Konya Aydınlar Ocağı'nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri'nde, İstiklâl Mahkemeleri anlatıldı. Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, Cumhuriyet tarihimizin en netameli konusuna değinirken İstiklâl Mahkemeleri zabıtlarından araştırmacıların faydalanabilmesi için TBMM Arşivinin açılması gerektiğini söyledi.

Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen sohbette İstiklâl Mahkemeleri'nin bilinmeyen ve merak edilen tarihi yönlerini ele alan Prof. Dr. Caner Arabacı, "Adalet mülkün temelidir" vecizesini hatırlatarak başladığı konuşmasında "Devletin temelidir adalet.Eğer bir sitemde Adalet yoksa devletin temeli çürüktür. Devlet "ebed müddet" yaşayan bir kurum olmaktan uzaktır" dedi.  Adalet kavramına Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden de örnekler veren Prof. Dr. Arabacı, "Milli Mücadele dönemine geldiğimiz zaman adalet anlayışı nerededir?" diye sorduktan sonra o dönemdeki uygulamaların "adaleti sağlamaktan çok mevcut yönetimin otoritesini sağlama, mevcut yönetimi toplum nezdinde hakim kılma gibi bir endişeye" yönelik olduğunu dile getirdi. 1919-22 yılları arasında işgal altında olan Anadolu'nun sahipsiz kaldığını, ordunun dağıtıldığını ve donanma ile silahların teslim edilerek bütün ulaşım ve iletişim araçlarının kontrolünün işgal güçlerinin kontrolü altında olduğunu kaydeden Prof. Arabacı, "Bu durumda Ankara'da bir Meclis açılır. Meclis otoritesinin Anadolu tarafından benimsenmesi istenir. 600 yıl İstanbul'un ağzına bakan bir millet, İstanbul'dan Ankara'ya yönünü nasıl çevirecek? İşte bu düşünceye formül İstiklâl Mahkemesiyle bulunur" şeklinde duruma açıklık getirdi.

KONYA İSTİKLÂL MAHKEMELERİ

23 Nisan 1920'de açılan TBMM'de, 29 Nisan 1920'de İstiklâl Mahkemeleri'nin temelini atan ilk yasanın "Hıyânet-i Vataniyye" olduğunu ve sonra bu kanunu 11 Eylül 1920'de çıkarılan Firariler Hakkında Kanunun takip ettiğini kaydeden Prof. Arabacı, Konya'da 1920'de meydana gelen Delibaş Vak'asına değinirken örfi idare tarafından önce askeri mahkemenin kurulduğuna işaret etti.  Arabacı, "Askeri mahkeme çok acımasız kararlar verir. 1500'ü Konya çevresinden olmak üzere Konya içinden de 800 insanı tutuklar. Bir haftada 741 kişiye idam cezası, 1156 kişiye de ağır hapis cezası verir. Konya'da âlim ve halk tarafından sevilen meşhur 3 müderris vardır. Islâh-ı Medâris-i İslâmiye Medresesi'ni kuran üç müderristen biri olan Rıfat Efendi evinden alınıp idam edilir. Hafızzade Hacı Mustafa Efendi, Meşrik-i İrfan gazetesi sahibi Mazlumzade Osman Efendi de idam edilir. Tabi bu halk üzerinde çok menfi bir etki bırakır ve halkı çok huzursuz eder" dedi.

Askeri mahkemeden sonra kurulan Konya İstiklâl Mahkemesi yargılamaları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Arabacı, "Konya İstiklâl Mahkemesi 2,5 ayda tam 3600 kişiyi yargılar. Bu üç bin altı yüz kişiden 43'ü idam edilir. 3122'sine ceza verir. 500 kişi ise beraat eder. Daha sonra Konya'da bir İstiklâl Mahkemesi daha kurulur. 7 Ağustos 1921 ile Ocak 1922 arasında 14071 kişi yargılanır. Bunlardan 1645 kişi idam edilir. 368'i ağır hapis cezasına gönderilir. 4841 kişi ise değişik idamlara uğrar." dedi. Delibaş hadisesinde bu kadar ağır ceza verilmezken 1921-22 arasında kurulan İstiklâl Mahkemesinin neden bu kadar acımasız ve ezici olduğunu da sorgulayan Arabacı, diğer vilâyetlerdeki yargılamalarla ilgili olarak şunları dile getirdi: "Eskişehir İstiklâl Mahkemesi 13.489 insanı yargılar ve 671'ine idam verir. En insaflı olan Isparta İstiklâl Mahkemesi'nde 555 kişi yargılanır 13 kişi idam edilir. Sivas İstiklâl Mahkemesi 280 kişiyi yargılar ve 122 kişiye idam verilir. Kastamonu İstiklâl Mahkemesi 182 kişiye idam cezası verir. Pozantı İstiklâl Mahkemesi'nde ise 7 idam cezası var. En uzun devam eden Ankara İstiklâl Mahkemesi 13096 kişiyi yargılar, 435 kişi idam edilir ve 12.137 kişiye de çeşitli cezalar verilir. Sivas'ta bir kişi şapka kanunu aleyhine afiş astı diye idam edilir. Tokat'ın Erbaa belediye başkanı şapka kanununa muhalefet etti diye 3 ay hapse mahkûm edilir. Rize'de 8 kişi idam edilir 50 kişi cezalandırılır. Giresun'da 2 kişi idam edilir ve 8 kişiye ceza kesilir. İskilipli Atıf Hoca da, yazdığı bir eserinden dolayı şapka kanununa muhalefet ettiği gerekçesiyle idam edilir."

MECLİS ARŞİVİ NEDEN AÇILMIYOR?

Kurulan ilk İstiklâl Mahkemeleri'nde savaşı kazanma, vatanı kurtarma, istiklâli elde etme gibi mazeretlerin öne çıkarıldığına işaret eden Prof. Arabacı, "Cumhuriyet'in ilanından sonra kurulan İstiklâl Mahkemeleri'nde ise; yeni cumhuriyet hükümetinin otoritesini kabul ettirme, bunun biraz daha ötesinde kültürel dönüşüm, değişim ve medeniyet değiştirme ile ilgili çalışmalara itirazı ortadan kaldırma. Halk üzerinde korku oluşturarak yönetimin hâkimiyetini sağlamak için ilk İstiklâl Mahkemeleri İstanbul ve Ankara'da görev yapar" dedi.

İstiklâl Mahkemeleriyle ilgili tarihçi Ergün Aybars ve Ahmet Turan haricinde pek çalışma olmadığına da dikkati çeken Prof. Dr. Arabacı, "Meselâ Konya İstiklâl Mahkemeleri ile ilgili Meclis Arşivi'nde çuvallarla belge var. Fakat 95 yıldır bu belgeler dışarıya açılmıyor. Konya'daki İstiklâl Mahkemeleri'yle ilgili bilgilerin ortaya çıkması için Meclis Arşivi'nin açılması lâzım. Yanlışıyla doğrusuyla tarih artık bizim. Geçmişimizi doğru öğrenme hakkımız da duruyor.  Ümit ederiz Karakuşî hükümlerle İstiklâl Mahkemesi gibi hukuk dramları Türkiye'de yeniden yaşanmaz" şeklinde sözlerine son verdi.

Sohbetin soru-cevap kısmında söz alan Prof. Dr. Nejdet Gök de, 1986'dan beri Arşiv Kanunu'nun çıkarılması için 20'ye yakın teşebbüste bulunulmasına rağmen bir türlü bu yasanın şimdiye kadar çıkarılamadığına dikkati çekerek "Bundan dolayı Meclis Arşivi araştırmacılara açılmıyor" diye konuştu.

HABER MERKEZİ