Ünlü sanatçı Ulvi Alacakaptan “Garip ama gerçek” klişesini “Garip ama Türkiye” olarak eserlerinde çokça kullanırdı.

Geçen haftanın gündemine oturan “Garip ve milyarder dilenci” bize bu ifadeyi şehrimiz ölçeğinde kullandırttı:

“GARİP AMA KONYA”

Dilencimizin hayat hikâyesinde İstanbul, Ankara ve İzmir var ama vatandaş 34 senedir Konya'da.

Bu ayrıntı çok önemli ve asla küçümsenmemelidir.

İstanbul, Ankara ve İzmir'de dikiş tutturamayan bir “herif-i na şerif” Konya'da şehrimiz insanı 34 yıl kandırarak servet sahibi oluyor.

“Kaz göndersem yolar mısın?” diyen ünlü atasözünü tebessüm ile hatırlamanın tam sırası.

İstanbul, Ankara, İzmir ve 34 yıl KONYA.

Ne diyordu, ilk belediye başkanımız Âşık ŞEM'İ, ünlü KONYA METHİYESİ'nde?

“Hor gezer ademleri amma veli irfan olur

Hafıza gayet ceri, âlimleri umman olur

Hasılı bir katre suyun içen aslan olur

Galiba toprağının iktizası bu Konya'nın”

Âşık ŞEM'İ tamamını okumanızı istediğimiz şiirinde, Konya toprağının yansımalarından bahsediyor.

O zaman, yani ŞEM'İ'nin yaşadığı 1782-1839 yıllarında ETLİEKMEK'de yoktu.

Aşık ŞEM'İ'nin dikkat çektiği toprak ve suya şimdi BESLENME gerçeği de giriyor.

Etliekmek ve yağlı pirinç pilavını ekmekle yiyen bir toplumun 34 yıl “yolunması” aslında normal bir sonuçtur.

İstanbul, Ankara, İzmir ve 34 yıldır “eğitime devam” eden Konya.

Bizde bu ense varken daha çok şaplak mı yiyeceğiz?

Vaziyet ciddidir.

Etliekmek toplumu ve yağlı pilavı ekmekle yiyen ahali demek ki böyle oluyor.

Bir sahtekârı, 34 yıl kendini kandıran bir insanı teşhis edemiyor.

Vaziyet ciddidir. Üzerinde değişik yönlerden durulması ve tahlil edilmesi gerekmektedir.

Konya'ya okumaya gelmiş kişilerin memleketlerine dönmeyip Konya'mızda toplum önderleri olması “GARİP AMA KONYA” gerçeğiyle akrabadır.

34 yıl dilenen ve bankaya girip çıkan sahtekârı teşhis edemeyen ahalinin önderleri de okumaya gelenlerden çıkar.

Onların ne olduğu belki “Susurluk Kamyonu” çarpınca anlaşılır.

Pirinç vatanında yani uzak doğuda yavan olarak yenir.

Konya'mızda yağlı ve buğday ekmeği ile birlikte yenir. Pirinç ve buğdayın birlikte aşırı tüketiminin yan tesirleri acı oluyor demek ki.

“GARİP AMA KONYA”

B u kadar acı ifadeler kullanmamızın sebebi 34 yıl süren bir tiyatroyu fark edemeyiş olmanın ıstırabıdır.

Konunun meczuplara saygıyla ilgisi yoktur. Zira ortada bir meczup yok! Bankalara hesap açtıran ve bunları takip eden bir SAHTEKÂR var!

Siz hangi meczubun bankalarda hesabını gördünüz?

Türk toplumunda meczupların her zaman özel bir yeri vardır. Bunu Prof. Dr. Ayhan SONGAR Hocadan bizzat duymuşuzdur.

“Üsküdar'ın Üç Sırlısı” kitabında okumuşuzdur.

Bir Trilyonu aşan paran boşlara gitti. Geçmiş olsun Konya.

Bitirirken,

Veysel Öksüz'den bir bayramlık:

“Sağlık ve saadetle bu bayramı siz,

Şad'ü handan olarak yine idrak ediniz.

Hak huzuru bozmasın madde de ve manada,

Böyle dua ederiz dostların hakkında biz.”