Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, dünyanın ve Türkiye’nin gündeminden hiç inmeyen “Küresel Hegemonya Savaşları” anlatıldı.

Konusunda uzman Tarihçi-Yazar Cengiz Acar, küresel hegemonya savaşlarının geçmiş tarihi bir perspektifini çizip özetledikten sonra Avrupalılar arasında uzun süren mezhep savaşları, birinci ve ikinci dünya savaşları ile iki kutuplu (ABD-Sovyet Rusya) dünyadan Amerika’nın tek kutuplu dünyasına kadar gelen süreçte yaşanılanları da ele aldı. 

Meram Uluslararası Gençlik Akademisi’nde gerçekleştirilen sohbette, küresel düzenin koruyucu askerî gücünü NATO’nun oluşturduğunu, Dünya Bankası ile Dünya Ticaret Merkezi’nin ekonomik kontrol mekanizması olduğunu ve IMF’nin de sıcak para devşiren motor teşkilatı olduğunu kaydeden Cengiz Acar, “Birleşmiş milletler ise tüm haksız uygulamalara hukukî görüntü sağlamakla sorumlu bir örgütlenmeyi temsil etmiştir. Rusya’nın komünizmi tek etmesiyle rakipsiz kalan ABD, küresel hâkimiyeti için en büyük risk olarak gördüğü İslâm coğrafyasını Siyonistlerin de teşvikleri neticesinde kendisine yeni düşman olarak belirlemiştir” dedi. 

KÜRESEL GÜÇLERİN EN BÜYÜK ARACI MEDYA

Küresel güçlerin sınırsız sermaye birikimini elinde tutan ve tüm dünyada, kadın, organ, uyuşturucu ile silah ticaretini kontrol eden tröst şirketler ile ABD’de çok zengin 15 aileden oluştuğunu belirten Acar, 11 Eylül’den sonra dünyada ve özellikle İslâm coğrafyasında terör tarihinin en büyük patlamasını gerçekleştirdiğini söyledi. Terör aracılığıyla devlet ve milletleri cezalandırarak pek çok bölgeyi istikrarsız hale getirdiklerine dikkati çeken Acar, “Küresel hegemonyanın en büyük aracı medyadır. Medya ile zihin kontrolünü sağlayıp algıları belirler, dünya gündemini şekillendirir. Medya, moda, marka, müzik ve spor gibi kendi sınırsız sermaye birikimini sağlayacak kavramların yaygınlaşmasına ortam hazırlar. Moda olarak nitelenen eğlence, kıyafet, yaşam tarzı, tüketim alışkanlıklarının oluşmasını arzular. Bu amaçla filmler, diziler çeker, gençler için rol model olacak yeni yeni yıldızlar oluştururlar. Ayrıca medya aracılığıyla diğer ülkelerin siyasi otoritelerini baskı altına alırlar” dedi. Üretim ve tüketim ilişkisinde, 1,5 milyar nüfusa sahip Çin’i, hem üretim hem tüketim olarak kendi sistemleri içerisinde değerlendiren küresel güçlerin, Afrika ile Güney Amerika kıtasındaki toplumlarınılaboratuvar faaliyetleri için kobay olarak kullandıklarına işaret eden Acar, bu kıt’a ve coğrafyada ortaya çıkan virüs ve yaşanan toplu ölümlere dikkati çekti. 

Küreselcilerin çalışma yöntemlerinin tez, antitez ve senteze dayandığını ve “İslâmi terör” ve buna bağlı olarak “İslamofobi” kavramlarını türettiklerini belirten Acar, “Ortadoğu terör yuvasına döndürülmüş, İslam toplumları kan ve gözyaşına boğulmuşlardır. Maddi ve manevi olarak tükenmiş İslam toplumları için şimdi Protestan, Peygambersiz ve kuralsız yeni bir İslam inancı pazarlanmaya başlanmıştır” diyerek MOSSAD’ın dünyada 70 kadar dini cemaati maddi ve manevi olarak desteklediğini kaydetti.  

Küresel güçlerin, 21. yüzyılda dünya coğrafyasında “özyönetim” adı altında küçük devletçikler oluşturmak istediklerini, Çin’i ise dünyanın yeni ABD’si yapmak için çabaladıklarını, yeni uluslararası para birimi olarak Bitcoin (sanal para) kullanımını sağlamak için harekete geçtiklerini, insan hafızasının yok edilerek bilgisayarların, robotların ve en sonunda yapay zekanın devrede olduğu tek dünya, tek tip insan oluşturmak istendiğine dikkati çeken Acar, “Millet, din gibi toplumsal örgütlenmelere neden olan kavramlar yok edilerek “küresel millet” oluşturmak, işgücünü tamamen robotlar üzerinden sağlamak, Emojilerle, yâni sembollerden oluşan uluslararası yeni alfabe sistemi kurmak istemektedirler” dedi.

Küreselcilerin sloganının “Allah bu dünyayı yarattı. Bizde Tanrısı biz olduğumuz kendi sanal dünyamızı yaratacağız” olduğunu kaydeden Acar, akıllı teknolojiler ve dövmelere işaret ederek bütün bu küresel operasyonların merkezinin Amerika olduğunu (Rockefeller Ailesi)ve Tanrısı kendilerinin olduğu tek yönetim merkezli bir dünya inşa etmek istediklerini ve İngiliz Psikolojik Harp Merkezli çalıştıklarına dikkati çekti.

Küresel güçlerin gıda sektörünü toplumları zehirleyen bir başka terör alanı olarak kullandıklarına işaret eden Acar, “Sağlık bakanlığının yaptığı istatistiklere göre her dört Türk gencinden biri kısır.  Hazır gıdaya dayalı ürünler toplumu ifsada sürüklüyor. Bunun ciddiyeti toplum tarafından yeterince anlaşılabilmiş değil.Bilim ve algı dünyamızın zayıflamasının en önemli sebeplerinden birisi de beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi ve değiştirilmesinden kaynaklanmasıdır. Bu konuda çevremizi uyarmalı ve bilinçlendirmeliyiz. Savaş cephelerde yapılmıyor” dedi.

ADALET, MERHAMET, SEVGİ VE CESARET

Küresel güçlerle başa çıkabilmenin yolunun adaletten, merhametten, sevgi ve cesaretten geçtiğini belirten Acar,  “Bütün bu ayrıştırmalarına, bilgi ve algı dünyamızda yaptıkları ifsada rağmen hâlâ merhamet edebilen bir kimliğe sahipsek, hâlâ sevebiliyorsak, hâlâ aramızdaki ayrılıklara rağmen kimseyi tekfir etmeden kucaklayabilecek yüreğe ve cesarete sahipsek işte biz yeni dünyanın kurucu unsurları olabilecek dirayet ve cesarete sahibiz demektir” dedi. 

Acar, küresel güçlerin korkularını da şöyle sıraladı: 1-Kırmızı çizgileri ve imanî esas ve prensipleri olan bir inanç sistemidir. Bundan çok korkuyorlar.2-Adalet edebilen bir toplumdan korkuyorlar.3-Merhamet eden toplumdan korkuyorlar.”

Sohbetin soru-cevap kısmından sonra HİSDER adına tarihçi Cengiz Acar’a teşekkür plaketini ise, dernek başkan yardımcısı Mustafa Dündar ve Eğitimci Kasım Yazıcı ile birlikte takdim ettiler.

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim