Maç ile ilgili nasıl bir giriş yapmam gerektiği konusunda o kadar kararsız ve karamsarım ki , koskoca 90 dakika oynandı (uzatmalarla 95 dk) ben toplam 10 bilemediniz 12 cümle not yazmışım. Türkiye Liglerinde yaklaşık 35 yıldır maçları takip ediyorum golcü deyince aklıma Tanju Çolak, Aykut Kocaman, Hakan Şükür geliyor. Şöyle bir ofansif orta saha oyuncularını düşünüyorum,  Oğuz Çetin, Sergen Yalçın, Mehmet Özdilek ilk hatırladıklarım. Son 35 yılda gol atmayı ve gol attırmayı en iyi beceren milli  oyuncular bunlar gibi sanki. Bu akşam saydığım 6 oyuncunun 2'si antrenör olarak  karşı karşıya, maalesef ofansif oynamaktan korkan, rakibin atacağı bir golü çıkaramayacağını düşünen teknik kadrolar, atacaklarını duran toplara, rakibin basit hatalarına yada bireysel yeteneklerin gücüne bırakmışlar. Futbol adına aciz ve basit anlayışa sahip iki takım var sahada. Şu an itibari ile gündemimiz deki en iyi antrenörler stoper oynamış Fatih Terim ile kaleci oynamış Şenol Güneş hocalarımız. İkisinin de gücü ofansif oynattıkları oyun sistemlerinde saklı. Sizce bu işte bir terslik yok mu ?

***

Maça gelince geçen haftanın 4 yiyen on birinden  1 değişik var. Bajiç yerine Ömer Şişmanoğlu oynuyor, sistem, taktik saha içi yerleşimi artık ezbere bildiğimiz gibi.  Top rakibin 1. Bölgesine geldiğinde topun arkasına 11 kişi ile geçen 4-2-3-1 dizilişi göze çarpıyor. Takımın boyu zaman zaman öyle kısalıyor ki stoper Ali Turan ile forvet Rangelov arasındaki mesafe 30 metreye düşüyor.  İğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık var sahanın ortasında. Tedirgin başladık oyuna, bu gayet normal ama geçen hafta dört yiyen takımı GIRTLAKLARI YIRTILIRCASINA destekleyen yaklaşık 15000 seyirci gelmiş.  Bu Konyalı maçları tiyatro seyreder gibi seyretmiyor artık, çekirdek (çitlek) de yasak var gücüyle bağırıyor, en çok onlar mücadele ediyor ama maçtan mutsuz ayrılan yine onlar. Hemen her taraftarın kafasında ayrı  11 var, kadro dışı kalması gerekenler, oynatılması gerekenler, transfer edilmesi gerekenler, fikir jimnastiği yüzlerce binlerce, sonuç  0-0 elde var 1

***

Savunmada oynayan dörtlü ile önlerindeki 2 ön libero can hıraş savaşıyor, rakibe alan bırakmıyor ve pozisyon dahi vermiyor. Peki önde oynayan dört oyuncumuz Traore, Meha, Ömer Şişmanoğlu ve Rangelov maçta vasata bile ulaşamıyor. Bugün tutanlar iyi atanlar kayıp. Meha benim burada ne işim var der gibi. Bu kardeşimizin vites kutusundaki  sıkıntı giderilmeli,  dördüncü vitesi görmeden yine maçı bitirdi, rakip oyuncu topla yanından geçiyor “arkadaş nereye gidiyorsun” demiyor.  Aykut Hoca duran topların hatırına oyunda tutuyor ama daha ne kadar sabredecek bilinmez.  Zira seyirci de homurdanmaya başladı. Traore 55-58 dakikalar arasında sahneye çıktı iki pozisyon yarattı,  aksiyonu bu kadar, oda sahada yoklar içinde.  Ömer Şişmanoğlu özellikle ikinci yarı rakip ceza alanı çevresinde öyle pas hataları yapıyor, öyle toplar eziyor ki rakip takım 5 defa bu sayede kontraya çıkıyor, ikisini kartlık faullerle kesiyoruz, diğer üçünü Gençlerbirliği iyi değerlendiremiyor. Rangelov bugün savruk, sadece koşuyor ve faul yapıyor o kadar.

***

Torku Konyaspor da sanırım en zor mevki forvet arkası, neden derseniz bu bölgedeki oyuncudan hem koşması isteniyor hem de oyun kurması,  top ayağa geldiğinde baskı da oluyor, topu tutma özelliğiniz yoksa ve biraz da ağırsanız saçmalıyorsunuz, Ömer Şişmanoğlu örneğinde olduğu gibi. Sezon başından beri Uğur İnceman, Vedat, Bajiç, Ömer Şişmanoğlu bu mevkide oynadı ve tartışmasız sahanın en kötüleri oldular, dolayısıyla oyundan çıkan ilk oyuncular bu oyunculardı.  Bakalım haftaya bu mevki kimi yiyecek merak ediyorum. Maça gelirken  El Kabir ve Stancu'nun ofansif yeteneklerinden çekiniyorum. Önlem almakta fayda var derken savunma oyuncularımızın konsantrasyonu ve dikkati bu iki oyuncuyu sahadan siliyor. Gençlerbirliği takımının bu yıl kanatları yok,  Konyaspor'un eskisi Djalma saman alevi misali üretkenlikten uzak. Ama merkezde oynayan bir ikili var 1990 doğumlu Landel ile 1995 doğumlu 20 defa genç milli İrfan Can Kahveci her pozisyonun içinde . Savunmanın merkezinden oynayan Ahmet  Yılmaz Çalık da ben neden A  Milli Kadroya dahil edilmiyorum der gibi. Zira bu 1994 doğumlu delikanlının da 68 Genç Milli maçı mevcut.  Maçta sivrilen bu üç oyuncuyu izlerken Türk Futbolu adına 10-15 yılı düşünerek seviniyorum, umarım bizdeki varlıkları ve sayıları da çoğalır.

***

Maç bittiğinde  10 maçta alınan 16 puan ve sıralamadaki 6.'lık iyi gibi.  Ama 14 sıradaki Gençlerbirliği'nin 11 puanı var. İşler 3-4 hafta kötü giderse felaket tellalları teneke çalarak istifa manileri söylemeye  başlar haberiniz olsun.  Fikstüre bir göz atalım. Fenerbahçe deplasman, içerde Eskişehirspor,  Çaykur Rize deplasman, Antalya evde, kolay maç  yok gibi neden mi  ? Ligin ilk haftasında izlediğimiz rakip kaleye gidemeyen stoperleri ve kalecisi ile ayakta duran Akhisar Belediye şu anda  4. Sırada.  Birde bu zor fikstürün üzerine hafta ortasında oynanacak  Ziraat Türkiye Kupası maçları var ki, seyreyleyin şenliği.

***

Sakatlıklar, cezalar, yorgunluk, performansta meydana gelecek düşüşler puanların daha zor kazanılmasına neden olacak.  Geçen haftaki yazım da  Ocak transferlerinde doğru adımların atılması gerektiği üzerinde durmuştum.  Sağ ve sol beke, hem sağda hem solda oynayacak bir kanat oyuncusuna,  ofansif bir orta sahaya ve bir ceza alanı içi golcüsüne mutlaka ve mutlaka ihtiyaç var.  Yönetimimizin bu konuda hassas davranarak atacağı adımlar çok önem arz ediyor, yoksa bizim spor basınımız ve taraftar gruplarımız  kaygan zeminler üzerine inşa edilmiştir. Transferler yapılmaz işler kötüye giderse  Yönetim İstifa, Aykut Kocaman İstifa tezahüratlarını duyarsınız şaşırmayın. BİZDEN SÖYLEMESİ!

OSMAN DURMUŞ