Konya İnanç Özgürlükleri Platformu, haftalık basın açıklamasını Kayalıpark'ta gerçekleştirdi. Platformun bu haftaki konusu Kudüs oldu. Platform adına konuşan Osman Güral, Miraç Kandili'ni nedeniyle yaptığı açıklamada Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'nın İsrail işgali altında bulunduğuna dikkat çekerek, "Peygamber ordusunun çocukları hüzünle dolaşmakta bugün sokaklarında. Özgürlüğe sevdalı bakışlar bir sızı hissetmekte şakaklarında. Ey mücahitlerin kılıcı zahitlerin zühtü hakka sevdalıların menzili sokaklarında ki türküler matemli ağıtlara dönüştü. Ey peygamber miracının ilk durağı sokaklarında ne Refref dolaşmakta ne Burak bu gün. Peygamber ayaklarıyla şereflenen sokakların Siyonist çizmeler ile kirletilmekte" dedi.

"Haçlı savaşlarının onlarcasının sebebi Kudüs'ün Müslümanların elinden alınması isteğiydi" diyen Osman Güral, şunları kaydetti: "Allanın resulü Hz. İsa'nın davetinin Kudüs'te yayılması onu Hıristiyanlar için bir kutsal mekan haline getirmişti. O yurdu elde edebilmek için nice savaşlar tertipleyip nice kanlar döktüler. Sonunda bu toprakları işgale muvafık oldular. Kudüs'ü kan ve zulüm kentine dönüştürdüler. Şerefli İslam komutanı Selahaddin Eyyubi bu toprakları yeniden İslam toprağı kılınca kin ve nefretleri artan Hıristiyan dünyası yüzyıllar süren haçlı savaşlarını değişik adlar altında sürekli tezgahladılar. l Dünya Savaşında sonra İslam orduları yenilince Kudüs'ü işgal eden İngiliz General Allenby, 'Haçlı savaşları bugün sona erdi' diyerek içlerindeki gizledikleri kini dökerek söze dökmüş oldu. Emperyalist dünya Siyonist rüyayı kendi kontrollerinde gerçek kılmak istedi. İki nehrin arasını Yahudiler için vaat edilmiş topraklar olarak algılayan Siyonist sapkınlık bunu gerçekleştirmek için her yola baş vurmayı kendine bir itikat haline getirdi. İngilizlerin şark politikası olarak adlandırdıktan büyük projede böylelikle Siyonist Yahudilerde yer bulmuş oldu. İngilizlerin kutsal topraklardan çekilmeleri ile birlikte yerlerine Yahudileri yerleştirdiler. Onları terör çetelerini örgütleyip bu terör çetelerinden bir terör devleti oluşturdular. O felaket gününden bu yana Kudüs ve çevresi bir işgal ve zulüm altındadır. Müslümanların yenilmişliği yeni savaşlara hazır olamayışları, cahiliyet belası, siyasal ve kültürel geri kalmışlık, akidevi ve ameli bozulmalar kutsal toprakların Siyonist ve haçlı işbirliği ile işgalinin önemli sebeplerinden oldu. Müslümanlar bu işgale karşı ciddi bir direniş gösteremediler. İzzettin El Kassam ve benzeri mücahit ulemanın gayret ve çabaları da işgali engellemeye topraklarımızı kurtarmaya yeterli olmadı. Milliyetçi ve batıcı çözüm yolları üzerine oluşturulan hareketler de Müslümanların dertlerine deva olacak başarılar elde edemedi. Çünkü Kudüs sıradan bir toprak parçası veya bir ulusal kimliğin üzerine inşa edileceği bir yurt değildir."

Kudüs'ün bir coğrafya ile bir kavimle bir siyasal algı ile ifade edilemeyeceğini dile getiren Güral, "80 yıllarda yeniden boy göstermeye başlayan İslami direniş Kudüs ve Filistin'de Müslümanlara umut veren çalışmalar üretti. Başta İslami Cihad ve Hamas gibi direniş hareketleri Müslümanlar için bir umut oldu. Bu gün İslami direniş Kudüs'ün özgürlüğü için yola çıkmıştır ve Kudüs özgür oluncaya kadar bu yoldan dönmeyecektir. Bizler Kudüs'ün kurtuluşunu bir akide meselesi olarak gördüğümüz için Kudüs'ü namazımızdan orucumuzdan ayn telakki etmiyoruz. Kudüs'ün kurtuluşu için çalışmayı en seçkin Salih amellerimizden sayıyoruz. Kudüs'ü öncelemeyen hiçbir anlayışı ve mücadeleyi İslami mücadele olarak nitelendirmiyoruz. Kudüs'ün ümmet bilincini bir arada tutacak en canlı ve en mühim değer olduğuna inanmaktayız. İslam ümmeti bütün ihtilaflarını bir yana bırakarak Kudüs'ün kurtuluşu hususunda ittifak etmeli Kudüs'e yürüyen yolda kardeşler olarak yürümelidirler. Her uykusunda Kudüs rüyası görenler, her uyanışında Kudüs hülyası ile uyananlar, her hüznünde Kudüs'ü hatırlayanlar, her sevincinde Kudüs için umutlananlar, her duasında Kudüs'ü ananlar ya şanla şerefle Kudüs'e girecekler ya da bu yolda varlıklarını feda edeceklerdir" dedi.

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim