Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Haber7 Gündem Masası’nın konuğu oldu. Haber7 Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Yayın Koordinatörü Tarık Dağlı’ya konuşan Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu ile vatandaşların şikayetlerine çözümler bulduklarını ve verdikleri tavsiye kararlarına yüzde 75 oranında uyulduğunu anlattı. Malkoç, kamu çalışanlarının da her koşulda vatandaşa güler yüzlü ve ilgili davranması gerektiğini söyledi.

Başkanım, öncelikle geldiğiniz için çok teşekkür ederiz. Çok genç bir kurumun başındasınız. Tanınırlığı henüz çok yüksek değil. Son rakamlar nedir?

10 AYDA 18 BİN 308 BAŞVURU İLE İLGİLİ KARAR VERDİK

Kamu Denetçiliği Kurumu Türkiye’de çok yeni. Henüz 7 yıllık bir kurum. Ama bizim kültürümüz müsait. O yüzden kısa zamanda çok yer aldık. O yüzden çalışmalarımız diğer ombudsmanlık kurumlarına örnek teşkil ediyor. Hatta arkadaşlarımız o kurumlarda gidip eğitim veriyorlar. Arkadaşlarımızla çok uyumlu ve iyi çalışıyoruz.

31 Ekim 2019 itibariyle bizim kuruma yapılan başvuru 17 bin 148. Yine aynı tarih itibariyle, 10 ay içerisinde verdiğimiz karar sayısı 18 bin 308. Bu süre içerisinde görüyoruz ki, başvuru sayısından daha çok karar vermişiz. Bu, çalışma tempo ve hızını gösteriyor. Vatandaşın bize olan ilgisi, verdiğimiz tavsiye kararlarına idarelerin uyma oranı yüzde 20’lerden yüzde 75’lere çıktı. Başvurular da gün geçtikçe artıyor. Bu, verdiğimiz kararların isabetini ve hukuka uygunluğunu gösteriyor. Vatandaş bizi tanıdıkça seviyor. Çünkü biz söylüyoruz, dünyadaki bütün ombudsmanlar içerinde, halkın avukatlığını yapıyoruz.

BAŞVURULAR ÜCRETSİZ, 6 AY İÇİNDE KARARA BAĞLIYORUZ

Bize başvurular da gayet kolay. Başvurulardan ücret almıyoruz. Yapılan başvuruları, 6 ay gibi bir süre içerisinde karara bağlıyoruz. Bu 6 aylık süre yasadan kaynaklanıyor tabii. Ombudsmanlığa, Kamu Denetçiliği Kurumuna evraklar ve şikâyet dilekçesi kayda girildikten sonra 6 ay içerisinde karar vermek zorunluluğumuz var. Bazen ilgili idarelerden bilgi ve evrak geç geliyor, bazen dosyaları bilirkişiye gönderiyoruz ve bilirkişi gecikiyor, istisnalar olabilir. Ama bütün gücümüzle, yasanın koyduğu bu süreye uymak istiyoruz. Malumunuz, adalete erişimde 3 şey önemlidir: Kolay başvuru, ucuz veya ücretsiz olması ve hızlı olması. Geciken adalet, adalet değildir. Kamu Denetçiliği Kurumuna, kendi üzerine düşen sorumluluk açısından başvurular oldukça kolay, hiçbir şey şart koşulmuyor. Başvuruların yüzde 80’i elektronik ortamdan. Evinizde, işyerinizde veya arabanızda elektronik ortamda yazışıp şikâyet iletebiliyorsunuz. Yeter ki isim, T.C. kimlik numarası ve imzanız başvuruda bulunsun.

ÖĞRETMENİNDEN MEMNUN OLMAYAN ÖĞRENCİ BİLE BAŞVURDU

Vatandaşın nasıl başvurması gerektiği ile ilgili bilgileri paylaşır mısınız? En çok şikâyet alınan alanlar hangileri? Vatandaş hangi konularda dertli?

Vatandaşın yaşadığı sıkıntılar, nasıl haberlere aksediyorsa, siz nasıl anında ekrana taşıyor ve aktarıyorsanız bizde de öyle. Vatandaşın yaşadığı ne çeşit problem varsa, belediye, vali veya bakanlık gibi, bize geliyor.

İlginç şikâyetler de geliyor mu?

Tabii, oldukça. Mesela, İstanbul’dan bir öğrenci başvurmuştu. “Bizim matematik öğretmenimiz dersi iyi anlatmıyor. Ya iyi anlatsın veyahut kendisini değiştirin” diye bize müracaat etmişti. Konuyu ilgili yerlere taşıdık ve sorunun çözülmesini sağladık.

Siz buna işlem yapabiliyor musunuz?

Tabii. Özel okul da olsa devlet de olsa işlem yapabiliyoruz. Eğitim, bir kamu hizmetidir. Özel okul da olsa bizim görev alanımıza giriyor. Özel veya devlet okulu fark etmiyor yani. Sonuçta ülkemizde eğitimin kalitesi çok önemli.Mesela, Anadolu’nun ücra bir köşesinden, “Bizim okulumuzda matematik öğretmeni yok” denebiliyor. Biz hemen Millî Eğitim Bakanlığı ve o ilin Milli Eğitim Müdürlüğü ile görüşüp 1 hafta içerisinde oraya öğretmen göndermeye aracı oluyoruz.

Bazen bir müracaatta verdiğimiz bir karar bir kişiyi ilgilendirdiği gibi binlerce hatta milyonlarca kişiyi de ilgilendirebiliyor. Mesela ÖSYM ile ilgili bir karar verdik. “Sınav ücretleri pahalı” dendi. Bunu inceledik ve araştırdık. ÖSYM’den bilgi ve belge istedik. Karar verirken neye baktık? Sayıştay'ın ÖSYM’yi denetleme raporları var. Baktık ki şu kadar kâr etmişler. Biz de, ÖSYM ticari bir kurum değil, dolayısıyla bu kadar kâr etmesi normal değil dedik. En azından parası olmayanlarla ilgili bir düzenleme yapılsın veyahut da belli sınavlarla ilgili ücret ayarlaması yapılsın diye tavsiye bir karar verdik. Bu mesela, milyonları ilgilendiren bir karar.

İSVEÇ’TEN DAHA HIZLIYIZ

Tavsiye kararlarınızın zaman zaman kurumları rahatsız ettiği oluyor mu?

Mutlaka oluyor. İdareciler, yani yetki kullanan hiç kimse denetlenmekten pek hoşlanmaz. İlk zamanlarda bayağı sıkıntı çektik. Kararlara uyma oranı yüzde 22 idi. “Başımıza bir de Kamu Denetçiliği Kurumu mu geldi kardeşim, Bakanlığın teftiş kurulu var, Sayıştay var zaten” denildi. Biz bakanlarla, bakan yardımcılarıyla, genel müdürlerle görüştük ve her seviyede insana kurumumuzu tanıttık. Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanlığı içerisindeki kurumlar nezdinde... 60’ın üzerinde bakan yardımcısı var. Dört defa ayrı ayrı gruplar halinde toplandık. Onlarca genel müdür var. Her biriyle ayrı ayrı toplandık. “Kamu Denetçiliği Kurumu diye bir kurum var. Bu, anayasanın 74. maddesinde yer alan anayasal bir kurumdur. 6328 sayılı kanun var. Bu, idareyi şikâyet üzerine denetler ve sizden bilgi ve belge istendiğinde göndermek zorundasınız” dedik. Diyalog yoluyla tavsiye kararlara niçin uymaları gerektiğini anlattık. Biraz da belki benim geçmişte yaptığım çalışmalar ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığından gelmenin de etkisi oldu. İyi bir noktadayız. Daha da iyiye gideceğiz. Dünyada en çok bilinen, yani ombudsmanlığın menşei sayılan ülke İsveç’tir. İsveç ziyaretinde oranın ombudsmanlığına sorduk: Müracaatları ne kadar sürede karara bağlıyorsunuz? En erken 1 yılda bağladıklarını söylediler. Bizse tüm müracaatları 6 ayda karara bağlıyoruz.

Türkiye’de birçok güzellik var. Birçok kurum hakikaten güzel çalışıyor. Kamu Denetçiliği de bunlardan birisi. Ama maalesef bazen kendimize de ülkemize de haksızlık yaptığımız oluyor. Ben bu anlamda, dünyanın neresinde ombudsmanlık toplantısına gidersek gidelim, bunları iftiharla anlatıyorum.

Eğer bir hak arama kültürünü yaygınlaştırırsak kamu hizmetlerindeki sorunların en az yüzde 50’si çözülür. Biri bir haksızlığa uğradığında, “Amaan, kim uğraşacak şimdi, devletle uğraşılmaz zaten” demeyin diyoruz. Bu, devletle uğraşmak değil. Devletin buraya koyduğu genel müdür yanlış yapabilir. İstanbul, Trabzon’daki müdür yanlış yapabilir. Veyahut muhatap olarak aldığını devletin o kurumunun oradaki görevlisi yanlış yapabilir. Bu devletin yanlışı olmasın. Devlet bu kurumu kurarak “Benim yöneticilerim ve personelim yanlış yapıyorsa, ücretsiz olarak buraya başvur, beni haberdar et, düzeltelim bunu” demiş oluyor. Bu yüzden, bir yanlışlıkla karşılaştığınızda, “Amaan ne olacak sanki” demeyin. Bize müracaat edin. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de de var değil mi, Emri bil marûf. Yani iyiliklerin çoğaltılması ve hukukun yaygınlaşması, yanlış yapanların düzeltilmesi... İşte bunu hep beraber yapalım, diyoruz. Bunu yapalım ki Türkiye dünyanın en iyi yönetimlerinden biri olsun, eğitim kalitemiz artsın, hizmet kalitemiz iyileşsin, demokrasimiz gelişsin, idarecilerimizde hukukun üstünlüğü kavramı yerleşsin... Bunları yapacağız. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için bunları yapacağız.

Yetki sınırlarınızı netleştirmek için soruyoruz. Devletin idari birimleri üzerinde denetim yetkiniz var. Onun dışında, özel okul da olsa olur dediniz. Buna özel hastaneler, taksi hizmetleri de dahil mi? Veyahut birisi bir alışveriş yaptığında ve beğenmediğinde, o kurumla ilgili bir şey yaşadığında denetim yetkiniz var mı?

Alışveriş farklı bir mevzu. Hayatın idamesiyle ile ilgili olan kamu hizmetleri ayrı. Bunların bir kısmı özelleştirilebilir. Mesela TEDAŞ veya elektrik idaresi. Bu kurumlar özelleştirildi ama elektrik hizmetleri keyfi bir hizmet değildir. Bir kamu hizmetidir. Bu noktada biz müdahil olabiliyoruz.

Peki GSM operatörleri?

GSM operatörleriyle ilgili konularda teker teker vakalara girmek istemiyoruz. Çünkü onlardan milyonlarca var. Ama genel bir şikâyet olduğunda ilgilenebiliriz.

Bankalarda ilgili de şöyle diyeyim. Mesela Vakıfbank, Halk Bankası, Ziraat Bankası’nın sermayelerinin büyük çoğunluğu kamudan. Onlara baktığımızda, özel bankalarla rekabette bir haksızlık oluşur mu oluşmaz mı mevzuu var. Ama bankalarla ilgili bir şikâyet geldiğinde en azından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun veya Merkez Bankası'nın veya ilgili bankaların haberi olsun diye, onlara mektup yazıyoruz. Bunları kamuoyuna taşıyoruz.

VATANDAŞA KÖTÜ DAVRANAMAZSIN

Kamu çalışanlarının bakışı nasıl bu yeni duruma?

Peygamber Efendimizin hadis-i şerifleri var: İnsanların en hayırlısı insanlara faydası olandır.

Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu Şeyh Edebali, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyor.

82 milyondan bir vatandaşımız tapu kadastro, nüfus, orman teşkilatı, Kültür Bakanlığı, valilik ve belediyelerdeki, aklınıza ne gelirse, kamu görevlisi, “Hoş geldin, talebin nedir” deyip vatandaşımızı nezaketle dinlemiyorsa, ona adil ve eşit davranmıyorsa, “Kardeşim seninle mi uğraşacağım” diyorsa veya yüzünden düşen bin parça ise, bunlar yanlıştır.

İyi yönetim ilkeleri diyoruz. Sen orada oturuyorsan ve devlet sana bu görevi vermişse vatandaşa kötü davranamazsın. “Vatandaşın talebi yerinde değil...” Doğru olabilir, vatandaş haksız istekte bulunuyor olabilir. Tebessüm ederek, “Senin isteğini inceledik, maalesef yapamıyoruz” diyeceksin o halde.

Lise yıllarımdayken, köyümüzün bir muhtarı vardı. Köye elektrik getirmek için o zamanki adıyla TEDAŞ’a Ankara’ya gelmişti. TEDAŞ Genel Müdürlüğü ile görüşmüş. Köye geldi, herkes merak içinde tabii, köye elektrik ne zaman gelecek. Muhtar da Ankara’ya nasıl gittiğini ve Genel Müdürlükle nasıl görüştüğünü anlatıyor, “Yahu muhtar elektrik ne oldu, bırak şunları anlatmayı” diyor millet. Muhtar da bunun üzerine “Genel müdüre gittim, imkansızlıkları anlattı. Tatlı bir dille, bu sene elektriğin gelemeyeceğini öyle bir anlattı ki elektriği getirse o kadar memnun olmazdım” diyor. Yani, idareci yok diyecekse de asık suratla dememeli. Tatlı dille söylemeli. Çünkü bu makamlar millete hizmet etmek için var. Hangi makam mevki olursa olsun, orada oturanın rütbesi ne olursa olsun... Mahkeme, kadıya mülk değildir. Bu makamların hepsi milletin emanetidir. Kim olursa olsun, kamu adına yetki kullanıyorsa, maaşını halkın vergisiyle alıyor.

Maaşından verdiği vergiyle senin maaşını ödeyen halka caka ve fiyaka yapamazsın. Eşinle tartışmış olabilirsin, çocuğunla ilgili bir sorunun olabilir, maaşı beğenmiyor olabilirsin. Türkiye 85 milyon. Bu işler, senden benden ibaret değil. Bu işten memnun değilsen, memnun olabileceğin başka işler var. Ama o makamda oturduğun müddetçe sen vatandaşa asık suratla davranamazsın. İyi yönetim ilkeleri böyledir. Kanuna uygun hareket etmek, ayrımcılık yapmamak, vatandaşa ölçülü davranmak, yetkiyi kötüye kullanmamak, eşit davranmak, tarafsız olmak, dürüst, nazik, şeffaf olmak... Bunlar aslında bizim inancımızda olan şeyler. Bunlar, Peygamber Efendimizin sünnetinde olan şeyler. Bir kısmını yitirdik. Ama “iyi yönetim ilkeleri” diye dünyada yaygınlaşmış. Biz de bunları yeniden hatırlıyor ve hatırlatıyoruz.

KAYNAK: HABER7