Türk Milleti, 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece kalbinden vuruldu.

Gücünü Türk Milleti'nin varlığından alan Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kümelenmiş Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'ya mensup cuntacılar milletin verdiği silahlarla milleti vurdu, milli iradenin kalesi Meclis'i bombaladı, sağa-sola bomba yağdırdı...

Millet görüş farklılığını bırakıp alanlara koştu, darbecilerin önüne durdu, şehit oldu fakat milli iradesini teslim etmedi...

Türk Milleti, varlığının kalbi olan TSK içinden gelen bu darbe girişimini kaldıramadı, ordu içindeki FETÖ'cuların temizlenmesi için Ordu ve Emniyet ile el ele vererek harekete geçti.

Gelinen süreçte önemli oranda temizlik yapıldı ve yapılıyor...

Fakat bu işten çıkar sağlayan ordu düşmanı, Siyonist, vatan haini tiplertüm TSK'ya karşı bir linç kampanyası başlatmış durumda.

Bu gibi insanlara halkımız prim vermiyor ancak bu zihniyetler sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarla, zihniyeti bozuk gazetelerde köşe yazılarıyla, haberlerle ordu düşmanlığı yapıyorlar...

Bir şeyi unutuyorlar; ordu-millet geleneğimizi.

Türk Milleti'nin geleneğinde asker vazgeçilmezdir, çünkü ordu olmazsa yaşatmazlar; bizi!

Aç kalırız ama ordumuzu besleriz.

Çıplak gezeriz ama ordumuzu giydiririz.

Mehmetçiklerimizi ellerine, başlarına kına yakarak büyük coşku içinde peygamber ocağına göndeririz.

Sadece bir şeye kızarız ihanete.

İhaneti işleyen cezasını çeker, yolumuza devam ederiz.

Halkımıza inanıyorum ki ordumuzu yıpratmaya çalışanlara fırsat vermeyecektir...

Yöneticicilere büyük görev düşüyor;

"Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi insanına kurşun sıkmaz, gücünü aldığı milletin Meclis'ine bomba atmaz, varlığını oluşturduğu Türk Milletini tankla ezmez... 15 Temmuz da bunları yapanlar asker kılığındaki terörist rütbeli askerlerdir... Buna dikkat edelim, TSK'ya sahip çıkalım, o olmazsa bu coğrafya da bizi yaşatmazlar. Onun için kışlalara gidelim Mehmetçikle kucaklaşalım, cuntacılara karşı çıkan subay ve astsubaylarımızı alnından öpelim. Birlikte güçlüyüz fotoğrafı çekelim..."demeleri önemli olacaktır...

***

Darbe girişimi sonrası  hem askerin kışladan çıkışına engel olmak hem de halkın galeyana gelip kışlaya girmesini önlemek için kışla önlerine konulan barikatların da kaldırılması gerekiyor.

Hükümetten gelen açıklamalar darbe girişiminin bittiği yönünde. Evet tehlike geçmemiştir. Belki bu açıdan barikatların kaldırılmıyor. Ancak darbeye karşı çıkan şanlı ordumuzu bir tehlike, düşman gibi göstermekten kaçınmak için barikatların kaldırılması yerinde olacağını düşünüyorum. 

Onun için;

Yerel yöneticilere çağrıda bulunuyorum; kışlalar önündeki barikatları kaldırın, yeniden millet-ordu bütünleşmesini sağlayın. Halkın ordusunu sevdiğini FETÖ'cu Siyonistlere gösterin...

Hükümete sesleniyorum; Güneydoğu da güvenlik zafiyeti var.PKK'lı yerel yöneticiler darbe yaparlar diye kışlaların önünü kapatmış durumda. Bu durumdan yararlanan PKK'nın yollara mayın döşemeye başladığı iddia ediliyor. Allah korusun bunun sonu kötü olur. Bölgedeki güvenlik güçlerinin önünü açın, güçlü ordu imajını çapulculara zedeletmeyin...

***

Darbecileri vatandaşlıktan aileleriyle birlikte atın!

Tüm gelişmeleri, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini düşündüğümde İDAM'nın tekrar gelmesi pek mümkün görünmüyor...

Bu darbeciler en ağır cezayı alacaklardır şüphesiz ancak bu yetmez.

Vatandaşlıktan da çıkarılmalılar.

Kendi ülkesini bombalayan, insanını öldüren Türk Vatandaşı olamaz.

Hainin vatanı olamaz,Hükümet acilen bu noktada çalışma başlatmalıdır.

Hainler içeri de çürürken, aileleri de Türkiye'den gönderilmeli ve tüm mal varlıklarına el konulmalıdır.

Bu yapılmalı ki bu gibi işlerin şakası olmadığını herkes görsün. Aksi takdirde benzer şebekelerin aynı yola başvurmayacağını kimse garanti edemez...