GLOBAL BİR SAĞLIKLI YAŞAM MARKASI YARATMAK

Ben hep referanslı yazı bilimsel zeminli yazı yazarım. Bugün ise size bilimsel zemini çok fazla referansları da çok güçlü bir köşe yazısı yazacağım. Size nasıl bir Sağlık Markası yarattığımızı anlatacağım. Bu hikaye çok önemli bir hikaye. Neden mi? Çünkü ülkeler markaları kadar güçlüdür. Sayın Nur Demirok'un Para Dergisi 29 Mayıs – 4 Haziran 2016 haftasındaki yazısının başlığı bu. Yazısında çok önemli saptamalar var. “Ülkeler somut olarak elle tutulamazlar ama gözle görülebilen bir topluluğu ifade ederler” demiş.  Başka bir yerde de “Bir ülke toplumların algı merkezlerini harekete geçirecek kadar sağlam markalar yaratabiliyorsa markalar da onu yaratır” diye ifade etmiş. Şu anda yurt dışında bizi temsil eden, göğsümüzü kabartan markalarımız var. Onlarla gurur duyuyoruz. Daha çok olmaları en büyük dileğimiz. Ancak konu sağlık olunca dünyaya açılmış bilinen bir sağlıklı yaşam markamız yok. İşte bu saptamadan hareketle Helvacızade olarak biz Zade Vital markamızı global bir sağlıklı yaşam markası olmak üzere büyütüyoruz. Markalar gerçekten çocuklar gibi. Emek emek büyüyorlar. Sürekli ilgilenmeniz, gelişimlerini takip etmeniz, ileriyi planlamanız gerekiyor. Tüm bunları yaparken de çok hassas davranmanız ve marka imajını çok iyi korumanız gerekli. 

 

Marka yolculuğu uzun bir süreç. İlk olarak kendi ülkenizin insanlarında güven ve sadakat yaratmalısınız. Eğer markanız bir ürün ise kalitesinden sunumuna kadar çok farklı noktalarda strateji geliştirmeniz ve doğru taktiklerle markayı büyütmeniz lazım. İnovasyon bir marka için kilit kelime. Markanız inovatif bir ürün ise hızla büyüme potansiyeli var. Ancak hızla büyümek de sancılı bir süreç. Her büyümenin hak ettiği bir süre var.  Nasıl bir bebek 9 aydan erken doğarsa sıkıntılar yaşanıyorsa aynı sıkıntılar markanızda da yaşanabilir. Markayı yaratan ve büyüten ekibin çok deneyimli olması önemli. Süreç içerisinde yıpranmadan yollarına devam edebilmeliler. 

 

Yaptığınız işin içinden sağlık geçiyorsa kurallarınız bir kaç kat daha katı olmalı. Bilimsel zeminde ve “önce zarar verme” ilkesini hep aklınızda tutarak yolunuza devam etmelisiniz. Yarattığınız markanın insanların yaşam kalitesini arttırdığını ve yaşamlarını uzattığını unutmamalısınız. Hammaddenizden, üretim yerinize, çalışanlarınızdan, yöneticilerinize her noktanın kaliteden ödün vermeden en üst düzeyde verimli olmasını sağlamalısınız. Bunları yaparken ortak akla çok güvenmelisiniz. Gücünüz, alt yapınız ve bilgi birikiminizin ötesinde bilimsel kuruluşların gücüyle de desteklenir olmalı. Yola çıkarken belirlediğiniz değerlerden fedakarlık etmemelisiniz.

 

Bir gün yurt dışında bir eczaneye ya da sağlık marketine girdiğinizde elinize aldığınız sağlıklı yaşam ürünün ülkenizden çıktığını görmek kadar sizleri de çok gururlandıracaktır eminim. İşte biz 7 gün 24 saat Konya'da, İstanbul'da ve İzmir'de bu gururu hep birlikte yaşamak için çalışıyoruz. En büyük desteğimiz de sağlığına önem veren, yaşam kalitesini artırmak ve daha uzun ve sağlıklı yaşamak için kendi ülkesinin markasına güvenen ve inanan sizlersiniz. Unutmayalım “Ülkeler Markaları Kadar Güçlüdür”.