Zihnimin gökyüzündeki pembe pamuk şeker hayallerime karşı açtım gözlerimi bugün… Horoz şekerleri günün aydığını haber vermeye başladı. Penceremin önüne doğru ilerleyip, bembeyaz günaydın güvercinimi pırıl pırıl parlayan cam şeker misali güneşime uçurdum. Rengârenk çubuk şekerden umutlarım boy atmış bahçemi güzelleştiriyordu. Mutluluk soluyordum.

Kalbimden damarlarıma çikolatalı süt pompalanıyordu. Hayatın tadı damağımda doludizgin yaşıyordum.

Ki bir de gözlerimi açtım karanlık bir odada, yüzümde tebessümle yatağımda uzanıyorum. Nedense her güzel şey gibi bu da bir rüya ve bitmeye mahkûm…

Hayallerimde yaşadığım dünyam ne kadar da güzel. Orada her şey isteğime bağlı ve başrolü bana ait. Küçümseme yok, yargılama yok. Olabildiğince sade, çocuksu, sevgi dolu, ufak kaçamaklı… Biraz haylaz, biraz duygusal… El âlem mahkemesinden uzak, kendi merkezime yakın…

Hayaller, insanın dünyadaki cenneti… Aslında düşlediklerimizi düşünerek gerçekleri güzelleştirmek de bizim elimizde… Asıl olan bu dünya bir rüya… Düşün içinde hayal kuruyoruz. Bu yatılı hayata o kadar alışmışız ki farkında bile değiliz.

Hayat silsilesi devam ederken kimileri kırıp, kimilerini yıkıp, kimilerinde koca bir zelzele yaratıp geçiyoruz. Çünkü herkes için sadece kendisi ve kendi kalesi olan kalbi önemli… Doğrularımızı kabullenmeyen herkes yanlışlık içinde! Dünya meziyetleri kendi arasında saklambaç oynayıp da saklı kalmanın ortada olmaktan daha değerli olduğunu hisseden değerlerimizden biri olan hoşgörü de kendi benliğine çekilmiş ortalarda yok.

Tüm güzellikleri kendi elimizle kaçırıyoruz. Hırçınlığı, diklenmeyi marifet biliyoruz. Haktan hakkı kaçırıyoruz. Ederinden az değer biçmek işimize geliyor. Bunun doğru olduğunu kabul ediyoruz. Çünkü aynı muameleyi bizde yaşıyoruz.

Ülkemde terör koridorunu yok etmek, barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Harekâtı gibi; gönül topraklarımızı işgal etmeye başlayan bizi biz olmaktan uzaklaştırıp, bir canavar haline getiren duygulara da bir harekât düzenlenmeli…

İnsanlık varlığını yitiriyor. Ayakta soluyan, menfaati için yıkıp döken canlılar çoğalıyor. Yazık ediyoruz en güzelimize zarar verip, her geçen günde kalbimize bir siyah nokta daha ekleyerek yüreğimizi karartarak…

Gülten Alp’ın de dediği gibi;

“Horgörünün yerine hoşgörüyü seçin.

Duygusallığı duyarlılıkla harlayın.

Sevgi kuşları besleyin gönül kafesinizde…

Merhametle bakın her bir canlıya…

Tevazu ile tevekküldür, insanın yüzüne bir tebessüm yansıtan…

Takvim yaprakları bir bir umut bağlarken, siz de bir yerden başlayın yenilenmeye… Saygıyla dik duruşunuz olsa da, sevgiyle eğilin sevdiklerinize…”

Şanlı Türk ordumuzun Allah yâr ve yardımcısı olsun. Bu harekâtın ülkemize ve tüm zorda kalmışlara hayır getirmesi ve bizlere de dönüp bir hayatımıza bakmamızı sağlaması duasıyla… Selam ve dua ile…