Eşimin ameliyatı nedeni ile Necmettin Erbakan Meram Tıp Fakültesinde ilk gün 24 saat geçirdim. İkinci ve üçüncü gün geçirdiğim zamanlar içerisinde, Tıp fakültesi hastanesi olarak çalışmaları ilgi ile izledim.

Muhteşem bir hastane yapılmış.  Beş yıldızlı otel konforunda. Henüz eksiklikleri var. Onların da kısa zamanda tamamlanacağını düşünüyorum.

Özellikle kadın doğum bölümünde;  Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda Prof.Dr. Hüseyin Görkemli ve ekip arkadaşlarının çalışmasını gözleme fırsatım oldu.

Muhteşem organize olmuşlar. Sekreterinden, hemşiresine, yüksek lisans eğitimi yapan hocalara kadar  ana bilim dalı ekibi; sağlık, hijyen, hizmet, güler yüzlü iletişim üreten modern bir bilim, eğitim ve  hizmet yuvası olmuş.

Hepsine sonsuz teşekkürler ediyorum.

Öğrenciler dördüncü sınıfa kadar kampüste, son iki yıllarını hastanede geçiriyorlar.

N.Ü Meram Tıp,  hem hastane yani  iş yeri hem de eğitim ve öğretim mekanı.

Bunları düşünürken, Türkiye’de tıp neden ileri, daha hızlı neden gelişiyor, şimdi daha iyi anladım, dedim.

Burada üretilen  ürün, sağlığa dönüşüm hizmeti. Sonuçta bir üretim.

Bu sistem neden sanayide olmasın diye düşündüm. Bir sanayi işletmesi yöneticisi olarak merak ettim.

O sağlık hizmetini en üst seviyede üretmek için;  araştırma, gelişim, eğitim, öğretim  hepsi birbirine entegre olmuş.

Burada öğrenci olsam dedim; öğrendiğim, her şeyin uygulaması  var, merak ettiğim sorunun cevabını arayabilirim. Öğrenirken bir ömür geçireceğim mesleğimin her detayını an be an  yaşayabileceğim bir yer diye düşündüm.

Bir işletme Fakültesi mezunu olarak, öğrenciliğim süresince, babamın dükkanı sayesinde yaşadığım iş tecrübelerinden başka, hiçbir gerçeklik aklımda yoktu.

Bir esnaf çocuğu olarak çok şanslıydım, öğrendiği her şey teoride olan arkadaşlarımı düşündüm. Ve sonra neden devlete ya da bankaya girmek istediklerini daha iyi anladım.

Oysa bir işletme mesleğini seçen insanın girişimcilik ya da yöneticilik hayali daha gerçekçi olmalıydı.

Hele ülkemiz sanayisi olarak, neden bir stratejik bir ürün üretemediğimizi,  teknoloji alanında katma değeri yüksek üretimlere ulaşamadığımızı çok daha somut bir şekilde Tıp fakültesi örneği ile karşılaştırmalar yaparak daha net görüyordum. 

Buradan yola çıkıp,  sanayinin bütün ihtiyacını da benzer şekilde konumlandırmamız gerektiğini düşündüm

Organize sanayi bölgeleri kurulurken  eğitim, öğretim, üretim, teknoloji, gelişim, innovasyon, endüstri 4:0 hepsinin birlikte, entegre bir şekilde konumlandırılması gerekli dedim.

Sanki Ahilik sisteminin güncellenmesi gibi.

Konya Teknik Üniversitesi bu amaçla Konya Organize Sanayi bölgesine bitişik yapılıyor. Bence daha fazlası olmalı.

Mesela 5’nci bölgede  üniversite, girişimcilik ve devletin iş birliğine ayrılan önemli alanlar, organizasyonlar ve işbirlikleri düzenlenmeli.

6(Altıncı) Bölge planlanırken tamamen  bu iş birliği ve tamamlayıcılık üzerine  proje üretilmeli. Üstelik hedeflenen ulusal teknolojilere ulaşmak için de bir başlangıç olur.

Önce öğrenci olarak düşündüm. Bu öğrenci işletme, makine, elektronik,elektrik, endüstri ürünleri tasarımcısı,  teknik ressam, kimya, lojistik benzeri  bir çok mesleğin öğrenimini görüyor olabilir.

Öğrencilik yaşamının başından itibaren çalışacağı işletmeleri veya benzerlerinin hepsi ile az veya çok böyle bir ortamda tanışacak.

Belki kendisine yarı zamanlı işler bulacak. Daha organizenin caddelerinde okula giderken ihracata giden , ithalattan gelen mamulleri taşıyan araçlara aşina olacak. İşçi servisleri, bankalar, malzeme taşıyanlar iş arayanlar daha okul hayatında yaşamının bir parçası olacak. Bir yabancı dili kendi ülkesinde öğrenir gibi sokakta geçerken sınıfta öğrendiği birçok kavramın karşılığını gerçek olarak  görecek.

Çalışan işçilerle, yöneticilerle, girişimcilerle tanışacak.

Biraz meraklı ise, bir fabrikayı gezecek. Merak ettiği her şeyi gerçek olarak görebilme imkanı olacak.

İşveren de  insan kaynaklarına daha yakın olacak. Sudan çıkmış balık gibi çalışan değil, işi tanıyan insanlarla çalışma fırsatı olacak. 

Çözemediği, veya merak ettiği bir konuyu bir öğrenci grubu ile, proje yapabilecek, hatta o bilim dalının hocası ile de işbirliği  imkanı olacak.

Üniversite gelişmiş dünya teknolojilerini öğretirken uygulama alanı ile daha kaliteli eğitim öğretim imkanı yakalayacak.

Devlet hedeflediği teknoloji, gelişme ve katma değere kaynak ayırırken; bir taşla 5 kuş vuracak.

Verdiği teşviki, aktardığı kaynağı  bir üniversite, girişimci ve devlete zimmetlemiş olacak.

Kaliteli öğrenci yetiştirmiş olacak.

Sanayiciye verilen teşvikler daha sağlam temele oturacak.

Sanayicinin, üniversitenin, öğrencinin, girişimcinin ve devletin bir teşvik ile hedefi gerçekleşmiş olacak.

Her hangi bir projenin ilk adımın atan,girişimde bulunanı devlet, üniversite, öğrenci, girişimci, bilim adamından biri  olabilecek. Daha dinamik ve tamamlayıcı bir gelişmenin de temeli kurulmuş olacak.

Üniversite de gerçek hayata daha yakın olacak

Böylece sadece gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkmak değil, belki de yeni teknolojilerle gelişmenin önderliğine de kapı aralanmış olunacak.