iç savaş ve Batılı devletlerin askeri müdahalesinden en büyük zararı Türkiye gördü. Yıllardır Libya’ya milyarlarca dolar yatırımlar yapan Türk inşaat firmaları Libya’da yaşanan olaylardan büyük zarar etti. Libya’da iç savaşın başlamasının ardından Türkiye, bu ülkeden 25 bin işçisini tahliye etmek zorunda kaldı. Bunun yanında Türk inşaat firmalarının yatırımları talan edildi. Kuzey Afrika ülkelerine inşaat sektöründe önemli yatırımlarda bulunan Türk inşaat firmaları çatışmaların ve askeri müdahalenin bir an önce bitmesini istiyor. Libya’da yatırımlarda bulunan Konyalı inşaat firmaları da yaşanan süreçten önemli oranda zarar etti.
İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Ali Çınar, Libya ile iş yapan Konyalı inşaat firmalarının da bulunduğunu askeri müdahale sürecini yakından takip ettiklerini söyledi. Firmaların Kuzey Afrika ülkelerinde büyük yatırımlar yaptığının altını çizen Çınar, Türk müteahhitlerinin dünyada ilk üç sırada olduğunu, dünyada söz sahibi olduklarını ancak şu an için Kuzey Afrika ülkelerinden müteahhitlerin geri çekilmeye başladığını ifade etti. Çınar, bu olayların Türkiye’ye yansımasının ilerleyen günlerde ortaya çıkacağını, şimdilik bir şey söylemenin doğru olmayacağının altını çizdi. İnşaat sektörünün 2006 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük büyümesini gerçekleştirdiğini belirten Çınar, “Biz inşaat sektörünün oluşturduğu iş alanları, iş gücü açısından ve milli gelire katkısından dolayı lokomotif sektör olarak olduğunu söyleriz. İnşaat sektörü büyük bir ağa hizmet eden sektördür. Birçok alan inşaat sektörü ile gelişir” diye konuştu.
Çınar, inşaat sektörünün 2009 yılında yüzde 22 küçülme ile kapandığını ve 2010 yılında verdikleri beyanatta 2011 yılından çok umutlu olduklarını vurgulayarak, “Ancak 2010 yılında her alanda birçok hareketlilik oldu. Referandum öncesi ve sonrası, 2009’da yaşanan küçülmenin etkisi hissedilmişti. Diğer etken ise arz talep çok düşüktü. 2010’un son aylarında yapı denetiminin gelecek olması nedeni ile proje yoğunluğu yaşandı. İnşaat sektörünü 2011’de büyümeye gidecek bir yıl olarak görüyorduk. Ancak Kuzey Afrika ülkelerindeki karışıklıklar planlarımızı bozdu. Bu olayların Türkiye’ye yansıması olumsuz olacak diye düşünüyorum. Sektör olarak şuan için görünen iyi ancak bu olayların yansıması nasıl olacak zaman içinde bekleyip göreceğiz” şeklinde konuştu.
Ayrıca Japonya’da yaşanan tsunami felaketini değerlendiren Çınar, Türkiye’nin Japonya’daki depremden önemli dersler çıkarması gerektiğini söyledi.  Depremlerin saatini, şiddetini ve yerini önceden bilen bir cihazın dünyada olmadığını belirten Çınar, “İnternet sayfalarında Milli Eğitim Müdürlüğü’nde çalışan bir bilgisayar operatörünün Konya’da 24 saat içinde depremin olacağını söyledi. Ben kişisel olarak ve oda olarak bu olayı üzülerek izledik. Ülkemiz deprem ülkesidir, ülkeyi terk etmeyeceğimizi göre deprem ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Birileri çıkıp da insanların kafasını karıştıracak yanlış beyanatlarda bulunmaya hakkı yoktur. Deprem her an her yer olabilir, ancak nerde olacağı, kaç şiddetinde olacağını bilemeyiz. Eğer böyle bir teknoloji olsaydı, Japonya’da yaşanan depremi Japonlar bilirdi. Çünkü biliyoruz ki; deprem konusunda Japonya çok ileri teknolojilere sahiptir” dedi. Depremlerde şiddet ve büyüklük olgularının birbirinden farklı birer olgu olduğunun altını çizen Çınar, büyüklüğün depremin aletsel büyüklüğü olduğunu, şiddetin ise binalara verdiği etki olduğunu ifade etti. Çınar, bu konun vatandaşlara iyi anlatılması gerektiğini düşünüyor. Çınar, “Japon’da deprem anında insanlar evlerini terk etmeyip evlerinde kalıyor. Çünkü evlerini daha güvenli buluyor. İkincisi ise deprem konusunda toplum bilinci yerleşmiş durumda. Bunlar güzel şeyler. Bu bize bilim ve tekniğin uygulandığı her türlü zeminde her türlü inşaatın yapılabileceğini gösteriyor. Japonya’da nerede ise her gün deprem yaşanıyor, fay hatları üzerinde ancak teknoloji ve bilim ile çok sağlam binalar yapılabiliyor. Japonya bu konuda en iyi örnektir. Japonya’yı deprem değil deprem sonucu oluşan tsunami vurmuştur” diye konuştu. Çınar, depremin 24 saat önceden bilineceği yönünde çıkan haberlerin asılsız olduğunu ve vatandaşların kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramadığını söyledi. Türkiye’de de binalarda kalitelerin arttırılmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini belirten Çınar, yapı denetiminin binalarda kaliteyi arttıracağını, binaların a,b,c,d diye sınıflandırılacağını, her binaya bir nüfus kağıdı verileceğini ve çevreyi az kirleten binalardan daha az vergi alınacağını sözlerine ekledi.
Selkan Alasırt
Editör: TE Bilişim