Ne demişler; rüzgar esmeden sap samandan ayrılmazmış!

Essin bu rüzgar. Sapla samanı ayırt etmek için savursun da savursun. İyice ayıklasın. Kararlı bir duruş ortaya koyuldu. Bundan geri adım atılmasın. 

Her ne kadar bu temizlik zor olacaksa, yapılan çalışmanın samanlıkta iğne ararcasına zor olduğu kabul edilse ve bu yapıyı tamamen temizlemek için zihinleri temizlemek gerekse de içimizdeki ötekilerin artık içimizde olmaması gerektiğine kaniyiz. 

Bu kapsamda tüm Türkiye genelinde göz altıları, açığa alınmaları, görevden uzaklaştırılmaları vesaireleri hep birlikte takip ediyoruz. 

Konya'da da yuva yapmış pislikleri temizlemek için emin adımlarla, belki birilerine göre yavaş ama sağlam gidildiğini söyleyebiliriz.

Soralım;

Kimler görevden alınıyor? Hangi kriterler göz önünde bulunduruluyor kamuda görevden almalar için?

Cevaplayalım;

Bylock adında bir akıllı telefon uygulaması var. Arkadaşınızla kriptografik güvenli bir iletişim kurmanızı sağlayan bir uygulama. Uygulamada güvenliği sağlayabilmek için asgari düzeyde güvenlik şifresi ile iletişim kanalları harekete geçiriliyor. Bu sayede üçüncü bir şahıs sizin iletişiminize erişemiyor. 

Bylock programını FETÖ üyelerinin ve paralel ihanet çetesinin kullandığı tespit edildi. Tespitin hemen ardından bylock programını kullananlara göz atıldı. Bakıldı ki, hainlerin ortak iletişim kanalı Bylock'muş. MİT, bu yapının iletişim kanalını çözer çözmez düğmeye bastı ve bu program üzerinden iletişim kuran yaklaşık 50 bin kişi takip altına alındı. 

Başka?

Malumunuz 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları ve soruşturması süreci yaşandıktan sonra FETÖ'nün finans kurumu olan Bank Asya aktif halde kalsın diye o dönem bu yapıya mensup olanlar, aidiyet hissedenler ellerinde avuçlarında ne varsa Bank Asya'ya yatırmıştı. 

Bu bankaya mevduat hesabı açtırıp, büyük paralar yatıran, sonrasında bunları çekse bile küçük bir miktarını orada bulundurarak bankanın varlığının yasal zeminde güvence altına alınmasını sağlayanların hemen hepsi takip altına alındı. Özellikle iş dünyası ve üniversitelerden alınanların Bank Asya'ya açtıkları mevduatlar ve yatırımları ile bankayı ayakta tutma gayretlerinden ötürü doğrudan ilişkilendirilmesi bu günkü süreçte gayet tabiidir. 

Bitti mi?

Bu yapının gazetesi, dergisi, televizyonu, radyosu vardı değil mi? Bu kitle iletişim araçlarını yönetenler ile onları besleyenler de bu işin doğrudan bir tarafı. Ayrıca bu işin bir de sosyal medya ayağı var. Belki diğerlerine nazaran daha az ama sosyal medya paylaşımları bile hainleri ele vermekte etkili olabiliyor. 

Devamla, 

Malum yapının sendikaları ve dernekleri var. Kamu kurumlarında görev yapan hainlerin yine malum yapının ürünü olan sendikaya üyelikleri de kendilerini açık etmelerini sağladı. Diğer yandan Konya'da TUSKON, AKTİSAD gibi işadamı dernekleri, Kimse Yok Mu gibi yardım dernekleri vardı. Türkiye genelinde buna benzer derneklerin yöneticisi, üyesi ve ilgilisi olanlar da FETÖ / PDY soruşturması kapsamında hakkında işlem yapılanlar arasında. 

Şu ana kadar saydıklarımızın hepsi olmuş olanlar. Yani olacaktan, gaipten bir şeyler söyledik mi? Söylemedik...

İşin özeleştiri kısmına gelince;

İçimizde kendisini ihbarcı olarak görevlendirmiş olan, gazetecilik mesleğinin özünü, mayasını unutmuş ya da o maya kendisinde hiç tutmamış olanlar var. İşi gücü bir kenara bırakmışlar, muhbirlik yapıyorlar. Bizim işimiz muhabirliktir. Onlar muhbirlikle muhabirliği karıştırmış olacaklar ki, birilerinin isimlerini vermekten hiç çekinmiyorlar. 

Bununla da kalmayıp, devletin kurum ve kuruluşlarını kendilerince göreve çağırıyorlar. İşaret ediyorlar sonra, 'falanca yere iyi bakın, önümüzdeki günlerde burada ciddi bir temizlik olacak' diye. 

Yahu sen kahin misin, nereden biliyorsun?

Ben de bilirim asılsız astarsız şeyleri karalamayı. Ama bu işin ahlak boyutunu nereye koyacağız? 

Senin bildiğini devlet bilmiyor mu sanıyorsun? Devlet senin bildiğini, bilmediğini ve hatta seni çok iyi bilir. 

Kaldı ki, böyle yaparak devleti sen mi koruyorsun? Millet devleti var eder. Ama devleti en iyi koruyacak olan yine devlettir. O yüzden kraldan çok kralcılık yapmaya lüzum yok. Şartlar ne olursa olsun gazeteci olduğumuzu unutmamalıyız. 

Anladın mı?

Dur anlatıyım.

OHAL neden ilan edildi? Devletin daha hızlı refleksler gösterebilmesi için. OHAL kapsamında yukarıda bahsettiğim maddelere haiz olup da şüphe uyandıranların isimleri illerde valilere gönderiliyor. Valilik de oluşturduğu kurul aracılığı ile bu sürece yardımcı oluyor. Kendisine gelen isimleri de ilgili kurumlara iletiyor. Devlet kanalıyla gereken neyse yapılıyor. Yani bizim gazeteciler olarak verdiğimiz isimler sürece belki de hiç etki etmiyor. Olay olur biter, ardından halkı bilgilendirmek amacıyla gerekeni yapar, yazarız. 

Birilerinin işaret ettiği Konya belediyelerine de girdiler. Konya belediyelerinin kökenine, geçmişine baktı mı acaba operasyona davet edenler. Konya belediyeleri Milli Görüş geleneği ile yoğrulmuş, harmanlanmıştır. Bugün Konya'da yapılan sadece ve sadece Milli Görüş'ün belediyecilik anlayışının uygulamaya dökülmesidir. Bu, belediyenin her alanında böyledir. 

Bugün, Konya Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere merkez ilçe belediyelerinin tamamında üst düzey bürokratların, yöneticilerin, amirlerin hemen hepsi Milli Görüş geleneğinden gelmektedir. 

Bu dönemde görevden alınanlar bir yana da görev süreleri dolduğu için ayrılanlara sıfat yakıştırırken kriterin ne?

Dün Konya Büyükşehir Belediyesi'nde 29 kişi açığa alınmışken böylesi bir yazıyı yazmak risk mi, bana göre değil.

Tam vaktinde ve yerinde bence. 

Görevden uzaklaştırılanların içimizdeki çürük elmalar olduklarını görmek gerekir. Kaldı ki bir gazeteci olacak, edecek gibi altı boş varsayımlarla hareket edemez, etmemeli. Biz bu işin okulunda da, bizi eğitenlerin duruşunda da, alaylı ağabeylerimizin uygulamalarında da hasbelkader kendi birikimlerimizde de bunu gördük. Böyle bilir, böyle uygularız. 

Yanlış yaptığını gördüğümüz meslektaşımızı da son çare olarak nazik bir dille uyarırız.