AA Editör Masası'na konuk olan ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Canlı izlemek için tıklayınız>>

Bakan Soylu, Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin, "Buna tırnak içerisinde '2 Ekim olayı' diyebiliriz. Sadece bizi ilgilendiren bir mesele değil." dedi.

Bu meseleyi hukukun verdiği ölçüler içinde, şeffaf ve dünyaya açık şekilde yönettiklerini ve yönetmeye de devam ettiklerini aktaran Soylu, "Türkiye ilk dakikadan itibaren iki şeyi iyi bir meziyetle sergiledi; hukukun gereğini, ikincisi de soğukkanlılığı. Uluslararası sözleşmelere riayet etti, aynı zamanda da açık ve şeffaf adımlar attı." bilgisini verdi. 

Soylu, olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcılığın, Başkonsolosluk rezidansında arama yapılmasına ilişkin aldığı kararı hatırlatarak, uluslar arası anlaşmalar gereği bunun ilgili ülkenin onayıyla mümkün olduğuna işaret etti. 

Süleyman Soylu, "Bir kabul var ama başlamasına yönelik adımda ortak bir mutabakat gerekir. Bu ortak mutabakat bekleniyor. Bu izin daha önce verilmiş olsaydı belki tartışmalar hiç oluşmayacaktı. Ortak mutabakat sağlandığı andan itibaren bu adım da gerçekleşir." ifadelerini kullandı.

"Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin"

Bakan Soylu, savcılığın talebine olumlu cevap verebilmenin ve bunu sağlayabilmenin Suudi Arabistan'ın onayıyla mümkün olduğunu, ilgili ülke bu onayı gösterdiği andan itibaren rezidansta da soruşturmaya yönelik adımların atılacağını bildirdi.

Gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolmasının sadece dünyanın takip ettiği bir mesele olmadığının altını çizen Soylu, olayın aynı zamanda Türk hukukunun da imtihanı olduğunu söyledi.

Kaşıkçı'nın akıbeti konusunda kişisel kanaatleri olduğunu ancak bunları söyleyebilme kabiliyetine sahip olmadığını belirten Soylu, şunları kaydetti:

"Kanaatlerim kuvvetli ama bu, yargılamanın işidir. Bunların hepsi yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin. Bir soruşturmanın sonucunda gerek savcılık gerekse kolluk kuvvetleri bu konudaki araştırmanın sonucunu titizlikle ortaya koyarlar ve bütün dünyaya burada neyin olduğunu, ulaşabildilerse hangi delillere ulaştıklarını ortaya koyarlar. Bunun ötesinde bu meselede çok fazla söz tüketmek kanaatimce israftır." 

Bakan Soylu, "ABD'nin Kaşıkçı olayını 'Suud'un hamisi' olarak sahiplendiği" iddiasına dair de "Beyan farklılıklarından aslında böyle bir çizgiye de girilemeyeceği apaçık ortadadır. Üç gün önce başka, üç gün sonra başka bir şey. Dünya kamuoyuna söyleyebileceğim en diri cümle şudur; herkes soruşturmanın sonucunu beklesin." değerlendirmesinde bulundu.

'205 bin 523 düzensiz göçmen yakalandı'

Düzensiz göçmen sorununa ilişkin de Soylu, "2015'te 8 bin 500 kişi adalara geçiyordu, 2017'de 79, şu an ilk on ayda 86, yıl sonu itibarıyla yine 80'lerde kalır." dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, düzensiz göçle mücadele kapsamında 4 bin 382 organizatör ve 205 bin 523 düzensiz göçmenin yakalandığını bildirdi.

Soylu, "Suriyelilerin bizim ekonomimize de katkısını maalesef iş adamlarımız seslendirmiyor ve dillendirmiyorlar, kusura bakmasınlar." diye konuştu.

'371 üst düzey terörist etkisiz hale getirildi'

Terörle mücadele konusunda Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"'Bizim orada, şurada ne işimiz var' diye söylenenler var. Sadece iktidara muhalefet etmek için bu sözler söylenmez. Eğer bomba Afrin'de hazırlanıyorsa, terör örgütü Afrin'de eğitiliyorsa bizim Afrin'de işimiz var. Fırat'ın doğusunda da Fırat'ın batısında da işimiz var."

Soylu, "Terör örgütünü psikolojik ve fiziki olarak çok büyük hüsrana uğrattık. Türkiye içinde 371 üst düzey terörist etkisiz hale getirildi." dedi.

Bakan Soylu, "Keşke Rakka'ya gidebilseydik, keşke oralarda olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır." ifadesini kullandı.

'31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabı yapıyorlar'

"Oturmuşlar Kandil'de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabı yapıyorlar." diyen Soylu, şöyle konuştu:

"Benim görevim 31 Mart'tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart'tan önce adım atabilmektir. Onların muhtar belirlemeden PKK'yla irtibatlı-iltisaklı muhtarları belirleyip ona göre adım atmalıyız.

Birtakım belediyelerin tekrar HDP'ye geçeceği söyleniyor. Diyelim ki geçti, ne dediklerini biliyor musunuz? Söyledikleri şu, '31 Mart'tan sonra belediyeler bizde; eğer buralarda çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdiden dağa gönderin.' Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım. Seyredeyim mi, seyredelim mi?" 

FETÖ operasyonları konusunda Soylu, şunları söyledi:

"Ankesör ve ardışık aramalarla bağlantılı çok enteresan bir şey var, burada yakaladıklarımızdan yüzde 30’un üzerindeki itirafta bulunuyor ve 'Evet' diyor 'Biz böyleyiz'.

Şu anda elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işidir. ByLock operasyonlarından daha ciddi operasyonlardır. Bunu bitirdiğimiz andan itibaren Türkiye'deki FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalkacaktır.

Milletimiz şunu iyi bilsin, bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır."

Uyuşturucuyla mücadele konusunda Soylu, "Bu yıl tutuklanan sayısı 17 bin 57, bu az bir rakam değil. Şu an 50 bin torbacı cezaevinde." dedi.

AA

Editör: TE Bilişim