Yıl 1978 bir gün beyaz eşya satan mağazamızın önünde oturuyoruz,

Bir abi ; Avrupa’da renkli televizyon varmış bize ne zaman gelir dediğinde, öbür abi; bize gelmez, biz üretemeyiz diyordu.

1980’de bir grup arkadaşımla Kıbrıs’a gitmiştik. Kot almak istiyorduk. O zaman ülkemize kot kaçak geliyordu. Lefkoşe’de bir kot imalatçısı bulduk.  Kumaşımızı seçtik. Bu kot Kilis üzerinden ülkemize kaçak gelen kotun aynısı idi. O kotları da onlar imal ediyormuş.
İmalatçı abi;  kot kumaşı Bursa’dan Akfil firmasından , üzerindeki deri etiket , metal düğmeler ve fermuar da İzmir’den geliyor dedi.

Neden Türkiye’de üretilmiyor diye sormuştuk.

Böyle olunca Amerika’dan geliyormuş gibi  pazarlayabiliriz, yabancı olduğuna herkes inanır ve yüksek fiyattan satılır, Türkiye’de üretilse yerli denir, kaliteye güven olmazdı.

O zamanlar bir şeyin kalitesini vurgulamak için’’ Avrupa mal’’ ‘’Amerikan’’ bunlar diye satılırdı.

O yıllar’’ bizden bir şey olmaz’’ yıllarıydı 

Olmazı söylemek, kendine güvensizliği söylemek sanki bir marifetti.

Toplumun geleceğe dair hayali neredeyse yok,ufkumuz çok dardı.

Yeni yeni taklitler yapmaya başladık. İyi bir kopyacı olduk.

Kendi teknolojimizi üretebileceğimize hiç inanmıyorduk.

En iyi övündüğümüz şey, başka teknolojileri bizim de üretebildiğimizdi.

Şimdi de bu kopyacılıktan çok kurtulabilmiş değiliz.

Ama şimdi ümidimiz var. Hiç olmazsa ben ümidi olanlar arasındayım.

Geçtiğimiz günlerde Silifke Işıklı mahallesinde bir ortaokulun Tubitak desteği ile düzenlemiş olduğu 4006 kod’lu teknoloji  fuarına gittik. Bu tip fuarların başlangıç seviyesi imiş. 25 projeden oluşuyor.

Çok ilgi ve zevkle izledim. İçim ümit dolarak. Hayallerime daha bir yaklaşmış hissettim kendimi.

Isı yalıtımı projesinden depreme dayanıklı evlere, 

Pnomatik ve hydrolik sistemle işleyen kazıcı,

Doğanın renklerinden doğal boya.Renkli örtülerle ser imalatına 

Seracılıkta beyaz ve ardından kırmızı örtünün verim artışı sağlaması,

Tarihi oyunlarımız,Toplama çıkarma Treni.

Kendimizi İfade etmekte yeterli miyiz? Araştırma projesi. Ay’da Türk Büyüklerinin verilen ismi,

Matematik her yerde. Puzzle ile İngilizce öğrenme.

Toprağına sahip çık.
Hologram teknolojisi ile görüntü elde etme,

Kablosuz elektrik,

Bilimsel çalışma teknikleri, bilimsel analiz sistemleri,

Hepsi uygulanarak sonuca ulaşma,

Proje yapma, teoriyi imalata geçirme,

Daha orta okulda hayal etme, proje yapma, araştırma, geliştirme, uygulama hepsi öğrencilerin ufkunu açan , hayata yaklaştıran, öğrencinin hayal dünyasında farklı uzaylar inşa eden çalışmalardı.

Çok ümitlendim.

Geçen Konya’mızın ve ülkemizin medarı iftiharı Akınsoft’un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Özgürün Tv’de bir programda yapay zeka, robotlar ve robotik teknoloji, geleceğin teknolojileri konusundaki açık oturumda beyanlarını dinlerken de benzer duyguları yaşamıştım.

Öğrencilerin fuarını izlerken öğretmenlerin ve yöneticilerin ne kadar da çok gayret ettiklerini izlemek de çok ümit vericiydi. Mesaici, salt memur olup ,sadece çabuk gelir elde edilen meslek, tatili bol diye öğretmen olan insanlardan çok farklılardı.

Projelerden hydrolik kazıcı çalışmasını sosyal medyadan paylaşınca, ülkemizin başka bir övünç kaynağı iş makineleri üreten Hidromek firmasının insan kaynakları departmanından Endüstri mühendisi Neslihan Bilici projeyi yöneticilere göstermek için istemesi de bir projenin aslında ne kadar hızlı yol alabileceğinin müjdesi gibiydi.

İstanbul’da 20 ilden 40 üniversiteden gençlerin dünya çapında şirketlerin sponsorluğunu ikna ederek kendi harçlıkları ile kurdukları SİMURG derneği ve üyelerinin yeni nesil gençlerin, neler başarabileceğinin ayak izleriydi.

Ümitlenmeyelim mi?

Her şeye olmaz gözüyle bakan  bir çok insanın ruhumuzu kararttığı bu zamanda bir güneş gibi aydınlık saçan gençleri izleyip de ümitlenmeyelim mi?

İnsanları sadece eksiklerini konuşan, başkalarına kötü diyerek kendini iyi göstermeye çalışan kurnaz güruhun olduğu yerde, öz güvenle yola çıkan öğrencileri, öğretmenleri, girişimcileri görüp de ümitlenmemek olur mu.

Sadece alışkanlıkları ile yaşayan buna rağmen kültürünü bile tanımayan büyük bir çoğunluğun içinden çıkan bu cevherlerin içinden mücevher çıkabileceğine inanmamak için kör olmak gerekmez mi?

Sadece kendi faydasına , bazı çokluklarla hareket eden çoğunluğun içinden, insanlık faydasına tasalanan gençler, çocuklar gelecekten ümit etmek için büyük bir sebep değil mi?

Ben o çocukları, gençleri, öğretmenleri saygı ile selamlıyorum.